İLHAM

Hepimizin, sizin, benim, köşede bakkallık yapan amcanın, sporcunun, öğretmenin, komşu teyzenin hayatta bir görevi var. Ve hepimiz bu büyük kozmosta bir bütünün parçalarıyız. ‘Bir’iz. Her sözümüz, her adımımız hepimizi etkiliyor.
“17 yıl kaldığı dünyada Alp’in görevi de buymuş demek” diye düşünmeden edemedim ‘iyİLİK Projesi’ için buluştuğumuz Enka Okulu’nun oditoryumunda.
Alp’i son görüşüm, o ve arkadaşlarının heyecanla tişört satmaya çalıştığı bir kermeste olmuştu.
Öğretmenleri Ceyda Yılmaz’ın öncülüğünde bir araya gelmiş birkaç öğrenciydiler... Kemik iliği bekleyen hastalar için yola çıkmışlar. Hematologlar, onkologlar, kanserli ailelerle görüşmüşler. Ve para toplamaya başlamışlar...
“Bu iş sadece cupcake ve tişört satarak olmayacak hocam” deyip, annesi Begüm ve babası Adnan Şen’i devreye sokup, tanıdıkların firmalarından finans desteği almış.
Arkadaşlarının şimdi amacı Alp’in projeye desteğini ve adanmışlığını canlı tutmak, ve iyileşen her çocukta Alp’i yaşatmak.
Eşiyle Alp Şen Vakfı’nı kuran Begüm Şen’se “Şu an keşke Alp yanımızda olsa da ona ilik arıyor olsaydım. Küçük bir umut varsa, orada yaşam da var. Allah her ihtiyacı olana çözüm versin. İyileşen her kişide bizim için Alp yaşayacak” diye ifade etti duygularını.
Alp bir an önce farkındalık bekleyen milyonlarca hasta insana ışık olarak gelmiş meğer. Büyük ve anlamlı bir iz bırakmak üzere...
Onun o saf hatırası için toplanan insanlar da yeni adanmışlıklarıyla fark yaratmak, bu uğurda yol katetmek için sessizce yemin ettiler cumartesi günü.

Haberin Devamı

BİLGİ, İLGİ VE ESPRİ...

Kemik iliği bağışı ve medya deyince akla gelen ilk isim Okan Bayülgen. Reyting kaygısından uzak sayısız programıyla Enka öğrencilerine büyük ölçüde ilham veren de o. Cumartesi günkü paneli de Bayülgen yönetti, harika anlatımı ve esprileriyle konuyu hep pozitif tutmayı başardı.
Engin Altan Düzyatan, projeye destek veren bir başka ünlü isimdi. Bu yolda tüm mesleki birikimlerini ve kalplerini seferber eden Kanser Savaşçıları Derneği’nden Prof. Dr. Mustafa Çetiner ve Prof. Dr. İrem Yaluğ Ulubil, Kemik İliği Bankası Koordinatörü Prof. Dr. Fatma Oğuz Savran ve Hematolog Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan bilgi; fikirleriyle bizi hem aydınlattı, hem düşündürdü. Uygun ilikle yaşama dönen küçük Melis’in babası Bahadır Akbaş ise umudun canlı örneği oldu.

Haberin Devamı

İLHAM

EKİPMAN YOK, PARA YOK...

Bu proje öncesinde bildiklerim:
* Türkiye’de binlerce lösemi hastasının uygun ilik beklediğiydi...
* Doku örnekleri veritabanının ülkemizde yetersiz olduğuydu...
Öğrendiklerim:
* Küçük Gizem’inki gibi bir hikaye olduğunda herkes bir anda hücum edip, bağışta bulunuyor.
* Her kan örneğinin uygunluk için incelenmesi gerekiyor. Bunun için ekipman yok! Para da yok!
* Bu nedenle şu anda 30 bine yakın kan örneği öylece bankada duruyor. Çünkü ilik bankası kurulduğunda devlet, üniversitelere bağlı bu kuruluş için “Kendi yağında kavrulsun” demiş.
Öğrencilerin ilk topladığı rakam 100 bin TL. Bu parayı ilik bankasına teslim edip, 900 örneğin analiz edilmesini sağlamışlar.
Yani heyecanla gidip kan örneği vermek iyi de, o örneğin ‘işe yaramasını’ sağlamak için ekip, ekipman ve para lazım.
Zaman hassasiyeti olan bu gibi hastalıkların tedavisinde kamu, devamlılığı olan bir fon yaratmalı, yaratabilmeli.
Bizim devlet, evini en pahalı perdeler ve tablolarla süslerken buzdolabının motorunu tamir etmeyen evsahibi gibi.
Bakarsınız buradaki tutarsızlığın farkına varılır da, kamu bu işe el atar. Siyasi otoritenin niyet etmesi lazım.
Yoksa iş gençlere düşüyor. Doğru bir sistem üzerine kurulu, etkin çalışan bir ilik bankasının kuruluşuna önderlik edebileceklerini düşünen bu gençlere inancım sonsuz. Yaparlar mı, yaparlar...

Haberin Devamı