29.05.2024 - 15:01 | Son Güncellenme:
Deniz Akkaya, dün Twitter (X) hesabından yaptığı uzun bir açıklamayla gündeme geldi. Akkaya, 16 yaşındaki kızı A.Ö.'nün kendisinden sakladığı telefonuna el koyduğunu söyledi. Kızının fiziksel olarak kendisine saldırdığını açıkladı.
Edinilen bilgiye göre; yaşanan olayların ardından harekete geçen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kız çocuğunu koruma altına aldı. Ünlü manken kızının devlet korumasına alınmasıyla ilgili olarak sosyal medya hesabından yeni bir video paylaşarak "Evet, kendi rızamla ben gönderdim Çocuk Esirgeme'ye. Burnu sürtsün diye!" dedi.
DENİZ AKKAYA'DAN YENİ AÇIKLAMA
Deniz Akkaya, gündem olan açıklamalarına devam etti. "Geldik ikinci raund'a... Ben konuyu sakince kapatmaya çalıştıkça, en yakınımızdakiler ellerine geçirdikleri veya geçirdiklerini sandıkları bir konu ile kişisel husumetlerinin hesabına oturma peşindeler. Bu olayın benim hayatımda bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum" diyen manken, peş peşe videolar yayınladı.
"Merak edenler için bilgi vereyim. Kızımın babasının bu konuyu duymama ihtimali yok. Bu konuyu haber verdik. İletişimi avukatlar kurdu. Babasından 'Deniz Akkaya bunları hep yapıyor, para için' cevabı geldi. Konunun parayla bir ilgisi yok. Gidip Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan kızını alsaydı. Kızını alsa ve vakit geçirse o bile ona iyi gelirdi. Ama gelmedi. Daha sonra Avukat bir hanımefendi, benden habersiz bir şekilde benim babama gitmiş. Sonra da benim avukatıma ulaşarak; kızımın pişman olduğu ve tek isteğinin dedesinin yanında kalmak olduğu bilgisini vermiş. Ben de bunu kabul edemeyeceğimi söyledim."
"BABAM, BENİ HAPSE ATTIRACAĞINI SÖYLEDİ"
"Ben bugün bu konuyu sakince aramızda kapatıp, adı ergenlik olan bu sorunu çözmek için profesyonellerle konuşmaya niyet etmiştim. Fakat barodan kızıma atanan ve babama giden avukat, babamı bana dava açmak için ikna etmiş. Benim avukatıma, babamın benim kızımın velayetini alması için vekalet vereceğini söylemiş. Bu bilginin sabah gazetecilere bildirileceğini bildiğim için bu yayını açtım. Aklı selim aile bireylerimiz, kuzenim babamı arayarak benim ve kızımın çok zarar gördüğünü söyledi ve babamı defalarca uyardı. Kuzenim, 'Deniz ile kızı sorunlarını çözerler, siz ne yapmaya çalışıyorsunuz dedikçe babam, 'Deniz'i hapse attıracağım' dedi."
Aslında ben bu hikayeyi daha sonra anlatacaktım. Anlattıklarımla babamın ölümüne sebep olmak istemiyorum demiştim. Ki babam ölümsüzlüğün sırrını bulmuş gibi yaşayan bir adamdır. Benim annemle babam hiç ayrılmadı. Ama bir aşk hikayesi değildi. Annemin erken ölüşünde de bu hikaye başrol oynuyor. Babam eski bir bürokrat. Müthiş egolu, narsistik kişilik bozukluğunun son boyutunda biri. Bu tip insanlar kimseyi beğenmez, herkesi aşağılar. Babam günde 20 saat televizyon seyredip dışarı çıkmıyor, kimseyi beğenmiyor. Ve hayatta en beğenmediği kişi hep bendim. Bana bir gün böyle ateş edeceğini hiç düşünmedim. Çocuğumun onun yanına gitmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. Sen torununa zarar vermek için böyle bir hamle yaptıysan, ben kendimi korumak zorundayım.
"TEYZEM, KIZIMA ŞİDDET UYGULADI"
"İşin bir de teyzem boyutu var. Annem öldüğünden beri, teyzem babamla birlikte yaşıyor. Teyzem daha önce de bizimle yaşıyordu, genelde bize dayak atarak büyüttü. Teyzemin nörolojik sorunları olduğunu düşünüyorum. Hastalık hastasıdır, her gün hastaneye gider. Geceleri çığlıklar atarak uyanırdı. Teyzem, iki defa kızımı boğmaya kalktı. Kızım dedesine gitmek istiyor çünkü evde onu kötü cezalar bekliyor. Teyzem kızıma şiddet uyguladığı ve bunu aile büyüklerimize düzgün bir şekilde anlatamadığım için yaklaşık iki ay önce ihtarname çektim. Kamera görüntüleri de var elimizde. Kızıma tuhaf tuhaf sorular da sordular. Ben hayatımda kızıma 'erkek arkadaşın var mı, erkeklerle gizli gizli mi buluşuyorsun' şeyler diye sormam. Kızıma sürekli cinsel içerikli sorular sordular. Bu haberler basına yansımadan size bilgi vermek istedim."
"BABAM, KIZIMIN BABASIYLA ANLAŞMIŞ"
Deniz Akkaya, bir takipçisinin "Burada kızınızı alması gereken babası çoktan Türkiye ye gelmiş olmalıydı, bir yargılama süreci mi var? Bir de sizin babanızla konuşup beraber bu velayet işine karar vermiş olabilirler mi?" sorusuna yanıt vererek, gündemden düşmeyen açıklamalarına yenilerini ekledi:
Evet, yorumunuz çok yerinde; maalesef ki benim öz babamın, senelerdir kızımın hiçbir an yanında olmayan babası ile anlaşarak şöyle bir yola girdiklerini öğrendik. Senelerdir bana türlü zulmü uygulayan ve çocuğu ile ilgilenmeyen babayla iletişim halinde olduklarını, diğer aile bireylerinden öğrendim. Kızımın babasının avukatının 'Kızı biz alırsak nafakaları ödemek zorunda kalırız, siz Deniz'e dava açın çocuğu siz alın. Biz de sizden alalım' aklı verdiğini ve benim öz babamın buna onay verdiğini öğrendim. Sevgili Türk halkı, benim burada yaşadığım şeyler normal bir insanın kaldırabileceğini şeyler değil. Seneler boyunca bana her türlü şiddeti uygulayan bu adama bir kere sesini çıkarmayan bir babam vardı benim. Geldiğimiz noktada senelerdir kızının hakkını ödememek için türlü dümen çeviren adamla birlikte yola çıktıklarını öğrendik. Senelerce babamın bana uyguladığı şiddeti, anneme yaptığı, yaşattığı travmaları kapatarak yaşadık. Annemi öldürdün, sıra bana geldi belli ki... Buna izin vermeyeceğim. Tekrar ediyorum insan ailesini seçemiyor.
"HERKES YAPTIKLARININ KEFARETİNİ ÖDEYECEK"
"Aynı zamanda çocuğuma atanan avukatın ucuz reklam peşinde koşarak, bir haber bültenini yanına alarak dün kapıma geldiğini öğrendik. Bu avukat dakikalarca bir de utanmadan röportaj vermiş. Devletin yetkili kurumlarına bu avukatı da şikayet edeceğimizi biliniz. Bir avukat, sabah karakoldan dönen bir annenin kapısına üç saat sonra geliyor. Onu mağdur ve psikolojik olarak yıkık bir şekilde yakalayarak manipüle etmeye çalışıyor ve buradan da kendine reklam aracı çıkarıyor. Bu avukatı aile bakanlığına şikayet edeceğimi biliniz. Bu saatten sonra herkes kendine bir çekidüzen verecek. Ben çocuğumu terbiye etme konusunda kimseden akıl alacak değilim. Böylesine basit bir olayı büyüterek nafaka ödememek için dümen kuran kişilerle birlikte yola çıkıp, akıl sağlığı yerinde olmayan 80 yaş üstü aile bireylerini de manipüle ederek onlardan bu sabah vekâlet alıyor. Herkes yaptıklarının kefaretini ödeyecek. Zaten normal aile bireyleri olsa böyle bir durumda çocuğunu ve torunu bu hale sokmaz. Günlerdir ailemizin diğer fertleri yalvarıyorlar bu abukluklardan vazgeçsinler diye. Hem akıl dümenini kaybetmiş aile büyükleri, hem de bu avukat hakkında soruşturma başlatıyoruz."
Ben henüz sabah 7'de yatmışken, yanına bir haber bültenini katarak sabah 10'da kapıma dayanıyor. Hem telefonla hem de fiziken taciz ediliyorum. Onlarca kez kapımın ziline basılıyor, telefonla taciz ediliyorum. Ve kızıma atanan avukat kapımın önünde türlü iftiralarda bulunuyor. Ve buna da habercilik deniyor. Öncelikle burası özel mülk, bir sonraki hareketinizi polise haber vereceğimi biriniz. Böylesine önemli bir konuyu aile içimizde çözmemize izin vermediniz. Basın yasağı az sonra çıkıyor, ondan sonra kendinize çekidüzen vereceksiniz yoksa ben gerekeni yapacağım. Benim ünlü bir insan olmam etimden sütümden yararlanabilirsiniz hakkını vermiyor.
"BU BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA OLDU"
"Bazı insanlar kol kırılır yen içinde kalır diyor ya... Ben bu ailenin manyaklıklarını senelerdir gizliyorum. Böylesine bir nefret, böylesine bir hınç olamaz. Aldığım terbiye nedeniyle kan kustum, kızılcık şerbeti içtim. Ama yeter. Bu artık bardağı taşıran son damla oldu."