Bugün sizinle 1980-2000 yılları arasında doğan ve ‘Y jenerasyonu’ olarak da anılan milenyum kuşağının yeme alışkanlıklarını paylaşacağım. Bizim ofis bu konuda gözlem yapabilmem için bana fazlasıyla olanak sağlıyor aslında. Bütün jenerasyonları bir arada barındırıyor. Neredeyse ekibin yarısı, enerji dolu, üretmeyi seven ‘Y jenerasyonu’ diyebilirim.
İlk dikkatimi çekenlerden biri, bu kuşağın diğerlerinden daha fazla dışarıda yemek yemesi. Genelde keyifli, heyecan veren, uygun ve kaliteli aynı zamanda ekonomik yerleri tercih ediyorlar.
Bu kriterler birçoğumuzunkilerden farklı değil. Ama araştırmalar, milenyum kuşağının restoranlarda toplu halde yemeyi sevdiğini ve sosyalleşmekten hoşlandığını gösteriyor. Aynı mekana gitseler de seçimleri değişebiliyor. Yeni şeyler denemeyi ve farklı tatları seviyorlar.
Nasıl besleniyorlar?
Milenyum kuşağı bir lens aracılığıyla yemeyi seviyor. Yani önce gözlerini doyuruyorlar. Genelde önce fotoğraf ve sosyal medya paylaşımlarıyla yemeği resmediyorlar. Ağzının tadını bilen bu kuşak, her öğünü yeni bir sosyal medya deneyimi olarak yaşıyor. Yiyecekleri ciddiye alıyor ve herkesin bunu bilmesini istiyor.
Hem yiyecek hem de deneyimlerini paylaşmak için sonsuz bir iştahları var. Ambiyansı olan bir restorana da gitse, birçok genç fast food tercih ediyor. Yeni tatlar denemek önemli ama belki de daha da önemlisi, yemenin sosyal medyaya katacağı değer.
Restoranlarda ortak masalara oturmalarına şaşmamalı. Çünkü daha interaktif bir atmosfer oluşuyor ve ısmarladıklarını karıştırıp, paylaşabiliyor ve yemek yemeyi arkadaşlarıyla paylaşabilecekleri en güzel olay olarak görüyorlar. Park ve bahçeler yerine, restoran veya kahvecide buluşmayı tercih ediyorlar.
Beğeniler, ödül niteliğinde
Y kuşağının sosyal medya bağımlılığının azımsanamayacak düzeyde olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Kaliforniya Üniversitesi’nin çalışmasında, gençlerin sosyal medya kullanırken beyinleri tarandı.
Taramalarda; gençlerin paylaşımları ne kadar beğeni alırsa, beyinlerinin ödüllendirilme bölümlerinin de o kadar çalıştığı görüldü. Herhangi biri fotoğrafı beğendiğinde, içerik ne olursa olsun, birey de paylaşımını daha çok beğenmeye başlıyor.
Araştırmalara göre; internet ortamında beğenilmek, çikolata yemiş ya da para kazanmış gibi haz veriyor. Bu da beynin ödül merkezinin uyarılmasıyla gerçekleşiyor.
Y jenerasyonu ve obezite
Dünyanın en büyük araştırma şirketlerinden biri olan Gallup’un iyi yaşam tarzı verilerine göre, bu kuşak en düşük obezite oranlarına sahip. Bunun nedeni, aslında metabolizmalarının hızlı olması.
Ama ideal kiloda olmak,sağlıklı beslenme anlamına gelmiyor. Keza, milenyum kuşağının da yeme alışkanlıkları çok iyi değil. Çünkü onların yeme-içme özgürlükleri var.
Gallup’un İyi Yaşam İndeksi araştırma direktörü Dan Witters, milenyum kuşağının harcayabileceği paranın çok az olmasının, onların daha hızlı, doyurucu ve besin değeri düşük yemek seçmelerine yol açtığını söylüyor.
Bu çalışmaya göre; obezite düşüklüğüne rağmen önceki jenerasyonlara göre daha kötü besleniyorlar.
Günlük önerilen miktar olan 1.5-2 porsiyon sebze-meyve tüketenlerin sayısı çok küçük bir oran. Sigara ve içki kullanımları, önceki kuşaklardan yüksek. Aslında bu kuşağın hızlı metabolizmaları ve kaslı vücutları var. Bu avantajlarını iyi kullanmak da onların ellerinde.
Pazar günü yayımlanacak yazımda sizlerle ‘Y kuşağına özel beslenme önerileri ve tarifler’ paylaşacağım.