15.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bekâr bir insan evli birine, evli biri de bir başka evli insana âşık olabilir.Bu, karşı çıkılacak bir şey de değildir.Aksine aşk, saygıyı gerektirir.Tamer Karadağlı'nın evli olduğu dönemde bekâr Deniz Uğur'la yaşadığı aşka da hep bu gözle baktım.Ancak Deniz Uğur'un her açıklamasında şaşırıp kaldım.Bir söyleşinin başında farklı, ortasında başka, sonunda ise ilk söyledikleriyle taban tabana zıt fikirleri savunabilir mi bir insan?İnsanın bir duruşu, o duruşa göre de bir söylemi olur.Tiyatrocu eşi İsmail Hakkı Sunat, yazlıkta müzik gürültüsü nedeniyle tartıştığı komşusu tarafından öldürüldüğünde genç yaşta bebeğiyle dul kaldığı için dramıyla herkesi ağlatan Deniz Uğur, artık yaptıklarıyla kredisini tüketiyor, konuştukça da batıyor...O böyle düşünmüyor olabilir.Düşünse zaten yapmaz.Ama ortada çıplak gerçekler var.Bu yazıya konu olan olaya kadar insanların bağrına bastığı Deniz Uğur'un artık başrolünü oynadığı hiçbir dizi iş yapmıyor.Türk halkı böyle...Sevdi mi tam seviyor, kızınca da bir kalemde silip atıyor... Aşk, sadece bekârlar arasında olacak diye bir kural yok. Zaten aşk da çoğu kez kural tanımaz. Son söyleşisinde Tamer Karadağlı'yı okunup bitmiş ve kapağı kapatılmış bir kitaba benzeten Deniz Uğur'a röportajı yapan Sema Denker, yeni bir aşk için de düşüncelerini sordu. Uğur'un yanıtı şu oldu:"Eğer çok huzurlu, çelişkisiz, dürüst, bana düşman değil de dost kazandıracak, istemeden de olsa birbirimize zarar vermeyeceğimiz bir aşk olacaksa neden olmasın? Çok istiyorum böyle bir aşkı."Bu sözlerin anlamı şu:Deniz Uğur'un terk ettiği aşkı Tamer Karadağlı huzursuz, çelişki içinde ve dürüst olmayan bir adam... Deniz Uğur'a da dost değil, düşman kazandırmış.Aynı söyleşide, "Tamer'i çok severim. Hakkında hayırlısı neyse onun olmasını dilerim. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Allah onu dünya tatlısı çocuğuna bağışlasın. Onu rencide edecek hiçbir şey söylemem. Kimsenin de söylemesine izin vermem" diyen de Deniz Uğur, bunları söyleyen de...Karadağlı ile Uğur'un aşkı ne zaman ortaya çıkmıştı?Karadağlı ile o dönem evli olan Arzu Balkan'ın kızı Zeyno'yu dünyaya getirmesinden sonra...Uğur'un yaşadıkları ilişkiyle, Karadağlı ile Balkan'ın evliliğini bitirdiğini unutup, "Benim, babasını kaybetmiş, çok büyük travma geçiren bir çocuğumun olduğu hep göz ardı edildi. Bu gerçekten canımı yaktı" demesi kadar ilginç bir söylemi daha var.Uğur, "Bundan sonra yanınızda yer alacak adamın duruşu nasıl olmalı?" sorusuna verdiği yanıta bakar mısınız?"Bir anneyim ve yanımda oğluma en iyi baba figürü olabilecek adam yer almalı." Eşini ve bebeğini, aşkına tercih eden bir adamdan iyi bir baba figürü olmasını beklemek nasıl bir ruh halinin ürünüdür anlamak mümkün değil. Kitap "2. el" olunca Biz tiyatroyu sözde severiz Bayram tatilinde vakit ve nakit darlığı nedeniyle yurtdışına ya da Antalya'ya gidemedik. Klassis Otel'in "ekonomik bayram paketi"ni seçip ancak Silivri'ye gidebildik. Bizim gibi düşünen birçok İstanbullu olacak ki otel tıklım tıklımdı. Malum son yıllarda beş yıldızlı oteller ve tatil köyleri bu tip tatillerde yatılı gazino gibi.Konserler bu tatil paketlerinin olmazsa olmazları arasına girdi.Klassis ise konseri değil, bir tiyatro gösterisini tercih etti.Abdullah Şahin ve arkadaşlarının sahneye koyduğu "Tanıştırayım Burası Türkiye" bayramda -çocuklar hariç- 750 kişinin konakladığı Klassis Otel'in ücretsiz bir hizmetiydi.Tiyatroyu izleyenlerin sayısı çocuklar da dahil sağdan saysan 70, soldan saysan 75'i geçmezdi. Üstüne üstlük bir kadın seyirci de Şahin'i protesto edip salonu terk etti.Çünkü Abdullah Şahin oyunda "Bursalıyım ayol. Aranızda Bursalı var mı?" diye sordu. Kadının biri ayağa fırlayıp "Ben Bursalıyım ve burayı terk ediyorum" deyip salondan çıktı. Allahtan bir erkek de çıkıp, "Ben de Bursalıyım ama oyunu izliyorum" deyip Şahin ve arkadaşlarına destek verdi de tansiyonu düşürdü.Aynı saatlerde otelin lobisinde çay kek keyfi yapanların sayısı tiyatroyu izleyenlerden daha fazlaydı.Yeri geldiğinde, "tiyatro", "belgesel" diye sallıyoruz ama "Haydi tiyatroya" dendiÇinde de çay kek keyfini tercih ediyoruz.Bu arada Abdullah Şahin ve kızı Oylum Şahin'le yakında sahneye koyacakları yeni oyunları üzerine biraz sohbet ettik.Sümer Tilmaç'ın ilk kez yönetmenlik yapacağı oyunun adı, "Namussuzum ki Namusluyum"... Bir İtalyan oyununun sadece Türkçeleştirilmediği, hem güncelleştirilip hem de Türkleştirildiği "Namussuzum ki Namusluyum" kendini zengin tanıtan Kasımpaşalı Ali Nazil Gül adlı adam ve ailesi etrafında geçen tiraji komik bir hikâye...Şarkıcı Kamuran Akkor'u ilk kez tiyatro sahnesiyle tanıştıracak oyunda Erol Günaydın ise tekerlekli sandalye ile sahne alacak. Erol Günaydın, Sümer Tilmaç, Abdullah Şahin, Kamuran Akkor, Muhlis Asan, Ortans Kıvanç, Fulden Akyürek, Oylum Şahin, Teoman Mermutlu, Esin Gündoğdu, Furkan Kızılay, Serkan Uzuner, Özlem Elmas, Hacer Tülü ve Songül Doğdaş'ın rol alacağı oyun 14 Kasım'da "perde" diyecek ve her çarşamba, pazar Profilo Alışveriş Merkezi'nde sahnelenecek. aeyuboglu@milliyet.com.tr