Sürdürülebilir beslenme ve gezegen diyeti son yıllarda oldukça odağımızda. Ben de uzun zamandır Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile birlikte açlığa son hedefi için çalışıyorum. Çünkü artık tabağımıza aldığımız besinleri sadece kendi sağlığımız için değil, gezegenimizin sağlığı ve geleceği için de düşünmemiz gerekiyor. Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, küresel ısınmaya katkıda bulunan tüm sera gazı emisyonlarının dörtte biri gıdaların üretilmesinden kaynaklanıyor. Fakat farklı besinlerin çevreye etki ve maliyetinin farklı olduğunu da biliyoruz. Gezegen diyeti ve besinlerin doğaya maliyeti denince ilk konuşmamız gereken besinler, hayvansal kaynaklılar oluyor. Et ve diğer hayvansal ürünler, yediğimiz ve içtiğimiz kalorilerin sadece beşte birini sağlamasına rağmen, gıdayla ilgili sera gazı emisyonlarının yarısından fazlasından sorumlu olarak görülüyor.
2018 yılında yapılan bir çalışmaya göre;
- Global sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 26’sı besinlerden geliyor.
- Besinlerden gelen emisyonun yarısından fazlası ise (yüzde 58) hayvansal kaynaklı ürünlerden oluşuyor.
- Tüm çiftlik hayvanlarının sebep olduğu emisyonun yarısı (yüzde 50) ise sığır ve kuzu etinden geliyor.
- Yani hayvansal kaynaklı besinler aslında doğaya gözle gördüğümüzden çok daha fazlaya mal oluyor.
Buna rağmen maalesef et tüketiminde oldukça kötü durumdayız. Küresel olarak her yıl 315 milyon ton et tüketiyoruz ve son 50 yıllık süreçte et tüketimimiz yüzde 86 oranında artmış durumda. 2030’da bu sayı yüzde 44 artışla 453 milyon olacak. Bununla birlikte, tahminler 2050 yılına kadar dünya et talebinin, 2000 yılına göre yüzde 70-160 oranında bir artış göstereceğini söylüyor. Bu konuda www.theworldcounts.com’da okuduğum bazı çarpıcı cümleleri sizlerle de paylaşmak istedim.
- Dünya çapında et üretimi 20’nci yüzyılın ikinci yarısında yaklaşık beş kat arttı ve kişi başına yenen miktar iki katına çıktı. 2050 yılına kadar et tüketimi yüzde 160 daha artabilir. Bu durum, su kaynakları üzerinde büyük baskı yaratacaktır.
- Et, diğer yiyeceklerden çok daha yüksek bir ‘enerji ayak izine’ sahiptir. Et üretmek mısırdan 75 kat daha fazla enerji gerektirir. Avrupa’daki sığır ve diğer hayvanlara yiyecek üretmek için AB’nin yedi katı bitki örtüsü alanı gerekiyor.
- Dünya çapında üretilen hasatın yarısı hayvanları beslemek için kullanılıyor. Küresel olarak, sürekli artan soya fasulyesi hasatının yüzde 90’ı ise hayvan yemi için gidiyor.
- Soya fasulyesi, mısır veya buğdaydan bir kalori protein üretmek için yaklaşık 2-3 kalori fosil yakıt gerekir. Sığır eti için bir kalori protein üretmek 54 kalori yakıtı gerektirir.
- Bir hektarlık bir pilav ya da patates ekin arazisi bir yılda 19 ila 22 kişiyi besleyebilir. Sığır eti veya kuzu eti için bir hektar bir veya iki kişiyi besleyebilir. Ve bunun yanı sıra ekili alan daralıyor. 2050 yılına kadar, gezegendeki kişi başına 0.1 hektardan daha azına sahip olabiliriz.
- Bir kilo sığır eti üretmek için en az 15 bin 500 litre su gerekir. Toplamda, et üretimi her yıl 2 bin trilyon tondan fazla su gerektiriyor (saniyede 63 milyon litre!).
- Dünya genelinde, sığır ve diğer hayvancılık hayvanları her yıl yaklaşık 13 milyar ton atık üretmektedir. Bu, her 24 saniyede bir Eyfel Kulesi’nin ağırlığıdır. Bu atıkla ne yapılacağı sorunu ise gittikçe artıyor.