18’inci Avrupa Obezite Kongresi’nden çıkan sonuçlara göre, 2015 yılında obez çocukların 750 milyona ulaşması bekleniyor
Geçen hafta Avrupa ülkelerinden pek çok hekim, araştırmacı ve diyetisyenin katılımıyla Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde 18’inci Avrupa Obezite Kongresi gerçekleşti. Kongreyi, Mezura ekibimizden diyetisyen Gamze Şanlı ile yakından takip ettik.
Kongrede; 21’inci yüzyılın en büyük halk sağlığı sorunlarından obezitenin kronik bir hastalık olduğu, genetik ve çevresel etkilerinin büyük olduğu hatırlatıldı. Obezite; diyabet, hipertansiyon, kalp, mide, bağırsak ve safra kesesi hastalıklarına, bazı kanserlere, karaciğerde yağlanmaya, uyku apnesi, depresyon gibi pek çok sorunun ortaya çıkmasına yol açıyor. Yapılan son çalışmalar ve yeniliklerin tartışıldığı kongreden derlediğimiz kısa notlara bir bakalım:
Belimiz kalınlaştı
Ülkemizde, 1997-1998 yılları arasında yapılan TURDEP-I (Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans) ve TURDEP-II çalışmasının sonuçlarına göre son 12 yılda; diyabet sıklığı yüzde 90 artarak, yüzde 7.2’den yüzde 13.7’ye çıktı. Obezite sıklığıysa yüzde44’lik artışla yüzde 22’den yüzde 32’e yükseldi. Araştırmacılara göre, kadın vücut ağırlığı ortalama 6 kg., erkek ağırlığıysa ortalama 8 kg. arttı. Kadınların bel çevresi 6 cm., kalça çevresi 7 cm., erkeklerin bel çevresi 7 cm., kalça çevresiyse 2 cm. kalınlaştı. Aktivitesi daha az olan bireylerin yüzde 20’sinde diyabet görüldü.
Ev kadınları daha kilolu
Her iki ev kadınından birinin obez ve genel olarak bel çevresinin yağlı olduğu ortaya kondu. Türkiye’de her üç kadın ve her beş erkekten birinin obez olduğu saptandı.
Çocuk şişmanlığını ancak aileler önleyebilir
Kongre genelinde; çocukluk ve ergenlik döneminde obezite üzerinde de sıklıkla duruldu. Obeziteyi ileri yaşlarda önlemenin ilk adımı olan çocukluk çağı obezitesi oldukça tartışmalı bir konu olmakla birlikte ailelere büyük pay düşüyor. Beslenme davranışları, obezite tedavisinde önemli yer tutuyor. Özellikle ailelerin çocuklarının kilo durumlarını dikkate almaları ve çocukluk çağı obezitesinin gelişmesini önlemek adına beslenme düzeni, yaşam şekli değişikliklerini sağlamaları başlangıç noktasını oluşturuyor. 2015 yılında obez çocukların 750 milyona ulaşması bekleniyor. Tedavi olarak; anlama, ikna etme, doğru beslenme davranışını pekiştirme, özgüveni geliştirme ve bilgi güncellemesi yapılması gerekiyor.
Çocuklar neden atıştırmayı seviyor?
Ergenler üzerinde yapılan bir çalışma, ara öğünleri neden tercih ettiklerini şöyle açıklıyor:
1. Aç hissettikleri için
2. Sıkıldıkları için
3. Enerjiye ihtiyaç duydukları için
4. Tatlı yemek istedikleri için
İkinci ve dördüncü maddeler, ergenlik döneminde neden kilo alındığının sebeplerini yansıtıyor. Ergenler arasında ara öğün olarak en az sevilen grubu yulaflı ürünler oluşturuyor.
Hareketsizlik en büyük tehlike
TV, çocukları doğrudan olmasa da dolaylı yollarla obez olmaya yöneltiyor. Üç saatten fazla TV karşısında olmak, kilo alma riskini yüzde 45 oranında artırıyor. Birçok ülkede, okullar bazında obeziteyle mücadele programları düzenleniyor. Ülkemizde de aynı programların sıklıkla uygulanması, daha sağlıklı nesiller gelişmesi için oldukça büyük önem taşıyor.
Şişmanlık uykuyu bozuyor
Obstrüktif uyku apnesi, gittikçe yaygınlaşan bir hastalık. Semptomları arasında; gün boyunca uyuklama, konsantrasyon bozukluğu, rahatsız uyku, solunumun geçici olarak durması, noktüri, asabiyet, libido düşüklüğü sayılabilir. Yapılan son çalışmalar uyku apnesinin, hipertansiyonla bağlantısı olduğu ortaya koyuyor. Belirgin kan basıncı yükselmelerine yol açabildiği de görüldü. Uyku apnesi, hipertansiyon hastalarındaki organ hasarını artırıyor, bu nedenle tedavisi önemli. Özellikle obez hastalarda sıklıkla görülüyor.
Harekete geçmek şart!
Tüm araştırmacılar, kilo alımının, düşük fiziksel aktiviteyle bağlantılı olduğu konusunda hemfikir. Her gün en az 30 dakika egzersiz yapmanın ne denli önemli olduğu vurgulanıyor. Ancak bizler neredeyse adım atmaktan, kalori harcamaktan korkar hale geldik. Hareketsiz yaşam ve obezite, giderek artıyor. Çözümse sanıldığı kadar uzakta değil, bir an önce hareket etmekte.