Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şeker tüketiminin ağız sağlığı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu belirten Doç . Dr. Hande Şar Sancaklı, “Etkili bir fırçalama yapılmazsa, bir haftada dahi çürük gelişebilir” dedi.

Beslenmeyle ağız ve diş sağlığı arasında güçlü bir ilişki var. Kasım ayının son haftasında, bu konuyla ilgili oldukça fazla bilgi dinledim ve tüm bunları sizin için düzenlemek istedim. Aklımdaki sorularıysa sevgili dostum Hande ile çözdüm. Doç. Dr. Hande Şar Sancaklı, İstanbul Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Beslenme ve ağız-diş sağlığı hakkındaki tüm sorularımı
cevapladı.

- Beslenme diş çürüğüne doğrudan etki eden bir faktör müdür?

Ağız-diş sağlığı ve beslenme çok yakından ilişkili kavramlardır. Şeker, yağ ve tuz içeriği düşük, sebze-meyve içeriği yüksek bir diyet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diyabetin ortaya çıkma riskini azaltır.

Şeker tüketimi özellikle oral sağlık
üzerine doğrudan etkiye sahiptir. Tüketim artarsa, hem sağlıksız beslenmeye hem de kilo artışına neden olarak belirttiğimiz rahatsızlıkları da içeren sistemik hastalıklara yol açar.

Biraz daha dar çerçevede baktığımızda, diş çürüğü mutans streptokokları olarak tanımlanan bakteri kaynaklı bir hastalık olmanın yanı sıra, davranışsal bir
sorundur.

Bu nedenle yüksek oranda şeker tüketen kişileri, yüksek çürük riskine sahip olarak tanımlayarak, tedavi planlamasını risk faktörlerini göz önünde bulundurarak yapmamız gerekir.

- Şeker tüketimi, diş sağlığını nasıl etkiler? Karyojenik diyet nedir?

Çürük yapıcı yani karyojenik diyet, fermente edilebilen karbonhidratları içeren yiyecek ve içeceklerin tüketimi sonucunda, ağız ortamı pH değerinin 5.5 altına indiği beslenme şeklidir. Bilindiği üzere, tükettiğimiz şeker ve karbohidratların (nişastaların) ilk sindirimi ağızda başlar. Parçalanan bu besinlerden açığa çıkan asit, ağız florasında var olan karyojenik diye tanımladığımız çürüğe neden olan bakteriler tarafından kullanılarak, dişin sert dokuları mine ve dentin üzerinde geri dönüşümsüz bir çözünme sürecini başlatır. 72 saatte diş üzerinde biriken yapışkan karbonhidrat ve şeker, bakteriler tarafından sentezlenen ve suda çözünmeyen glikoproteinler içeren yapı altında minenin çözünerek başlangıç çürük lezyonlarının gelişmesine yol açar. Ortamdan diş fırçalanmasıyla plak uzaklaşmadığı takdirde, çok kısa sürede geri dönüşümsüz çürük süreci başlar.

Diğer bir deyişle, etkili bir fırçalama olmazsa, şeker ve karbonhidrat tüketimi bir haftada dahi çürüğe ve diş eti iltihabına neden olur.

- Tükettiğimiz besinler içerikleri açısından çürük riskini nasıl etkiler?

KARYOJENİK  DİYET DİŞ ÇÜRÜTÜYOR

Besinlerin içerikleri karyojenik potansiyelleri açısından çok önemli ve etkili. Özellikle yüksek şekerli ve asitli içecekler, hem asit hem de şeker oranları açısından sık kullanıldığı takdirde yüksek tehlike arz ediyor. Sporcu içecekleri günümüzde ne yazık ki, çocuklar ve genç erişkinler tarafından da çok tercih ediliyor.

Şeker içeren gıdaların ufak moleküllü ve yapışkan olması, bakteri plağının diş yüzeyinde daha uzun süre kalmasına neden olarak çürük yapıcı etkisini arttırıyor.

Öte yandan beyaz ekmek yerine, daha çok lif içeren büyük taneli tahıllı ekmekler veya benzeri gıdalar, çiğneme fonksi-yonunu geliştirip, çürük riskini de azaltıyor.

Kalsiyumu ihmal etmeyin!

Süt ve süt ürünleri, özellikle kalsiyum içeriği açısından dişlerin sert yapılarını güçlendirir. Ayrıca çürüğün başlangıç safhasında, diş minesindeki lezyona kalsiyum ve fosfat olarak tekrar çökelmesine imkan sağlar. Bu açıdan mutlaka beslenmemizde yeterli oranda bulunması gereken gıdalardandır. Özellikle yüksek oranda kalsiyum, fosfat ve kazein içeren, fazla alkaliye sahip peynir, ağız ortamında düşen pH’ın yükseltilmesi açısından çok etkilidir. Hatta bu yüksek alkali içerik ve kazein, daha uzun süre etkili bir şekilde ağız ortamının asiditesini düşürmeye ve diş dokuları üzerinde adeta kalsiyum ve fosfat deposu olarak işlev görebilir.