Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Bulguru ne kadar çok sevdiğimi ve tüketimini önemsediğimi biliyorsunuz. Hatırlarsanız, 2015 yılında Milano’da Expo’nun kapanış konuşmasını yaptığımda Birleşmiş Milletlere, 2016’nın bulgur yılı olarak ilan edilmesi konusunda seslenmiştim ve hatta sonrasında basın beni ‘Bulgurcu Dilara Abla’ olarak ilan etmişti. Bulguru tüketmek için birçok sebep var ama ben bugün sizlere biraz tarihinden bahsetmek istedim. Sevgili meslektaşım Seçil Kenar’ın katkılarıyla hazırlanmış ‘Tarihinden Tarifine Bulgur’ kitabı gözüme ilişince hem bilgi vermek istedim, hem de aşağıda okuyacağınız bulgurun tarihi konusunda da kendimi güncellemiş oldum.

Haberin Devamı

BULGUR VE FAYDALARI

Farklı yemeklerde kullanma fırsatı

İnsanoğlunun göçebe hayattan yerleşik hayata geçerken buğdayı bulması ve sonrasında ihtiyaçlarına göre yumuşak ve sert buğday üretimine geçmesi tesadüfi değildir. İnsanoğlunun yaşam tarzındaki değişiklik, beslenme ve yemek şekillerinde de farklılık yarattı. Ekmek, yemek kültürüne kazandırıldı ve pişme süresi kısa, hazır buğday türü besinler evlerde bulunmaya başladı. Ekmeğin üretilmesi ve yaygınlaşması, insanların yumuşak buğdaya olan ihtiyacını artırırken, buğdayın daha kısa sürede evde ya da savaş esnasında rahatlıkla yenebilmesini sağlamak amacıyla hazırlanan pişirilmiş buğday da sert buğdayın oluşmasını sağladı. İşte bulgur da tam bu noktada ortaya çıktı ve hem buğdayın tarihine şekil verdi, hem de insanlık tarihinde yerini aldı.

Arapça ‘burğul’ sözcüğünden gelen bulgur, Farşçada ‘pilgour’ olarak kullanıldı ve benzer şekilde ‘plegouri’ olarak Eski Yunancaya geçti. Eski Yunancada vurma, ezme anlamına gelen ‘plege’ kökünden türetilen bu isim; ezilmiş, dövülmüş ve kırılmış anlamına gelir. Zamanla ‘pulgur, ‘pilgur’ ve ‘bulgur’ haline dönüşerek dilimize de girdi. Önceleri sadece kaynatılmış ve kurutulmuş bir buğdaydan ibaret olan bulgur, MÖ 1000-900’lü yıllardan sonra yavaş yavaş bugünkü kullandığımız halini aldı. Değirmenin bulunması ve öğütme işleminin insanlara bulguru farklı yemeklerde kullanma fırsatı vermesiyle, bulgurun kullanımı da zaman içinde yaygınlaştı. Evlerde kazanlarda kaynatılan bulgur, damlarda kurutuldu ve değirmende öğütülerek saklandı. Yıllar, buğdayı şekillendirip oluştururken bulgur da farklı kültürlerin sofralarında yerini almaya başladı.

Haberin Devamı

Sofraların baş tacı

Bulgur, yüksek besleyici değeri ve ekonomik oluşuyla yıllardır sofralarımızın baş tacı. Birçok sağlık faydası var, daha önce sizlere bahsetmiştim ama bir kez daha hatırlatmak istiyorum;

Bulgur 100 gramında yaklaşık 342 kalori, 12 gram protein ve 17-18 gram kadar da diyet lifi içerir. Bitkisel kaynaklı demir içeren bulgur, 100 gramında 2.5 mg demir içerir ve günlük demir ihtiyacımızın yüzde 14’ünü karşılar. Bulgur ayrıca magnezyum, potasyum, manganez ve bakır gibi birçok mineral de içerir. Bulgur kolesterol içermez, ayrıca içerdiği diyet lifi sayesinde kan yağlarını düşürücü etki gösterir ve kalp sağlığını geliştirir. Özellikle hamile kadınlar için çok önemli bir vitamin olan folik asit içerir. B grubu vitaminleri içeriğiyle de sinir sisteminde önemli rol oynar.

Haberin Devamı

Tok tutucu etki gösterir

Bulgur tüketimi kronik inflamasyonun hafifletilmesine yardımcı olarak bazı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterir. American Clinical Nutrition’da yayımlanan bir çalışmaya göre, tam tahılların bir metaboliti olan betain adlı madde, inflamasyona neden olan homosistein adlı bir maddenin konsantrasyonunu azaltıyor. Bu da kalp hastalıkları, osteoporoz, Alzheimer hastalıkları ve tip-2 diyabet gibi hastalıklara karşı koruyucu etki gösteriyor. Bulgurun düşük glisemik indeksi, yüksek lif içeriğiyle birleşince de uzun süre tok tutucu etki gösterir. Kolayca pişebilen bulgur, salatalarda, sıcak-soğuk yemeklerde ve çorbalarda kullanılabilir.