Geçtiğimiz hafta arzın merkezine inen doğal yollar olan mağaralardan bahsetmiştik. Kimi sadece birkaç metre, kimiyse kilometrelerce olan bu doğal yolların yanı sıra bir de insan yapımı yollar var arzın merkezine ya da mitolojik bir anlatımla Hades’in ülkesine giden...
Düşmanlardan saklanmak, kimseye görünmeden yolculuk, askeri başarı ya da kaçış gibi farklı nedenlerle inşa edilen bu tüneller, yer altı şehirleri ya da geçitler, dünyanın pek çok şehrinin altını kaplamakta yüzyıllardır. Kimilerinin nasıl, ne zaman ve ne için yapıldığı bilinirken, pek çoğunun gizemi hâlâ çözülememiş durumda. Bu hafta yurt dışından, ilerleyen günlerdeyse yurt içinden yerleri konuk edeceğiz Seyyah-ı Alem’de. Unutmadan, İstanbul’un yer altını da keşfe çıkacağız yaz bitmeden...
Berlin-Almanya
Berlin’in altında bir kısmı Nazi dönemi, bir kısmı ise soğuk savaş döneminden kalma onlarca tünel, cadde ve bina mevcut. II. Dünya Savaşı’nda tahrip edilen Humboldthain ve Friedrichshain uçaksavar kuleleri, Berlin Olimpiyat Stadı, Tempelhof Havalimanı, yer altındaki Humboldt Hastanesi, AEG Test Tüneli, hayalet durak Oranienplatz, Spree Tüneli Stralau, Gasometerbunker Fichtestraße, Tiergarten’ın altından geçen cadde ve diğerleri, yer altındaki Berlin’in parçaları...
Orvieto-İtalya
Orvieto, İtalya’nın Umbria bölgesinde yer alan bir Orta Çağ şehri... Altında ise insan yapımı odalar, kuyular, sarnıçlar ve yollardan oluşan ikinci bir şehir bulunmakta.
Pozzo di San Patrizio, Pozzo della Cava, Grotte di Adriano, Necropoli del Crocifisso del Tufo ve Cannicella, Tempio del Belvedere, II. Dünya Savaşı döneminde sığınak olarak kullanılan bu yer altı yerleşimini oluşturan parçalardan sadece bazıları. Toplam sayı ise binin üzerinde...
Wieliczka Tuz Madeni-Polonya
Dünyanın en büyük yer altı tuz madeni diye tanıtılan Wieliczka, Krakow’dan sadece 13 km. uzakta. Yaklaşık 15 milyon yıl önce bir iç deniz olan bölge, sular çekilince tuz madenine dönüşmüş. 1996 yılına dek işletilen maden, bugünse dünyaca ünlü bir turistik bir mekan. Sıcaklığın her daim 14 derece olduğu maden, ferah ve yüksek tavanlara sahip odalar ve salonlardan oluşmakta. Kristal avizelerle süslü kilise ve göreceğiniz tüm heykellerle kabartmalar da buradan çıkarılan kaya tuzundan. Bu arada ahşap sistem inanılmaz!
Plzen-Çekya
Pilsen adının kaynağı olan şehrin altı, yaklaşık 20 kilometre uzunluğa sahip ve 14’üncü yüzyıla tarihlenen koridorlar, kuyular, mahzenlerden oluşan bir ağdan oluşmakta. Ne yazık ki sadece 800 metrelik bir bölümü ziyarete açık. Bir zamanlar bira varillerinin saklandığı, yiyeceklerin depolandığı bu tüneller ağı, aynı zamanda sığınak ve kaçış yolu olarak kullanılmış.