Şekerli gıdalarla ilgili endişesini dile getirmek için birçok okurumuz e-posta gönderiyor. Fruktozdan neredeyse zehirmiş gibi korkuluyor. Gelen e-postalara cevap olarak fruktoz hakkında genel bir açıklama yapmak istedim
Yüksek fruktozlu mısır şurubu, sağlık ve beslenme sektöründe son zamanların en çok konuşulan konulardan biri haline geldi.
Bu konuda Sağlık ve Tarım Bakanlıkları, tatmin edici bir açıklama yapmış değil, tüketicinin kafası son derece karışık.
Fruktoz nedir?
Fruktoz, meyvelerde ve balda bulunan bir karbonhidrattır. Bu grup, basit ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayrılır. Çay şekeri (sakaroz) ve meyve şekeri (fruktoz) basit karbonhidrattır. Oysa mısır gibi nişasta içerenler kompleks karbonhidratları oluşturur. Bu gruptakiler, ağızda şekerli tat oluşturmaz daha çok lif içerir. Mısırdan elde edilen fruktoz, çay şekerine göre oldukça tatlıdır. Çok küçük miktarda kullanıldığında bile yeterlidir. Bu yüzden daha ucuz ürün elde etme avantajı vardır, fruktoz kolay çözünür, yumuşaktır ve kullanıldığı üründe daha uzun süre raf ömrü sağlar. Bu özellikleriyle besin sanayinin ilgisini çekiyor.
Fruktoz için her gıda maddesinde olduğu gibi günlük alım miktarı önemli. Gereğinden fazla alınan her gıda maddesi, vücuda zarar verir. Yüksek doz mısır şurubu (NBŞ) alımıyla riskli kişilerde vücut ağırlığ artışı, kanda trigliserid yüksekliği ve karaciğerde yağlanma gelişebileceği, kan glikoz değerini olumsuz etkileyebileceği yönünde farklı bilimsel
çalışmalar var.
Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekiyor. Bu konuda yapılan pek çok araştırma var ama sonuçlar biraz çelişkili.
Tedbir, riskleri azaltır
Tüketicilerin, masum gibi görünen ama bazı yönlerden de tehdit oluşturan bu durumun farkında olmaları ve özellikle çocukları aşırı tüketimden uzak tutmaları gerekir. Böylece şeker, kalp-damar, obezite ve yüksek tansiyon gibi uzun süreli, tedavisi zor hastalıkların önlenmesinde tedbir alınmış olacak. Bunun için alışveriş sırasında etiket okuma alışkanlığını geliştirmek ve ev mutfağına ağırlık vermek iyi bir çözümdür.
Ayrıca dengeli beslenmenin gereği olarak, doğal besinlerle alınan şekerlerin dışında, tatlandırma amacıyla gıda ve içeceklere eklenen her türlü şeker miktarının günlük kalori alımının yüzde 10’u olmasına dikkat etmek gerekiyor.
Bazı ülkeler, bu tür ürünlerin okul kantinlerinde satılmasına önemli kısıtlamalar getirdi. Ülkemizde bu tür bir yasal düzenleme henüz olmamakla beraber, Sağlık Bakanlığı konu üzerindeki çalışmalarını sürdürüyor. Bu sebeple özellikle çocuğu olup tatlı ihtiyacıyla ilgili ne yapacağını bilemeyen annelere önerim; dışarıdan şekerli besin almak yerine evde bal veya pekmezle hazırladıkları tariflere ağırlık vermeleri.