Geçtiğimiz hafta sonbaharın son ayı geldi yine diyerek, Hindiçin’de kışın pek uğramadığı Kamboçya, Vietnam ve Malezya’ya uzanmıştık. Okurlar sormuş, “Sadece bu üçü mü gidilecekler listesine eklenmeli?” diye... Tabii ki sadece bunlar değil, Tayland, Laos, Myanmar ve Singapur da birbirinden farklı güzellikler sunuyor. 20 güne yayılan bir programla, tüm bu güzellikleri bir geziye sığdırmak da mümkün. Ama bu hafta, Güney Yarımküre’ye Brezilya, Arjantin ve Güney Afrika’ya gidiyoruz.
BREZİLYA
“Hem deniz hem de eğlence olsun ama biraz da kültürümüzü artıralım” diyorsanız, cevap; karnavalları, futbolu ve kumsallarıyla ünlü Rio de Janeiro. Vize istemediği için pasaportunuzu cebinize koyarak kışın ortasında yazı yaşayabilir ve bronz bir tenle dönüp arkadaşlarınızı kıskandırabilirsiniz.
Brezilya’ya geçmişte yaklaşık 125 yıl başkentlik de yapmış olan Rio, 15 milyon nüfusuyla ülkenin en büyük ikinci ve kesinlikle en eğlenceli şehri. Pão de Açúcar, Corcovado, Hz. İsa Heykeli, Tijuca Yağmur Ormanı, Maracana Stadı ve botanik parkı mutlaka görülmesi gereken yerlerden birkaçı...
Gitmişken Feijoada ve Coxinha’nın tadına bakın. Bir geceyi de mutlaka Samba gösterisi için Platforma’ya ayırın.
İstanbul’dan aktarmalı 4 bin 500 TL’den başlayan fiyatlarla uçabilirsiniz. Rio’da dört yıldızlı oteller 40 dolar, beş yıldızlılarsa 85 dolar’dan başlıyor.
GÜNEY AFRİKA
Hint ve Atlas Okyanusları’nın arasında binlerce kilometre dokunulmamış sahile ve dünyanın en güzel vahşi doğasına sahip cennetten bir parça... Bir zamanların avcı ve toplayıcıları Afrikalı Khoi ve Sanlar, denizci Hollandalılar, Hint ile Asyalı esirlerle göçmenlerin torunlarıyla 11 resmi dilin konuşulduğu Güney Afrika Cumhuriyeti, üç farklı başkente sahip olmasıyla da tam bir gökkuşağı ülkesi.
15’inci yüzyılda Portekizli Bartelemeu Dias’ın keşfettiği bölgede kurulan Cape Town, tezatlıklarla dolu. Gökdelenler, teneke mahalleleri, Fransız göçmenlerden kalan kasaba ve bağlar, dev balinalar, Afrika penguenleri, Nelson Mandela’nın
27 yıl hapis yattığı Robben Adası, Masa Dağı ve Waterfront, bu şehrin bir parçası. Afrika’nın en güney noktası Ümit Burnu 1.5 saatlik mesafede.
Ülkenin en kalabalık ikinci yerleşimi, altın madenleriyle ünlü Johannesburg ve o da tezatları içinde barındırıyor. Ve tabii ki vahşi hayat. En az iki günü safariye ayırın. Sabi Sands, Madikwe ve Pilanesberg tavsiye edeceğim bölgeler.
İstanbul’dan gidiş-geliş uçak biletleri 3 bin 750 TL’den başlarken, Cape Town’da dört yıldızlı otellerde çift kişilik oda 90, beş yıldızlılarsa 140, safari ise 6oo dolar’dan başlıyor.
Johannesburg’taysa dört yıldızlı oteller 85 ve beş yıldızlılarsa 200 dolar’dan başlıyor. Safari kampların günlük 400 dolar’dan başlarken, buna yemek ve rehberli turlar dahil.
ARJANTİN
Güney Amerika’nın Avrupalı ülkesi Arjantin, Paris’e benzeyen bulvarları, insanındaki İtalyan ruhu ve İspanya’yı andıran eğlence kültürüyle farklı bir ülke. Vize gerekmiyor. Sanat, yemek ve eğlencesiyle dünyaca ünlü, aynı zamanda başkent olan Buenos Aires, Güney Amerika’nın ikinci büyük şehri ve hayatın 24 saat sürdüğü yerlerin başında. Gündüz şehrin güzelliklerini kovalarken, geceleriyse aşk, dans ve tutku sizi bekliyor. “Nereleri görelim?” derseniz, Dikilitaş, Plaza De Mayo, Malba Müzesi, Colon Tiyatrosu, La Plata Katedrali, Pilar Kilisesi, San Telmo Pazarı, Torre Monumental, Metropolitan Katedrali, Recoleta Mezarlığı ve La Bocca’yı listeye alabilirsiniz.
Buenos Aires dışında, Iguazu Şelalesi, Córdoba eyaletindeki Cizvit yapıları, Güney Amerika’nın en büyük ikinci gölü Laguna Mar Chiquita, Los Glaciares Buzulları, Delta Tigre, Jujuy Eyaleti’ndeki Quebrada de Humahuaca, Santa Fe Eyaleti-Rosario’da bulunan Ulusal Bayrak Anıtı ve Santa Fe Eyaleti’nin en büyük merkezi Rosario’daki Ulusal Bayrak Anıtı görülecek yerler arasında.
Gidiş-dönüş uçak biletleri, 5 bin 300 TL’den, Buenos Aires’te dört yıldızlı oteller 60, beş yıldızlılarsa 135 dolar’dan başlıyor.