Fidan dendiğinde aklınıza ilk olarak ağaçlar mı geliyor? Denizlerdeki ormanları yakından tanımaya ne dersiniz? Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler Sudaki Yaşam Savunucusu Şahika Ercümen ile İstanbul Boğazı’nda yaptığım dalışta denizdeki kirlilik ve geri dönüşümün önemine dikkat çekmeyi hedeflemiştik. Suyun altında karşılaştığım plastik kirliliği beni oldukça üzmüştü. Geçtiğimiz hafta ise Marmara denizine adeta bir organ nakli titizliğinde sarı mercan dikimi gerçekleştirdik. Kirliliğin denizlerin el alt seviyelerine kadar indiğini görmek maalesef hiç iç acıcı değil. Akdeniz ile Marmara Denizi arasındaki bölgede bulunan sarı mercan popülasyonu sualtı ekosisteminde hayati bir rol oynamasına rağmen kirlilik ve deniz sıcaklığındaki değişikliklerden dolayı ötürü mercan popülasyonu yıllar içinde azaldı. Bunun yanı sıra geçen yıl meydana gelen yoğun müsilaj ise mercanların üzerini kapatarak nefes almalarını ve beslenmelerini engellediği için maalesef ölümlerine yol açtı… Bu anlamda Marmara’da 7 milyon m2’ lik alanın koruma altına alınması da çok kıymetli.
Mercanların biyoçeşitlilikteki rolü
Denizlerin sadece yüzde 2’si mercan ama su altı tüm ekosistemin yüzde 25’inin mercanların çevresinde döndüğünü biliyor musunuz? Balıklar, yumuşakçalar, solucanlar, kabuklular, süngerler ve çok daha fazlası... Bazen denizin yağmur ormanları olarak adlandırılan sığ mercan kayalıkları, Dünya’nın en çeşitli ekosistemlerini oluşturuyor.
Üstü Marmara altı Karadeniz
Türkiye’deki en büyük ileri teknoloji konteynır terminallerinden biri olan DP World Yarımca, geçtiğimiz yıl İstanbul Üniversitesi ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği ile iş birliğiyle mercanların yakın izlenmesi, müsilajın temizlenmesi ve yeniden ekim ile bu hasarı tersine çevirmeye ve mercanları yeniden canlandırmaya başladı. Marmara denizinin üst kısmı Karadeniz özelliği gösteriyor ama alt kısmı yani 26 metre derinlikten sonrası Akdeniz özelliği gösteriyor. Bu sebeple 30 metredeki Akdeniz mercanları Sivriada’dan kavanozlarla soğuk ve karanlık zincir ile alınıp koruma altındaki Tavşan Adası’na uygun koşulda nakledilip dikiliyor. Kırılmış ve parçalanmış mercanların ekosisteme geri kazandırılmaya ve korunmaya çalışılması gerçekten çok kıymetli. Sarı Mercan Projesi ile birlikte Akdeniz ile Marmara Denizi arasında hayati öneme sahip su altı mercan köprüsünün 2024 yılına kadar tamamıyla canlanması bekleniyor. Mercanların korunmasına ve üremesine ek olarak, yıl boyunca sıcaklığı izlemek için Ayvalık’ta 30 metre derinliğe sekiz adet su altı ısı ölçer kurulmuş. Gerçekleştirilecek bu ölçüm ile iklim krizinin bölgede yarattığı etkilere ilişkin önemli verilere ulaşmaya da yardımcı olacak. Volkan Narcı tüm bu sürecin hassas, dikkatle planlanmış ve zaman alıcı bir çalışma, çünkü deniz yüzeyinin 30 metre altında zaman ve derinlik gibi tüm tehditlere açık bir alanda, sınırlı hava kaynağıyla sınırlı sayıda deniz canlısını ekiyoruz. Karada yapılan çalışmaların aksine, yürüttüğümüz mercan çalışması 50 yıl sonrası için bir tohum olarak kaldığını belirtiyor.
Hayaletler ağlar korkutucu
Deniz Yaşamını Koruma Derneği Başkanı Volkan Narcı ve ekip arkadaşları Tavşan Adası’nın korunması için çok büyük emek vermiş. Bu çalışmayla birlikte gönüllü ekip öncelikle, bölgeden altı yılda 32 bin metrekarelik hayalet ağ temizlemiş ve hâlâ eş zamanlı temizliğe de devam ediyorlar. Hayalet ağlar, balıkçıların isteyerek ya da istemeyerek bıraktığı ağlar, yani insan eliyle oluşturduğumuz atropojenik atık olarak da tanımlamak mümkün. Mercanlar yılda sadece 8-10 mm büyüyebiliyorken hayalet ağların yaşamlarını tehdit etmesi maalesef çok üzücü. DP World Yarımca’nın Sarı Mercanların Korunması Projesi gibi faaliyetlerin artmasını diliyorum. Buna benzer projelerin daha da fazla desteklenmesi, denizlerin geleceği için gösterilen çabaların artmasını diliyorum.