Güneşli havalar yüzünü göstermeye başladı, ama tabii bu, kimi zaman aldatıcı olabiliyor. Yazın habercisi güneş ince giyinmeye teşvik ederken, aniden kaybolunca soğuyan havalar da, henüz yazın gelmediğini serin serin hatırlatıyor.
Değişen bu dengeler de sıklıkla bağışıklık sisteminin bozulmasına ve hastalıkların kapıyı çalmasına neden oluyor. Ben de bugünkü yazımda “Bahara yenilmeyin” demek istedim. Bu günlerde sık aldığım “Hasta olmamak için ne yapabilirim?” ve “Yorgun uyanıyorum, enerjimi nasıl yükseltebilirim?” soruları için önerilerde bulunmak istedim.
Günde kaç porsiyon meyve tüketiyorsunuz?
Mevsim değişikliğiyle beraber market ve manav rafları da değişti. Pırasa, lahana, brokoli ve kerevize artık veda ediyoruz. Muz, elma ve mandalina da bizlere veda etmeye başlıyor. Çağla, çilek, erik, taze fasulye ve enginar tezgahlarda yerini aldı bile. Kiraz, karpuz ve kavun gibi yaz meyveleri için biraz daha beklemekte fayda var.
Baharla birlikte kuşkonmaz, enginar, bezelye, bakla, havuç, roka, taze soğan, biberiye, nane, maydanoz, tere ve taze kekik gibi sebzeler de zenginleşiyor.
Unutmayın ki, her sebze ve meyve kendine özgü mineral, vitamin ve sağlığa yararlı bileşikler içeriyor. Tek bir sebze ya da meyveye odaklanmak yerine, rengarenk ve çeşitli beslenmek, her besinden vücudumuz için faydalı öğeleri almamıza yardımcı olur. Özellikle mevsim geçişlerinde, vitamin ve mineral ihtiyacınızı karşılayabilmek için sebze-meyve tüketimini ihmal etmeyin. Günde en az 2-3 porsiyon meyve ve iki porsiyon sebze tüketmeye özen gösterin. Ara öğünlerde yoğurt, meyve ve badem karışımı enerjinizi yükseltmeye yardımcı olur. Güne bol yeşillikli bir smoothie ile de başlayabilirsiniz.
Bağırsaklarınıza nasıl bakıyorsunuz?
Bahar aylarında genellikle iştah açılır ama bir yandan da yaza hazırlık dönemi olduğu için kilo kaybı hedeflenir. Lifli besinlerin genel olarak çiğneme süresi daha uzun olduğu için alınan enerjinin bir kısmı, onları çiğnerken harcanır. Midede daha uzun süre kaldığı için tokluk hissini uzatır ve kilo vermeye de yardımcı olur.
Öğünlerde dengeli lif tüketimi; bağırsak, kalp sağlığı, kan şekeri dengesi ve kilo kaybı için çok önemli. Kahvaltılarınızda süt veya yoğurtla, lif içeren yulaf ezmesi ya da tahıl gevreklerini tercih edebilirsiniz. Lifli besinler ayrıca bağırsak sağlığı için de önemlidir.
Bağırsaklarımız artık ikinci beynimiz ve bağışıklık sisteminde büyük rol oynuyor. Bağırsak sağlığı için lifli besinlerin yanı sıra probiyotiklerin de önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Probiyotikler, bağırsaklarımızda yaşayan faydalı bakterilerdir. Lifli besinler, probiyotiklerin büyümesine ve çoğalmasına yardımcı olur.
D vitamini seviyenizi ölçtürdünüz mü?
C vitamini ve çinko, bağışıklık sistemi için en çok konuşulan vitaminle, mineraller arasında. Ama son zamanlarda popülerliği gittikçe artan D vitamininin de bağışıklık sisteminde çok önemli rolleri var. Ve D vitamini ihtiyacımızı maalesef diğerleri gibi besinlerden karşılayamıyoruz. Besinsel kaynakları neredeyse yok denecek kadar az ve yetersiz.
En iyi kaynağının güneş olduğunu biliyoruz ama kış ayları da sentez için uygun değil. Kış dönüşü, bahar aylarında, özellikle kandaki seviyeleri düşmüş olabiliyor. Bu sebeple rutin şekilde D vitamini seviyenizi ölçtürmeyi ve eğer eksiklik varsa hekim kontrolünde takviye kullanmayı ihmal etmeyin.
Kronik olarak yorgunluk halsizlik gibi belirtiler yaşıyorsanız, D vitaminin yanı sıra demir ve B12 vitaminleri için de ölçüm yaptırmayı unutmayın.