Folik asit veya folat, her ikisini de duymuş olabilirsiniz. Aralarında çok küçük bir fark var, öncelikle onu ayırt edelim. Folat ve folik asit, B9 vitamininin farklı formlarıdır. B9 vitamini, doğalda folat olarak ortaya çıkan temel bir besindir. İsmi, ‘yaprak’ anlamına gelen Latince ‘folium’ kelimesinden türemiştir. Aslında bu da folatın en iyi kaynağının yeşil yapraklı sebzeler oluşunu bize açıklıyor.
Folik asitse, B9 vitamininin sentetik formudur. Dışarıdan takviyelerle aldığımız çeşididir. Aynı zamanda bazı işlenmiş gıdalara da eklenebilir.
Folat, vücutta birçok önemli fonksiyona hizmet eder. Bunlar nelerdir hep birlikte bakalım...
Hamilelik süreci
Folat denince, akla ilk olarak hamileler geliyor. Gebelik süreci geçirmiş her kadın, rutin olarak folik asit takviyesi almıştır. Çünkü ilk haftalarında düşük folat seviyeleri bebekte beyin, omurga ve/veya omuriliğin malformasyonları gibi nöral tüp defektlerine sebep olabiliyor. Buna karşılık, gebelik öncesi ve boyunca folat bakımından desteklenen kadınların çocuklarında, bu riskin çok daha düşük olduğu biliniyor.
Bu sebeple eğer hamile kalmak gibi bir planınız varsa, hekiminizle görüşüp folat düzeylerinizi kontrol ettirmenizde fayda var.
Yeterli folat alımının, bazı kanser türlerine karşı koruyucu olabileceğini gösteren çalışmalar var. Meme, bağırsak, akciğer ve pankreas bunlardan bazılarıdır. İncelemeler, düşük folat düzeylerinin bu sürecin bozulmasına yol açabileceğini, anormal hücre büyümesi ve kansere yakalanma riskini artırabileceğini söylüyor. Bununla birlikte bu konuda dikkatli olmakta fayda var. Çünkü kanser geçmişi olan veya kanserli bireylerde, yüksek folat alımlarının, tümör büyümesini destekleyebileceğine dair çalışmalar da bulunuyor. Bu sebeple yüksek folat alımından kaçınmak ve takviyeleri bilinçli de kullanmak da önemlidir. Bu konuda yapılacak çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.
Kalp sağlığına etkisi
Yeterli folat, kalp hastalığının gelişimine bağlı inflamatuar bir molekül olan homosistein düzeylerinin azaltılmasına yardımcı olur. Folat, homosistein seviyelerinin daha düşürülmesine destek verir. Çünkü homosistein, folat sayesinde metionin denilen başka bir moleküle dönüştürülür. Yeterli folat olmadığı durumlarda, bu dönüşüm yavaşlar ve homosistein seviyeleri yükselir. Bir çalışmada, günlük folik asit takviyelerinin homosistein seviyelerini yüzde 25’e kadar azaltabildiği bulmuş. Fakat kalp hastalığı gelişim riskinin azalması konusunda anlamlı bir sonuç elde edilememiş. Elbette kalp hastalığı için tek faktör homosistein düzeyleri değildir. Diğer önemli faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu besinleri tüketin!
Folat, günlük beslenmemizdeki birçok besinde bulunur. Ama yüksek folat içerenler, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Kuşkonmaz, ıspanak, brüksel lahanası, marul ve avokado gibi gıdalar folat açısından zengindir. Tam tahıllı besinler ve mercimek de, folat içerir.
Ancak, hamilelik gibi bazı özel durumlarda diyetinizi folat kaynağı besinlerle zenginleştirseniz bile, destek almanız gerekebilir. Bu durumda hekim kontrolünde takviye kullanmak en doğrusu olacaktır.