‘Alkali diyet efsanesi’ ileride ne olur bilinmez ama taze sebze ve meyve ağırlıklı beslenme tarzının sağlık-kilo açısından faydalı olduğunu düşünüyorum
Genç kalmak, kolay zayıflamak, mucizevi formüller ve yeni diyet isimleri her zaman ilgi çekici oluyor. Son zamanlarda alkali diyetten çok bahsediliyor. Alkali diyetinin arkasındaki teori; et, süt, şeker, kafein, alkol, yapay ve işlenmiş gıdalar tüketmekten kaçınmak. Ve de daha fazla taze meyve ve sebze, kuruyemiş tüketerek vücudun pH seviyesini dengede tutmak. İlk başta kulağa hoş geliyor, bir de sonunda kilo vereceğiniz vaat edilince “Hadi bir deneyelim” diyebilirsiniz. Şimdi kararınızı bir kez daha gözden geçirmeniz için bu diyetin çok yönlü bir incelemesini yapalım.
Eksi: Araştırmalar, sınırlı
Bazı sağlık profesyonelleri alkali diyetinin tamamen gereksiz olduğunu, vücudumuzun zaten doğal olarak pH’ını korumak için tasarlandığını düşünüyor. Ancak konuyla ilgili çok araştırma yok. 2012’de ‘Journal of Enviromental and Public Health’de yayımlanan raporda, çalışmalar incelendiğinde, ortaya karışık sonuçlar çıkıyor. Nihayetinde bu yaklaşımın sağladığı yarar kendi kurallarından kaynaklanıyor görünüyor. Yani daha fazla meyve, sebze ve bitkileri yiyerek; şekeri, işlenmiş gıdaları sodyumu azaltmak... Bu öneri zaten dengeli ve sağlıklı beslenme listelerinin tamamında var.
Artı: Kurallar, kas korumasına yardımcı
Meyve ve sebzeler, alkali diyetinin temelini oluşturuyor. Tüm bu besinler, kalori yakan kas kitlesine yardımcı. Yaşlandıkça kas kaybederiz fakat yaşlılarda yapılan bir çalışmada alkali kalıntıları içinde metabolize olan gıdaların (özellikle protein ve rafine edilmişler) tüketiminin kas kütlesi üzerinde etkili olduğu bulundu. Bu nedenle yaşlılarda yaralanma ve metabolizma üzerinde önemli etkiye sahip olabilir ama unutmayın araştırmalar yetersiz
Eksi: Kafa karıştırıcı
Alkaliye karşı olan asidik gıdalar, sezgisel öğrenilebilen besinler değil. Örneğin limon ve elma sirkesi doğada asidik bulunur ama alkali listesindedir. Bu nedenle vücutta nasıl metabolize olacağı kafa karıştırabiliyor. Ayrıca asit listesinde, kızılcık, nar, ceviz, nohut, çay gibi bazı sağlıklı besinler de yer alıyor. Peki bu gıdalar tamamen yasak değilse, ne kadar ihtiyacımız var? Ayrıca online aramalarda alkali ve asit çizelgeleri çok fazla olduğundan bazı bitkiler aynı kategoride yer alıyor. Bazı savunucular, asit/alkali oranını 40/60 bazıları da 20/80 olarak tavsiye ediyor. Çünkü alkali diyet şu an teoride olan bir program, daha kesin kabul edilmedi.
Artı: Genç görünmenize yardımcı olabilir
Alkali diyetin önemli ilkelerinden biri, rafine şeker tüketmemek. Sadece bu kural bile cildin daha genç kalmasına yardımcı olabilir. Bir çalışmada Hollandalı araştırmacılar, yaşlarını tahmin etmek için 600 kişinin fotoğraflarını inceledi. Fotoğraflarda yaşlı algılanan kişilerin kan şekerleri daha yüksek olduğu fark edildi. Böylece şekerle cilt elastikiyeti arasındaki ilişkinin, glikolizasyonun son ürünü AGE denilen bir maddeyle bağlantılı olabileceği düşünüldü. Hayatımızdaki şeker içeren seçimleri gözden geçirmek için bu diyet faydalı olabilir.
Eksi: Kilo veremeyebilirsiniz
Vejetaryen veya sağlıklı dediğimiz gıdalarla beslenip kilo verilmediğini de görebiliyoruz. Evet, bu beslenme şekli iyi olabilir ama ideal kiloda kalmak isteniyorsa yenilenlerin abartılmaması gerekiyor. Hatta bu şekilde beslenerek yağ hücreleri bile beslenebiliyor. Çünkü kilo kaybı, sadece kötü gıdalardan kaçınıp iyileri tercih ederek olmuyor. İyileri tercih etmenin dışında vücudunuzun ihtiyacı olan miktarı da almak gerekiyor.
Artı: Kilo verebilirsiniz
Bazı bölümlerde kilo verilemeyebilir dedik fakat eğer yenilenlerin ölçüsü kaçırılmazsa bu tarz beslenme, kilo verme avantajına dönüşebiliyor. Oxford Üniversitesi’nde 38 bin yetişkin üzerinde bir araştırma yapılmış. Çalışmaya katılanların yaşlarına göre Beden Kitle İndeksi (BKİ) karşılaştırılmış. Et ağırlıklı beslenenlerin BKİ’leri en yüksek, vegan beslenenlerin en düşük bulunuş. Yarı veganlarsa ikinci sırada yer almış. Ayrıca bazı ilginç araştırmalarda aynı kaloriler alınmasına rağmen, daha fazla bitki ağırlıklı ve anti-oksidan bakımıdan zengin beslenen insanların daha düşük BKİ, bel çevresi ve yağ yüzdelerine sahip olduğu gözlenmiş.