Pergamon ya da bugünkü adıyla Bergama, eşsiz tarihine, kültüre, sanata ve tıbba yaptığı katkılara, dünyaca ünlü halılarına, Hristiyanlık tarihindeki önemine ve UNESCO Dünya Mirası listesinde olmasına rağmen, hak ettiği yerde olamayan bir kent...
Profesyonel rehberliğe ilk başladığımdan bu yana her daim severek anlattığım Bergama’daydım bu hafta bir kez daha. Hem yedim içtim, eski dostlarla hasret giderdim hem de gelmişken sizler için bir kez daha eşi benzeri olmayan Pergamon Antik Kenti’ni ve dünyanın ilk sağlık merkezlerinden Asklepion’u gezdim. Ortaya iki bölümlük bir yazı dizisi çıktı.
Akropol
Tabelayı takiben Bergama yönüne döner dönmez, muhteşem Akropol, dolayısıyla antik şehir, daha kilometrelerce uzaktan sizi selamlayacak. Akropol tabelalarını takip ederseniz, şehrin içinden geçip, eski Bergama evleriyle süslü dar sokaklardan çıkarak antik kente varmak mümkün.
Antik kent Yukarı, Orta ve Aşağı Kent olarak üç bölüme ayrılıyor. Yukarı kentte sadece asiller, yöneticiler ve benzerleri yaşarken, orta ve aşağı kent diye adlandırılan kısımlardaysa halk yaşamaktaymış. Yukarı kentte görülecek yerler sırasıyla:
Surlar
Saraylar
Kuyu
Arsenal
Trajan Tapınağı
Athena Tapınağı
Kütüphane
Tiyatro
Zeus Sunağı ve
Heroon.
Unutmadan, Pergamon Kütüphanesi, sahip olduğu 200 bin eserle, Antik Çağ’ın en büyük ikinci kütüphanesi... En büyük kütüphaneye sahip Mısır’ın bu unvanını korumak için Pergamon’a papürüs ihracatını durdurması sonucu Bergamalılar üzerine yazı yazılabilecek en kaliteli malzeme olan parşömeni keşfederler. Ama kütüphanelerini kurtaramazlar, MÖ 41’de Marcus Antonius kütüphaneyi Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye eder.
“Yorulmadım” diyorsanız orta ve aşağı kenti de gezebilirsiniz. Ama teller arasında çıkacak bir yer bulmazsanız, Zeus Sunağı’na kadar geri yürümek zorundasınız, ki bu oldukça yorucu olabilir.
Haftaya Bergama’yı keşfe Asklepion ve Kızıl Avlu, kentin Hristiyanlıktaki önemi, nerede kalalım, ne yiyelim, ne alalım konularıyla devam edeceğiz.
Bekleriz…
Tarihi...
Büyük İskender daha 33 yaşındayken beklenmedik bir şekilde ölünce, generalleri imparatorluğu kendi aralarında paylaşır. Bu paylaşımda Anadolu dolayısıyla da Pergamon, Lysimachos’un payına düşer. Lysimachos, şehri ve hazinesini Philetarios’a emanet eder. Ama Philetarios MÖ 282’de şehre ve hazineye el koyar, kendisini de Pergamon Kralı ilan eder. Yaklaşık 150 yıl süren ve Marmara Denizi’nden Akdeniz’e kadar bir alana yayılan Pergamon Krallığı’nı, Philetarios’tan sonra sırasıyla I. Eumenes, I. Attalos, II. Eumenes, II. Attalos ve III. Attalos yönetir. Krallık, MÖ 133’te III. Attalos’un ölümü sonrası vasiyetine uygun olarak Roma İmparatorluğu’na kalır. Kralların kültür ve sanata önem vermeleri nedeniyle mimarlık ve heykeltıraşlıkta dünyanın önemli sanat merkezlerinden biri olan Pergamon’un nüfusu, Roma’nın refah döneminde 150 bine kadar ulaşır. 4’üncü yüzyılda imparatorluğun ikiye bölünmesini takibense kent giderek küçülür. 8’inci yüzyılda kısa bir süre Araplar tarafından işgal edilir ama Romalılar geri alır. 14’üncü yüzyıldaysa Türk hakimiyetine girer.
Gezilecek yerler:
Asklepion: Sağlık tanrısı Asklepios adına MÖ 4’üncü yüzyılda yaptırılan Antik Çağ’ın en önemli şifa merkezlerinden biridir.
Kızıl Avlu: İmparator Hadrianus tarafından, MS 2’nci yüzyılda Mısır tanrıları Serapis, İsis ve Harpokrates için yaptırılır.
Arkeoloji Müzesi
Bergama Köprüsü
Yığmatepe, Maltepe ve Tavşantepe Tümülüsleri
Kurşunlu Cami
Güdük Minare
Şadırvanlı Cami
Hacı Hakim Hamamı
Kapalıçarşı
Arasta
Adı nereden geliyor?
Homeros’un İlyada’da anlattığı üzere Truva Savaşı sırasında Aşil Hektor’u öldürür ve savaş sonunda Hektor’un karısı Andromache Aşil’in oğlu Neoptolemos‘a cariye olarak hediye edilir. Molossos, Pielos und Pergamos isimlerinde üç çocuk doğurur Andromache. Büyüyen Pergamos annesiyle Anadolu’ya geçer ve bir savaşta Teuthrania’nın hükümdarı Areios’u yenerek, kente kendi adını verir.
Nereleri
gezelim?
Genelde Bergama denince, akla üç yer gelir. Akropol, antik tıp merkezi Asklepion ve Arkeoloji Müzesi . Ancak Bergama’da gezilecek yerler bunlarla sınırlı değil. Dolayısıyla en az iki gün ayırın bu şirin kente ve tadını çıkara çıkara gezin.