11.01.2020 - 14:13 | Son Güncellenme:
Mustafa Sandal; hayat hikâyesini, aşk hayatının bilinmeyen yönlerini, biten evliliğinin detaylarını ve şimdiki yaşamını Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'ye anlattı.
Sizinki ağlatacak bir hikâye mi?
Kitabı ‘İnsanlar dramatik hikâyelere karşı iştahlıdır’ gibi bir algoritmayla isimlendirmedik. Beş sene önce bir sohbet sırasında reklam yüzü olduğum markanın pazarlama direktörü Deniz Güloğlu, “Senin bir kitabın olmalı. Adını da ‘Beni Ağlatma’ koymalısın” dedi. Bu kitabı onun ısrarı üzerine yazdığım için başka bir isim düşünmedim. Yoksa tam tersi, kitabım umut barındırıyor.
"Anneme cesaretinden dolayı kızmıyorum"
Hadi baştan başlayalım. Babanızın Beyoğlu’nda dükkânı var, annenizle orada karşılaşıyor...
Evet, birbirlerine kavuşuyorlar ve ben dünyaya geliyorum. Aşkın parçasıysak bizim vazifemiz onu onurlandırmaktır. Benim şarkılarımda sürekli aşka iltifat etme sebebim, anne ve babamın gerektiği kadar onurlandıramadığı aşkı onurlandırma gayreti. Benim hikâyem bu aslında. Hepimizin 0-7 yaş aralığında travması oluyor. O travmayı onarma çabası da hayat akışımızı oluşturuyor.
Anne-babanız siz 6 yaşındayken boşanıyor. Tam bahsettiğiniz yaş aralığına gelen bu durum size nasıl yansıdı?
Onları pek birlikte hatırlamıyorum. Ben annemle kaldım. İstediğim zaman babama ulaşıyordum. Yine de kendime, “İleride bir boşanma yaşarsam çocuklarım bunu benim yaşadığım yaşta olmayacaklar” demiştim. Evet, boşandım ve çocuklarım benim yaşımda değildi.
Anneniz 11 yaşında okumanız için sizi İsviçre’ye götürüyor. Yıllarca orada kalıyor, sonra üniversite için ABD’ye gidiyorsunuz. O dönem annenize, “Bir daha seni affetmeyeceğim” demişsiniz. Kızgınlığınız sonra devam etti mi?
Anneme cesaretinden dolayı kızmıyorum. Bu şapka çıkarılası bir cesaret.
"Mustafa Sandal markasının CEO’luğunu yapıyorum"
Neden böyle bir karar vermiş?
Dedem ritm, saz üstadı. Annemin çocukluğu kulislerde, fuarlarda geçmiş. O ışıltılı dünyanın arkasındaki gerçeklerle ilgili farkındalığı varmış. Benim daha kurumsal, ayakları yere sağlam basan bir ortamım olsun istemiş.
Bu eğitimleri aldığınıza göre çok varlıklı mıydınız?
Hayır. Sınırlı imkânlarla gitmiştim. Kuveyt’in bir sonraki kralı ve Hong Kong’un en büyük medya ailesinin oğlu oda arkadaşlarımdı. Onların arasında haftada 40 frank’la geçinirdim.
Sonuçta anneniz sizde umduğunu buldu mu?
Senin bazı planların olabilir ama kader Niagara Şelalesi gibi... Akıyor. Ellerini kaldırıp o akışı durdurman mümkün değil. Düşün, annem varını yoğunu satarak beni ABD’ye göndermiş ama orada okurken bana birden deli cesareti geldi. Dönüp “Benim yolum müzik... Kendi kalbimle doğru bildiğim yola gideceğim” dedim.
Diplomanızı alamamışsınız. “Okusaydım belki CEO falan olurdum” diye pişman oldunuz mu?
Ben zaten 25 senedir Mustafa Sandal markasının CEO’luğunu yapıyorum.
"Evlilik bence sürdürülebilmesi mümkün olmayan bir müessese"
Evlilik müessesesinin 60-70 sene içinde kalmayacağını iddia ediyorsunuz...
En azından bu formuyla sürdürülemeyeceğine inanıyorum. Çünkü bu bir şirketi sürekli zarar ettiğini bile bile devam ettirmek gibi.
Ne olacak peki?
Evlilik öncesi prosedürün değişmesi gerek. Mesela evlenmeye karar verdin, bir görevli sana, “Önce bir-iki sene birbirinizle yaşayacaksınız” diyecek. İki sene sonra aynı şevkle devam ediyorsanız, “Bu sefer size bir ev vereceğiz, birlikte döşeyip orada kalacaksınız” diyecek. O iki sene de aynı coşku devam ederse evlendirilecekler. Evlilik bence bu haliyle sürdürülebilmesi mümkün olmayan bir müessese. Şöyle düşün: Sende bir yazılım, üretim ve transfer için de sonsuz bir data var. Ama bunu bir bilgisayarla yapmanı istiyorlar. Çelişkili! Bizi bu hipnoza kim sokmuş, bu evlilik nereden çıkmış?
Nereden çıkmış?
1300’lerde varlık dağılımının yönetimiyle alakalı icat edilmiş. Sonra Sindirella, beyaz atlar ve prenslerle bir yalanı yeteri miktarda söylersen işte böyle gerçek oluyor.
E bir daha evlenmezsiniz herhalde?
Bana, “Yüzme keyfi için içinde su olmayan havuza atlar mısın” diye soruyorsun. Atlamam. Bak, sağ elime ‘özgürlük’ yazan bir dövme yaptırdım. Hayatımdaki birinci önceliğim çocuklarım.
Çapkınlığa devam mı, duruldunuz mu?
Durulmadım. Mustafa Sandal versiyon 2.0’da yaşıyorum. Fonksiyonel, niyetli ve istekli bir erkek olarak aktifim.
Sevgiliniz var mı?
Yok.
"Emina’yla aramızdaki ateş bitti"
Gelelim Emina’yla tanışmanıza...
Emina beni tanıdığı gün yanımda yedi kız vardı. Muhabbet ediyorduk.
Tanıştığınız gece, “Biz evleneceğiz” demişsiniz...
Kelimelerle anlatılamaz bir şey bu.
Yaş farkı sorun oldu mu?
12 yaş fark bizi diri tuttu ve ilişkimize iyi geldi.
Neden ayrıldınız?
İlişkimiz inanılmaz tutkuyla başladı, devam etti. Yıllar geçti, aramızdaki dostluk, sevgi kaldı ama tutku ve ateş bitti. İki yol var: Ya birbirinin arkasından farklı hayatlar yaşayıp yalan bir kurgunun içinde var olacaksın ya da birbirine karşı dürüst olup yapman gerekeni yapacaksın. Biz o kadar güzel bir evlilik yaşamışız ki birbirimize başka türlüsünü yakıştıramazdık.
"Şöhretten sıkıntı çekenleri anlayamıyorum"
Kenan Doğulu, Tarkan, Serdar Ortaç ve siz... ‘Müziğin dörtlüsü’ diyorsunuz. Sizi özel kılan neydi?
Müziğe olan aşk, şarkılarla olan ilişkimiz...
Yeni nesle ayak uydurmak için ne yapıyorsunuz?
Arkadaş grubum 27-28 yaşında.
Müzik konusunda yeni nesil mi şanslı yoksa siz mi?
Şu anki nesil erişimden dolayı daha şanslı olduğu illüzyonuna kapılıyor olabilir. Ama bizler manevi açıdan daha şanslıydık. İnsanların manevi antenlerinin çapı daha genişti, o yüzden yer ettik, antenden hücreye, DNA’ya girdik.
Şöhretten çok çektiniz mi?
Pilotun kokpite girip burada çok düğme varmış deme lüksü var mı? “Madem rahatsızdın, neden pilot oldun?” derler. Bu yüzden şöhretten sıkıntı çeken herhangi bir ünlüyü anlayamıyorum. Dürüst gelmiyor.
Defne Samyeli, “Senin bakış açın ve modun buysa bana uymuyor” dedi.
Kitapta hayatınıza giren kadınlardan bahsediyorsunuz. İzinlerini aldınız mı?
Hayır. Çünkü onları onore ederek anıyorum. Bir ilişki insanı büyütüyor, geliştirip bir sonraki adıma taşıyor. İlişkilerimin hayatımdaki kıymetinin çok farkındayım.
Bayağı çapkınmışsınız. Hepsi ünlü ve güzel olan bu kadınlar sizde ne buldu?
Güven ve huzur.
Seksapel?
Herhalde o da var ki kimyevi bir çekim oluşuyor. Bir de kadınlar iltifattan besleniyor. Ben de iltifat etmekten büyük zevk alıyorum.
İlk öpüşmeniz ne zamandı?
13 yaşımda, benden üç yaş büyük Tilda’yla öpüşmüştüm (gülüyor).
"Genç bir erkek için temsil ettikleri çok kapsamlıydı"
En büyük aşklarınızdan biri de Gabi’ymiş...
Evet, bence herkesin hayatında bir Gabi’si var. 21 yaşımdaydım, onun genç bir erkek için temsil ettiği şeyler de çok kapsamlıydı. Yıllar sonra ‘Gel Aşkım’ şarkısını ona yazdım.
Dönemin önemli modellerinden Sabahat Doğanyılmaz’la da iki sene süren bir birlikteliğiniz var. Ama ilk albümünüz çıkacağı zaman sırf bu yüzden ayrılıyorsunuz. Bir insan albüm için sevdiğinden ayrılabilir mi?
Zaten ilişkinin sonuna geliyorduk, bir yandan da dönemin kafa yapısı şuydu: “Albüm çıkacak, popstar oluyoruz, kimseyle olamayız.” Ama Sabiş’le yıllar sonra karşılaştık. Bozburun’da bir sabah teknede uyandım ve bir baktım, Sabişim, Yaman ve Yavuz’u yanına almış, onlarla oynuyor. Artık devamı kitapta...
"31-34 yaş arası manevi olarak sığlaştım"
Bu ilişkilerinizi gizleme isteğiniz yüzünden Defne Samyeli tarafından terk edilmişsiniz...
Defne ne istediğini bilen, net bir kadın. 'Senin bakış açın ve modun buysa bana uymuyor' dedi ve yapması gerekeni yaptı.
Tuba Ünsal’la yaşadığınız aşkı birçoğumuz biliyoruz. Ayrılık sonrası ‘Issız Adam’a bağlamışsınız...
31-34 yaşları arası çok fazla trafiğim oldu. Manevi olarak sığlaştığım bir dönemdi. Şarkılara baktığımızda en efsane kronolojim Tuba’yla ilişkimde olmuş. İlişki başlarken, ‘Pazara Kadar Değil, Mezara Kadar’ şarkısı çıktı. Sonra ‘Seni Tek Geçerim’. İlişkiden uzarken de ‘Kopmam Lazım’...
Neden bitti?
İlişkilerin maksimum iki yıl sürdüğü zamanlardı. Şimdi Tuba’nın çok tatlı çocukları var. Hatta onları burada, havuzda ağırladım.
Tuba dövmenizi sildirdiniz mi?
Ooo, Emina’yla (Jahovic) tanıştığım zaman sildirmiştim.