Araştırmalara göre, ağız ve diş sağlığının beslenmeyle yakından ilişkisi var. Ayrıca kanser ve koroner kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarla ilişkili olduğu da bilimsel çalışmalarla ortaya kondu.
Ağız ve diş sağlığı deyince birçok kişinin aklına diş hekimine gitmek gelir. Bu durum, pek çoğumuzda biraz gerginlik yaratabilir. İtiraf etmem gerekirse sevdiğim birçok diş hekimi arkadaşım olmasına rağmen ben de her ziyaretimde biraz tedirgin oluyorum.
Ağız sağlığınızı ve dişlerinizi önemserseniz, genel kontroller dışında çok fazla sorun yaşamayabilirsiniz. Araştırmalara göre, ağız ve diş sağlığının beslenmeyle yakından ilişkisi var. Belirli besinleri tükettiğimiz andan itibaren ağzımızda değişikler başlar. Ağız içindeki bakteriler aldığımız besinleri kullanarak asit üretir ve bu asit atakları dişin en üst tabakası olan mineyi etkileyerek çürük oluşumuna yol açar. Ayrıca ağız ve diş sağlığının kanser, koroner kalp rahatsızlığı gibi hastalıklarla ilişkili olduğu da bilimsel araştırmalarla ortaya kondu.
Kalsiyum ve fosfor mineralleri, A, C, D vitaminleri, ağız ve diş sağlığı için önemli. Süt ve süt ürünleri iyi kalsiyum kaynakları. Yoğun şekerli ve kafeinli seçimlerden uzak durmakta fayda var. Ağız ve diş sağlığı için özellikle öğün aralarında şekerli yiyecekler tüketmemeye özen gösterin çünkü şekerli yiyecek tüketiminden sonra diş fırçalamak gerekir, en azından ağzınızı bol suyla çalkalayabilirsiniz. Bu alışkanlığı asitli içecekleri tükettiğinizde de yapmanızı öneririm.
Ağız sağlığı için en iyi içecek tabii ki su. Ayrıca süt ve şekersiz çayı da tercih edebilirsiniz. Çürüklerden korunmak için enerji içecekleri ve şekerli içeceklerin tüketimini kısıtlamanızı öneririm. Günde en az iki defa dişlerinizi fırçalamayı da ihmal etmeyin.
Ağız kokusuna karşı su
Bol su içmek, ağız kokusunu önlemede etkili. Probiyotikler bakımından zengin her türlü yiyecek ve içecek, özellikle yoğurt, kefir düzenli tüketildiğinde ağız kokusunu azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca tarçın ve karanfil de ağız kokusunu önlemek için kullanılabilir.
“Aft”ı önlemek için B12
Aftlar; diş etleri, yanaklar ve dudakların iç kısımlarında meydana gelir. Bazen çok ağrılı olabilir ve iyileşmesi zaman alır. Bazı besinler ve düzensiz beslenmeyle oluşan bağışıklık sisteminde zayıflık afta davetiye çıkarabilir. Asitli yiyecek ve içecekler, folik asit ve B12 eksikliği afta neden olabilir. “The Journal of the American Board of Familiy Medicine”in 2009 yılında yayımladığı bir çalışmada, tekrarlayan aftları önlemede günde 1000 mikrogram B12’nin etkili olduğu belirtildi.
Tadınızın kaçmaması için
Yiyecek ve içecekler, dişler yardımıyla mekanik parçalanmaya uğradıklarında küçük moleküllere ayrılır. Böylece burnumuzda, ağzımızda ve boğazımızdaki sinir hücrelerini harekete geçirir. Daha sonra bu hücreler gıdaların tatlı mı, ekşi mi, acı mı, tuzlu ya da baharatlı mı olduğuna dair beynimize mesaj gönderir. Tat hücreleri, ağızda, dilde ve boğazda bulunan tat tomurcuklarında toplanır.
BUNLARI TÜKETiN
Folik asit veya folat: Kuru baklagillerde ve sebzelerde, özellikle yeşil yapraklılarda bol miktarda bulunur. Vücutta yeni hücrelerin oluşumuna yardımcı olur. Bu vitaminin yetersizliğinde düz, kıpkırmızı bir dil ortaya çıkar ve tat duyusunda azalmalar meydana gelir.
B12 vitamini: Sadece hayvansal besinlerde (kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, süt gibi) bulunur. Eksikliğinde tat duyusunu beyine taşıyan sinir hücreleri etkilenir.
Tiamin B1 vitamini: En iyi kaynağı tam tahıl veya zenginleştirilmiş tahıl ürünleridir. Aynı zamanda et ve balıkta da var. Sinir hücreleri arasında özel bir konuma sahip. Eksikliğinde normal tat duyuları zarar görür.
Çinko: Deniz ürünleri, etler, kuru baklagiller, badem, ceviz kaynakları arasında. Vücutta birçok döngüyü destekler. Özellikle tadın algılanmasını sağlar. Eksikliğinde tat duyusunda ve iştahta değişimler meydana gelir.