Metabolik Sendrom Derneği tarafından yürütülen PURE çalışmasının 2012 verilerine göre, Türk insanında yüksek tansiyon, diyabet ve metabolik sendrom hızla artmaya devam ediyor
Metabolik sendrom, son yıllarda çok fazla kullandığımız bir tanımlama. Modern çağda kalp hastalıkları ve diyabet gelişiminin en önemli sebeplerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ülkemizde, 2004 yılında yapılan METSAR (Türkiye Metabolik Sendrom Araştırması) sonuçlarına göre, 20 yaş ve üzerindeki erişkinlerde metabolik sendrom sıklığı yüzde 35 olarak saptandı. Bu araştırmada kadınlarımızda metabolik sendrom sıklığı, erkeklere göre daha yüksek bulundu (kadınlarda yüzde 41.1, erkeklerde yüzde 28.8)
Kendinizi test edin
Metabolik sendrom ortaya çıkmadan önce, hastalığı hazırlayan risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve önleyici tedbir alınması en doğrusu. Metabolik sendrom riskinizi öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki 5 ölçümü yapmanız lazım. Eğer bunlardan 3’ü sizde varsa metabolik sendrom hastası olabilirsiniz.
Metabolik sendromun en yaygın kabul gören tanımlama kriterleri şunlar:
n Abdominal obezite: Bel çevresi erkeklerde 94 cm. ve daha fazla, kadınlarda 80 cm. ve daha fazlaysa
- Trigliserid yüksekliği: 150 mg./dl’den fazlaysa
- HDL (iyi) kolesterol düşüklüğü: Erkeklerde40 mg./dl’den düşük, kadınlarda 50 mg./dl’den düşükse
- Kan şekeri yüksekliği: Açlık plazma glukozu 100 mg./dl’den yüksekse
- Kan basıncı yüksekliği: 135/80 mmHg.’den fazlaysa
Nasıl önleyebiliriz?
Metabolik sendroma çağımızın sorunu olarak da bakabiliriz. 1960 yılında “Zenginlik Sendromu” olarak tanımlanan bu durum şimdi zengin-fakir herkesi ilgilendiriyor. Modern yaşam beraberinde hareketsizliği de getiriyor, bu da metabolik sendrom riskinde artışla karşımıza çıkıyor. Sedanter (hareketsiz) yaşam süren, beslenmesi dengesiz ve düzensiz olan, yoğun stres altında bulunanlar, metabolik sendromun en çok karşılaşıldığı kişileri oluşturuyor. Metabolik sendromun önlenebilmesindeki tek ve en önemli yol, “Yaşam Tarzı Değişikliği”. Beslenme eğitimi ve fiziksel aktivite hayati önem taşıyor. Tüm gelir grubundaki bireylerde bu artışın olması, yaygın bir hastalığa karşı geniş çapta önlem almayı gerektiriyor.
İyi haber
Yaşam tarzı değişikliği denildiğinde dengeli beslenme, sigarasız yaşam, alkol kontrolü ve egzersiz bir arada düşülmeli. Her bireyin basitçe bel çevresini ölçmesi ve kilosunu takip ederek küçük de olsa tedbir anlamında adım atmaya başlaması önemli. Uygun bir beslenme ve egzersiz programıyla sağlanan kilo kaybı, metabolik sendromda gözlenen tüm bozuklukları düzeltici yönde etki sağlıyor.
BEL ÇEVRENiZi SÜREKLi TAKiP EDiN!
Bel çevresinde genişleme, metabolik sendromun en önemli belirtilerinden. Buna göre kadınlarda 80 cm., erkeklerde 94 cm. sınır olarak kabul ediliyor. Amerika Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre, karın çevresi yağlanması fazla olan erkeklerin kansere yakalanma riski yüzde 15 artıyor. Araştırmacılar erkeklerin yemek borusu, pankreas, kolon ve rektum, böbrek, tiroid, safra kesesi kanserlerine 3 kat daha fazla yakalanma riski olduğunu söylüyor. Beden kitle indeksleri normal olsa bile karın bölgesi yağlanması fazla olan erkeklerde kanser sık görülüyor.