Dünyada ve Türkiye’de yapılan çeşitli bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre insanlık; diyabet, obezite ve tansiyon tehditleriyle karşı karşıya
9-11 Şubat tarihlerinde; Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililer, beslenme bölümü öğrencileri, akademisyenler, doktorlar ve beslenme uzmanlarından oluşan 600 kişilik bir grupla İstanbul’da ‘Sağlık ve Beslenme Bienali’ gerçekleştirildi. Mezura ekibimizden diyetisyen Gamze Şanlı Ak, kongreyi yakından takip etti. Genel olarak bienalde, çağımızın en büyük sorunu obezite ve diyabet üzerinde duruldu, yakın zamanda yapılan 2-3 araştırmanın sonuçları açıklandı.
Diyabet, hızla yükseliyor
2012 Sağlık ve Beslenme Bienali’ne göre; diyabet, ülkemizde son 10 yılda yüzde 90-100 oranında artış gösterdi. Araştırmalar, Türkiye’de 9 milyon diyabetli olduğunu ve 40 yaş üzerindeki her dört kişiden birinin risk altında olduğunu ortaya koydu. Risk altındaki bireylerin günde 30 dakikalık yürüyüş yapmaları ve kilo fazlalığını yüzde 5 oranında azaltmalarıyla diyabet riskini yüzde 58 oranında azaltmaları mümkün. Aile öyküsünde diyabet bulunan bireyler, aktif olsalar dahi yüzde 65 oranında risk altında.
Her dört kişiden biri obez
Son 10 yılda fazla kiloluların sayısında yüzde 2.5 oranında artış, obezitedeyse yüzde 10 yükselme oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği bilgilere göre; Beden Kitle İndeksi 25 kg/m2’nin üzerindeki insanların sayısı bir milyarın, 30 kg/m2’nin üzerinde olanların sayısıysa 300 milyonun üzerinde.
Obezite için önlem alma, bebeklik çağından itibaren başlamalı. Altı ay sadece anne sütüyle beslenme, diğer faktörlerden bağımsız olarak obeziteyi yüzde 35 oranında azaltıyor. Çevresel değişimlerin etkisiyle son 15 yılda çocukluk çağı obezitesinde artışlar da görülüyor. Ailesinde obezite öyküsü olan çocuklarda şişmanlık gelişme riski ortalama 2-3 kat fazla. Çocukların davranış modeli ve alışkanlıklarının doğru gelişimi için ailelerin davranışı en önemli başlangıç noktası.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘Sağlıklı Beslenelim Kalbimizi Koruyalım’ çalışmasıysa; erkeklerde hipertansiyon görülme sıklığının, yüzde 19.5, kadınlardaysa yüzde 22.6 olduğunu ortaya koydu. Çalışmada diyetteki tuzun azaltılmasıyla, kan basıncında önemli ölçüde düşüşler yaşandığı saptandı.
Türklerin beslenme alışkanlıkları
Türkiye Obezite Araştırma Derneği tarafından, geçen yılın ekim-kasım aylarında, 12 ilde 15 yaş üzeri, 1.563 kişi üzerinde gerçekleştirilen ‘Türkiye’de Beslenme Alışkanlıkları&Fiziksel Hareketlilik Düzeyi Saptama Araştırması’nın sonuçlarına göre:
* Araştırmaya katılanların yüzde 36.5’i orta derecede, yüzde 8.1’iyse ağır derecede şişman.
* Katılımcıların Beden Kitle İndeksi ortalaması, 24.8. Bu ortalama kadınlarda 24.1 kg/m2, erkeklerdeyse 25.4 kg/m2.
* Düzenli kahvaltı yapmayanların oranı, yüzde 32, öğle yemeği yemeyenlerin oranıysa yüzde 37. Düzenli olarak günde beş öğün tüketenlerin oranı sadece, yüzde 4.4.
* Katılımcıları yüzde 13.5’inin kalori hesabı yaptığı ve bu konuda bilinçli olduğu bulundu.
* Klasik kahvaltıdan vazgeçilmediği ve en çok ekmek, peynir, zeytin, reçel tüketildiği, öğle-akşam yemeklerindeyse ekmek, çorba, salatanın tercih edildiği görüldü. Ara öğünlerde tost, simit, börek yendiği görüldü.
* Yıllık 26 kg. süt içtiğimiz ortaya çıktı. Çay, kahve ve ayran ilk üç sırayı paylaşıyor. Bitki çaylarınınsa çok az tüketildiği belirlendi.
* Katılımcıların yüzde 22’si yemeklerini 15 dakikadan az sürede, yüzde 63’ü 15-30 dakika arasında ve yüzde 86’sı yarım saatten az sürede yediğini belirtti.
* Bireylerin, dört saat 37 dakikasını TV ve bilgisayar karşısında geçirdiği, yüzde 70’inin zaman bulamadığı için düzenli egzersiz yapmadığı ortaya çıktı.
Araştırma sonuçlarına dayanarak, Türkiye’deki obezite sorununun, bireylerin beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite düzeyinin düşüklüğünden kaynaklandığı ortada. Özetle sadece yediğimiz kaloriye odaklanmak ve diyet reçetelerinden medet ummakla bu iş maalesef düzelemez.
Dileğim; özellikle de çocuklar için doğru yaklaşımların belirlenmesi amacıyla Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları’nın bu konudaki çalışmalarına bizleri, akademisyenleri, gıda firmalarını ve medyayı da katarak işbirliğine gitmesi. Böylece obezitenin hızlı ilerleyişinin önüne geçilebilir.