Yaşam koçu Füsun Paşa, 2012’ye iyi bir başlangıç yapmanın ipuçlarını verdi. En güzel ipucuysa, yeni yılı mutlu ya da mutsuz geçirip geçirmeyeceğinizin sadece sizin elinizde olması
Yeni bir yıl ve yeni bir hayat için başlangıç zamanı. Bugüne kadar yaşamış olduğumuz hiçbir olayı değiştiremeyiz ama olaylara bakış açımızı, duygularımızı ve davranış şeklimizi iyileştirebiliriz. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Sevgili yasam koçu Füsun Paşa diyor ki, “Geçmiş yaşandı ve bitti. Yaşamın her anında kendimize sormamız gereken soru şu ‘Şimdi ne yapıyoruz?’ olmalı.”
Hadi kendisine kulak verelim: “Kişi önce kendini tanımalı. Beden, ruh, zihin bütünlüğü içinde duygularını ve ruhunu beslemeyi, düşüncelerini, yaşam alanlarını doğru yönetmeyi, eşit zaman ayırmayı, her şeyi bir bütünün parçası olarak görmeyi öğrenmeli. İşbirliği demek, kendimizi hiçbir parçamızdan ve yaşamdan ayrı görmemek, el şıkışmak demek. Kendini, duygularını, enerjini yükseltecek şekilde beslediğinde yaşamını da doğru beslemeye başlarsın, yaşam da seni besler. Verdiğini alırsın.
Kendimizi ‘beslemek’ için
Ailenle, arkadaşlarınla yeterli vakit geçirip, işini severek yapmalı ya da sevdiğin işte çalışmalı, sosyal yaşamın içinde var olmalı, spor yaparak ve doğru beslenerek bedenine hizmet etmelisin. Paranı doğru yönetmeyi öğrenmeli, en önemlisi hobiler edinmelisin. Yaratıp, üretebilmelisin. Yaşam alanlarını dengeli kullandığında sevgiyi, güveni, değeri, başarıyı, mutluluğu, gücü, tüm güzel duyguları, sevinç ve coşkuyu yaşamaya başlarsın.
Duygularınızı iyileştirin
Duygularımızı iyileştirdi-ğimizde düşünce ve davranış şeklimiz de iyileşir. İş ve yaşam alanını ele alalım. Para için sevmediğin bir işte çalışmak zorunda hissediyorsan kendini, önce baskı altındasındır. Bu seçim sana ait. Olumsuz duygularla güne uyanır, işine geç kalmaya başlarsın. Ruhunsa özgür ve mutlu olmanı ister. Ama sen, ‘Hayır, hayata güvenmiyorum, ya parasız kalırsam, ya iş bulamazsam, buna katlanmak zorundayım’ gibi korku dolu düşüncelerle bir hayat yaşarsın. Çok çalışırsan, işten atılma-yacağına inanırsın. İşin yaşamının merkezi haline gelir. Sonra yaşamına bakarsın, ‘Nerede özgür olabilirim? İstediğim yemeği yemekte özgürüm’ dersin. Yersin, özgürlük duygusunu burada yaşarsın, istediğin kadar yemeğe başlarsın. Bu sefer aşırı kilo, yağlanma sorunu ve hatta buna bağlı birçok hastalık başlar. Yine baskı oluşur. Korku merkezli kalarak kilo verirsin ama sonra yine kilo alırsın, bu hep birbirini takip eder.
Sadece özgür olmak
Kilo aldığında da yavaş yavaş sosyal yaşamdan, arkadaşlarından hatta ailenden uzaklaşmaya başlarsın. Ufacık bir yargılama duymak istemezsin, kendinden utanmaya başlarsın. Hiçbir kıyafet istediğin gibi olmaz. Buna, kızgınlık ve öfke de eklenir. Yeni insanlarla tanışmaktan kaçarsın. Kilolu olduğun halde tıka basa yemeye engel olamazsın, bunu kimsenin görmesini istemezsin, suçluluk duygusu sarar içini. Sonuçta sosyal yaşamını, arkadaşlarını, aileni ve işini kaybedersin. Halbuki ruhun sadece özgür olmayı, kendini ve yaşamını daha çok sevmeyi, buna göre hareket etmeyi istedi ama sen kendini yalnızlığa mahkum ettin. Kendine, yaşama, kilolarına savaş ilan ettin. İşbirliği yapmak yerine kendini sevmeyen, kızgın, öfkeli, değersiz, güvensiz ve başarısız bir kişi oldun.
2012’ye mesaj
Kişi, önce kendi değerine sahip çıkacak. Kimse sizi izin vermediğiniz müddetçe değersiz hissettiremez. Yaşamınızın lideri siz olun, zihninizi ve düşüncelerinizi yönetin. Korkulara, kızgınlığa ve öfkeye güç vermeyi bırakın. Olumsuza değil olumluya odaklanın. İçinizde şımarmak isteyen bir çocuk var, nasıl şımartacaksanız onu, neler yaparsanız o mutlu olacaksa, onları yapın, huzurla doldurun ruhunuzu.
Ailenizle daha çok vakit geçirin. Siz anne ve babanızın ürünüsünüz. Onları reddetmek, kendinizi reddetmek. Onları sevgi ve saygıyla kucakladığınızda kendinize de aynı güzelliği yaşatmış, kabul etmiş, onaylamış, daha çok sevmeye başlamış olacaksınız. Zihinsel, duygusal ve ruhsal açlığı doyurursak bedenimiz sadece ihtiyacı olduğu kadarını bizden isteyecek. İşte o zaman bedenimiz için tek yapmamız gereken, onu en sağlıklı ve güzel besinlerle beslemek olacak.”