02.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Sercan Kısmet / sercan.kismet@milliyet.com.tr
!950 yılında Kore’de savaşan Türk Astsubay Süleyman Dilbirliği’nin gerçek hikayesinden yola çıkılarak çekilen ‘Ayla’, kısa sürede başarılarıyla adından söz ettirdi. Dilbirliği’nin Ayla adını verdiği Koreli bir çocukla baba-kız ilişkisini anlatan proje, pek çok yapımcı ve yönetmenin beğenisini kazandı. Filmin oyuncuları İsmail Hacıoğlu ve Büşra Develi, projeyi anlattı.
İlk teklif geldiğinde neler hissettiniz?
Büşra Develi: Türkiye’de daha önce böyle bir yapım olmadığı için çekincelerim vardı. Toplantıda, ‘Ayla’ için yapılan belgeseli izleyince, çok duygulandım.
İsmail Hacıoğlu: Benim için de her şey belgesel üzerinden gelişti. Filmdeki ana karakterlerin hayatta olması, çok cazipti. Neresinden tutarsanız tutun, kötü bir iş çıkmayacaktı.
Oscar aday adayı olduğunuzu öğrenince neler hissettiniz?
İ.H: Ülkemizi temsil ediyor olmak, gurur verici bir olay. Bizim işimiz bitti ama yapımcılarımızın lobi çalışması devam ediyor. Bu süreçte, neredeyse bir film bütçesi kadar harcama yapmanız gerekiyor.
B.D: Haberi alınca şaşırdım ve çok mutlu oldum.
Oscar töreninde sahneye çıkmayı hayal ediyor musunuz?
B.D: Böyle durumlarda genelde gerilirim ama zaten çok kalabalık bir ekibiz, o yüzden hep beraber sahneye çıkarız diye düşünüyorum. Ödülü alırsak mutlu olurum.
Sette neler yaşadınız?
İ.H: Bizim için duygusal ve çalışma anlamında ağır bir süreçti. Bir maraton koştuk diyebilirim. Süleyman Dilbirliği’nin başına gelenler çok acı ve derin. İnsanın içini burkuyor. Bir yandan da empati yapıp, karakteri yakalamanız gerekiyor ama insan olarak çok yorucu bir rol oldu diyebilirim.
B.D: Dönem işinde olmak istiyordum. Nimet karakterini canlandırmak iyi bir deneyim oldu. İsmail’le sahnelerimiz çok güzeldi. O dönemde eşlerin arasındaki diyaloglar çok saygılıymış. Romantizmden uzak, arkadaşlığa yakın ilişkiler varmış.
İ.H: O dönem eşlerin arasındaki konuşmalar, bizim zamanın ilişkilerindeki gibi değil. Diyalogları görünce şaşırdık. Aşkın başka ve güzel bir hali.
Ayla (Kim Eunja) ve Süleyman Dilbirliği’yle tanıştınız mı?
İ.H: Süleyman Amca’yla tanıştığım gün çok heyecanlıydım. Bize, Kore’de çektikleri 500’den fazla fotoğrafı göstererek, hikayelerini anlattı.
B.D: Senarist Yiğit Güralp ve yönetmen Can Ulkay’la harmanladığımız bir Nimet çıktı ortaya. Esinleneceğim biri olmadığı için, biraz konuşarak, düşünerek ve bakarak çalıştım.
n Böyle bir projede yer aldığınız için yıllar sonra bile konuşulacak olmanız nasıl bir his?
İ.H: Sinemayı bu yüzden seviyorum. Kızıma filmlerimi bırakacağım ve hediyelerin başında, en üste bu projeyi koyacağım.
B.D: Gerçek bir hikayede ve böyle bir kadroda yer almak benim gibi genç bir oyuncu için büyük şans.
Savaş filmi olduğu algısı var...
İ.H: Bugüne kadar Türk sinemasında örneklerini görmediğimiz savaş sahnelerimiz var. Ama bu bir savaş filmi değil. İçinde sevgi ve aşkı barındıran hikayeler mevcut. Sadece savaş filmi demek haksızlık olur.
B.D: Var olmamış bir baba-kız hikayesi... İçinde aşk ve arkadaşlık var. Çok katmanlı bir proje. Sadece savaş döneminde olan bir olay yaşandığı için böyle sanılıyor.
‘Filmde herkes bir şey bulacak’
Çocuk oyuncu Kim Seol’la oynamak nasıldı?
İ.H: İlk başta, nasıl olur diye çok korkmuştum. Ama Kim’le tanıştıktan sonra bütün korkularım geçti ve yerini şaşkınlık aldı. İnanılmaz profesyoneldi, sete zamanında gelip, ezberine eksiksiz çalışmıştı. Bilmediği bir dilde oynadı.
B.D: Güney Kore ile sınırlı kalmayıp, dünya sinemasında da yer alacak...
Filmden beklenti yüksek olduğu için gişe korkunuz var mı?
İ.H: İçim çok rahat, hiç korkmuyorum. İnsanları yakalayacağımız bir iş oldu. Ama tabii ki bu, matematik işi. Her faktör devreye giriyor. Ne zaman vizyona gireceği, kaç salonda gösterileceği gibi detaylar var ama sonuçta iyi film, gişeyle belli olmuyor. İnsanların aileleriyle gidip izleyebilecekleri bir proje. Gençler ve Kore gazileri de bir şeyler yakalayabilecekler. Türkçe bilmeyen birileri bile gidip, rahatlıkla izleyebilir. Bu projenin dili ve dini yok, çok yönlü bir hikayesi var.
B.D: Geniş bir kitleye hitap ediyor. Herkesin bir şeyler alabileceği bir film.
‘İnsanlar kaliteli projeler izlemeli’
Çok tarihi hikayemiz var ama sinemaya aktarılmıyor. Bu proje örnek olur mu?
İ.H: Yüzlerce yıldır o hikayeler duruyor ama kimse çekmiyor. Yapımcılar sinema sektörüne ticari olarak baktığı için bu hale geliyoruz. İnsanlar artık kaliteli projeler izlemeli... Bu piyasaya Mustafa Uslu gibi isimler gerekiyor. Kimse sizi oturduğunuz yerden Oscar’a çağırmıyor.
B.D: Örnek alıp, devam ettiren bir zihniyetimiz yok maalesef. Umarım bu film örnek olur ve devamı gelir.
Dizi projeleriniz nasıl gidiyor?
B.D: ‘Fi’ internet dizisi olduğu için çok şanslıyım. Potansiyelimi daha verimli kullanabildiğimi düşünüyorum.
İ.H: ’Kayıtdışı’nın çekimleri iyi gidiyor. Dizi sektörünü televizyon ve internet izleyicisi olarak ikiye ayırabiliriz. İnternet işi her zaman başarılı olur diye düşünüyorum.