Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Eylül ayının neredeyse sonuna yaklaşırken tezgahlardaki balık çeşitliliği mutluluk veriyor, sofraları renklendiriyor. Balık tüketiminin omega 3 yağ asitleri ile sağlığınıza pek çok fayda sağladığını pek çok kez anlattım.. Yapılan çalışmalar yeterli omega 3 alımının cilt sağlığından depresyona, kalp hastalıklarından bazı kanser tiplerine ve yaşa bağlı unutkanlık gibi birçok rahatsızlığa koruyucu etkisi olduğunu gösteriyor. New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan, 38 çalışmanın meta-analizinde, sonuçlar omega-3 yağ asitlerinin kardiyovaksüler sağlığı iyileştirdiği yönünde. Kandaki daha yüksek omega-3 asit seviyelerinin yaşam beklentisini neredeyse beş yıl artıracağını belirten çalışmalar da var.

Haberin Devamı

European Respiratory Journal’da yayınlanan bir diğer araştırmada ise, çocukluk döneminde daha yüksek omega-3 yağ asitleri tüketiminin, daha sonraki dönemde astım geliştirme riskini azaltabileceği belirtiliyor. Tüm bu sağlık faydalarından yararlanmak adına haftada iki kez balık tüketimine özen göstermeniz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Eylül ayı balıklarına lüfer, hamsi, palamut, istavrit, sardalya, çipura, barbun, tekir, kılıç gibi balıkları örnek verebilirim. Bu balıklara sofranızda yer açmaya özen gösterin. Yanına balığın en güzel eşlikçisi bol yeşillikli salatayı da eklemeyi unutmayın.

Peki balık alışverişi yaparken nelere dikkat edelim bu yazımda bahsetmek istedim.

3 ADIMDA BALIK

1 - Tazeliğini anlamak için...

Balığınızın taze olup olmadığını anlamak için bazı küçük adımları uygulayabilirsiniz. Taze balığın gözleri parlak ve dışa doğru bombeli olacağını unutmayın. Eliniz ile balığa dokunduğunuzda çukurluk meydana geliyor ve gitmiyorsa dikkat. Taze balıkta bu çukurluk direkt düzelir, bayatlayan balıkta ise iz kalır. Aynı zamanda taze balığın derisi parlak ve daha gergin görünümdedir. Aynı zamanda balık tazeliğini kaybetmeye başladıkça yoğun ve ağır kokusu da artacaktır.

2 - Nasıl saklanmalı?

Taze balığınızı aldınız, peki saklama koşullarında nelere dikkat ediyorsunuz? Gıdaları daha uzun süre saklamak ve gıda güvenliğini sağlamak dikkat etmeniz gereken en önemli adımlardan. Eğer balığınızı aynı gün tüketecekseniz buzdolabınızın +4 derecelik kısmında saklayabilirsiniz. Fakat daha uzun süreli bir tüketme süreniz varsa mutlaka -18 derecede saklamanız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Gıda güvenliği açısından en önemli şey ise dondurduğunuz balıkları çözdürdüğünüzde tekrar dondurmamanız gerektiği. Bu hamlenin bakteri üretimini artırarak zehirlenme riskini de artıracağını hatırlatmak istiyorum. Burada balıklarınızı tüketeceğiniz miktarda ayırıp, porsiyonlar şeklinde dondurmanızı tavsiye ederim. Örneğin 3 kişilik bir aileyseniz 3 parça levreği bir arada dondurup pişireceğiniz gün rahatlıkla çözdürebilirsiniz. Balığın faydalı yağ asitlerinden yararlanabilmek için tercih etmeniz gereken pişirme yöntemi ızgara, fırın veya buğulama yöntemi olacağını da unutmayın.

Haberin Devamı

3 - Mevsimine uygun olmasına dikkat!

Sebze ve meyveler nasıl mevsimine göre değişebiliyorsa balığı da mevsiminde tüketmek, mevsim ve avlanma yöntemlerini göz ardı etmemek önemli. Biyoçeşitliliğin korunması için sürdürülebilir balıkçılık yoluyla sağlanmış balıkları tercih etmek gerekiyor. Bu konuda gönül rahatlığı ile Metro Türkiye’ye güveniyorum. 100’den fazla çeşit deniz ürünü her zaman mevsiminde, av ve boy yasaklarına uygun şekilde raflarında oluyor. Bir diğer önemli faktör ise tabii ki güvenilirlik. Metro Türkiye ‘’Tabağında ne var?” hareketi kapsamında balıkların da tüm üretim süreçleri hakkında şeffaflıkla bilgilendirme yaparak tüketicileri bilgiyle de besliyor. 2017 yılından bu yana deniz balıklarında %100’e yakın bir izlenebilirlik sunmaları da tüketici açısından çok kıymetli bir adım. Geliştirdikleri QR kodu teknolojisi ile balıkların hangi denizden, ne zaman, hangi tekne tarafından, hangi avcılık metodu ile yakalandığı ve besin değerleri gibi 10 farklı bilgiyi, kısacası balığın ağdan tabağa tüm hikayesini takip edebiliyorsunuz.

Haberin Devamı

İKLİM KRİZİ ETKİLİYOR

İklim krizinin balıkları doğrudan tehdit altına aldığını biliyor musunuz? Biyoçeşitlilik kaybı deniz ve okyanusları hasta ediyor, balık çeşitliliği azalıyor. Balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak artık sorumluluktan ziyade zorunluluk. Sadece doğa için değil kendiniz için de bu konuda farkındalık sahibi olmamız gerekiyor. Yapılan çalışmalar biyoçeşitlilik azaldığında bireylerin yeterli besin öğesi alamayacağını belirtiyor. Denizlerdeki kirlilik ve sıcaklık ilerleyen yıllarda da mücadele edeceğimiz sorunlardan olacak gibi duruyor. Science dergisinde geçtiğimiz aylarda yayınlanan çalışmada omega-3 yağ asitlerinin üretiminde sıcaklığa bağlı bir azalma öngörüldüğü belirtilmiş. Yapılan anketin önemli bir sonucu, küresel ısınma ve iklim krizi ilerledikçe, besin ağının tabanında plankton tarafından üretilen omega-3 yağ asitlerinin giderek daha az olacağı ve bu da balıklar ve insanlar için daha az omega-3 yağ asidi anlamına geliyor.

Canlıların doğal yaşam alanlarını tehlikeye atmadan, hayatın her alanında sürdürülebilirlik felsefesini belirlemeli ve buna uygun hareket etmeliyiz. Çünkü kendimizi beslerken geleceği ve gezegeni beslemek ancak böyle mümkün.