Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Annelerimiz, koruyucu bir güç gibi hep bizim için en iyisini istedi ve yedirdi. Hadi bugün annenize bir kahvaltı sofrası hazırlayın. Sofrada neler mi olsun?

Sabah gözünüzü açıyorsunuz, içeriden kızarmış ekmek ve sıcak hamur kokusu geliyor. Hemen annenizin pazar kahvaltısı için işe koyulduğunu anlıyorsunuz. Yataktan apar topar kalkıp, elinizi yüzünüzü yıkamadan mutfağa yöneliyorsunuz, “Bakalım annem, bu sabah neler döktürmüş?” diyerek. Çünkü biliyorsunuz ki, pazar kahvaltılarının yerini hiçbir şey doldurmuyor. Anne şefkatiyle hazırlanmış bir sofrada, hafta boyunca birbirini göremeyen aile fertlerinin muhabbet edip, eğlenip gülmesi hiçbir şeyle değiştirilemez.

‘Diloş’un en sevdikleri
Ben, ailemin yaşadığı Mersin’e ancak birkaç ayda bir gidebildiğim için bu sofralar benim için daha da özel ve kıymetli. En güzeli de o evde, annemin yanında hep o küçük kızım: “Diloş.” Diloş, el açması hamurdan yapılan ve genelde peynirli veya patatesli olan ‘sıkma’yı çok seviyor. Bu yüzden sıkma, sofranın en kıymetlisi olarak havluya sarılmış beni bekliyor.
Biraz şımarıp tam sofradan bir şey almaya yeltenirken elinizde annenizin eli bitiyor, “Önce elini yüzünü yıka” diye uyarıyor. Muzur bir edayla annenizin yanağına öpücük kondurup, bir yandan da söylene söylene elinizi yüzünüzü yıkamaya gidiyorsunuz.
Sonra bütün aile fertleri toplanıyor. Demlenmiş çay, bardaklara dolduruluyor. Sofranın baş köşesinde protein ve kalsiyum açısından zengin, B vitamini ve fosfor kaynağı beyaz peynir var. Anne yüreği işte, kendisinin kemik erimesine faydası olduğu halde sürekli “Kemik ve diş oluşumunu güçlendirir” diye size yedirmeye çalışıyor.
Masada duran kaseden siz almazsınız diye endişe ederek tabağınıza zeytin koyuyor. Koyuyor ki, zeytin ve zeytinyağının içindeki oleik asit, E vitamini ve diğer bileşikler bağışıklık sisteminizi güçlendirsin, kansere karşı sizi korusun ve karaciğerinize dost olsun. Ne de olsa sizin dostunuz, annenizin de dostudur.

Bir lokmadan bir şey olmaz
Hele o ev yapımı reçeller yok mu! Turunç, gül, çilek ve tabii Toros Yayları’ndan toplanan ayvalardan yapılan reçeller... “Anneciğim ama ben doydum” demeniz, reçeller söz konusuysa asla inandırıcı değil, hatta siz ‘diyetisyen’ olsanız bile. Anneler bilir, bir lokmadan bir şey olmayacağını, doğrudur da aslında.

Gelelim yumurtaya
Kim bilir küçükken ne savaşlar verdiniz o yumurtayı yememek için. Belki de bayıla bayıla yediniz. Ama yeseniz de yemeseniz de annenizin umurunda değildi. Beyazında yer alan aminoasitlerle kalsiyum, büyüme ve insülin hormonu salgılamanıza, sarısı da büyüme ve gelişmenize etkiliydi ya, anneniz için daha ötesi yoktu. Anneniz bilirdi, doğadaki en değerli ve faydalı proteinin hatta anne sütünden sonraki en kaliteli besinin yumurta olduğunu. Masanın en renkli bölümü, domates, salatalık, biber, maydanoz ve yeşillikler kısmı. Toksinleri bir süpürge gibi vücudunuzdan temizleyen bu sebzeler de annenizin favorisi ve mutlaka tabaktakiler bitmeli.

Haberin Devamı

SOFRADA BUNLAR OLSUN

Haberin Devamı

Kemik erimesi için peyniri yemeden bırakmayın ama yüksek tansiyon varsa biraz tuzunu alın. Bol yeşilliklerle kolesterol düşmanı lifi artırın. Yumurtayı haşlayın veya yağ eklemeden bol sebzeli menemen yapın, ekmekleri kızartın ama tam buğdayı unutmayın. Bu arada sofraya çiçek eklemeyi, annenize kocaman sarılıp güzel bir öpücük kondurmayı da ihmal etmeyin.
Enerjimizden proteini, karbonhidratı ve yağı, bağışıklık sistemimizden vitamin-mineralleri, varlığımızdan sevgi ve emeklerini eksik etmeyen, yılın bütün günlerine layık olan tüm annelerin Anneler Günü Kutlu Olsun.