07.07.2014 - 21:55 | Son Güncellenme:
YAZI DİZİSİ - 1
Öğrenme güçlüğü ile okuma ve yazma bozukluğu, kişilerin hem okul hem de sosyal yaşantısını olumsuz etkiliyor. İstanbul Terapi Merkezi'nden eğitim uzmanı Tuğba Döner, çocuklarda öğrenme güçlüğü ile okuma bozukluğu hakkında bilgi verdi.
Öğrenme, doğumla birlikte başlayan ve yaşam boyu devam eden bir süreç. Okullardaki eğitim-öğretim çalışmalarına katılan ve belirgin bir ‘bilgi alma ve kullanma’ sorunu olmadığı düşünülen her çocuğun, başarılı olacağı varsayılır.
Ancak bir sorun gözlenemediği halde öğrenmeye ilişkin problemler yaşayan pek çok çocuk var.
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Eskiden bu sorunların okula, aileye, çevresel ve kültürel etkenlere, çocuğun yapısal özelliklerine bağlı olduğu düşünülürdü. 1940’ların başından itibaren bunlardan farklı bir grubun varlığı fark edildi.
Zihinsel yetersizlik, sosyal/kültürel yoksunluk ve olumsuz çevresel faktörler etkili olmaksızın akademik başarıyı olumsuz etkileyen; öğrenmeye, okuma-yazma ve aritmetik beceriye ilişkin bu güçlükler ‘özgül öğrenme güçlüğü’ olarak değerlendirilmeye başlandı.
BİR BOZUKLUK TÜRÜ
Özgül öğrenme güçlüğü; bireysel olarak uygulanan standart testlerde, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda; dinleme, konuşma, okuma, yazma, sonuç çıkarma veya matematiksel yeteneklerin kazanılmasında belirgin güçlük olarak tanımlanan heterojen bir bozukluk.
NASIL OKUYORUZ?
Okuma, sözcüklerin duyu organları yoluyla algılanıp anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinlik.
Ayrıca görme, hatırlama, seslendirme ile değerlendirme gibi çeşitli eylemleri içerir. Okumanın gerçekleşmesi ise dikkat, algılama, bellek, anlama, akıl yürütme, fonolojik farkındalık, kodlama becerisi, genel zeka gibi birbirleriyle ilişkili pek çok bileşenin ortak çalışmasıyla gerçekleşir.
Okula başlayan bir çocuğun temel akademik faaliyeti, okuma-yazmayı öğrenmekle başlar. İlkokul programları düşünüldüğünde, okumanın her derste önemli bir yeri olduğu, öğrenmenin çok büyük ölçüde okumaya dayandığı bilinir.
Neredeyse tüm dersler okuma becerisi gerektirdiği için de okuma ya da okuduğunu anlamada zorluğu olan çocuğun başarısının da olumsuz etkileneceği bir gerçek.
BELiRTiLERi NELER?
n Konuşmada gecikme,
n Kelimeleri yanlış söyleme,
n Kelimeleri bulmakta güçlük çekme,
n Sayı sayarken sırasını karıştırma,
n Renk kavramını öğrenmekte zorluk.
iZLENECEK YOL
n Çocuk ayrıntılı olarak değerlendirilmeli. Bu değerlendirme sayesinde yanlış tanı konulmasının önüne geçilir. Değerlendirmede çocuğun genel zeka seviyesi, entelektüel düzeyi, sosyal becerileri ve günlük yetenekleri ölçülür.
n Değerlendirmenin sonucuna göre çocuğun ihtiyaçlarına uygun eğitim programı hazırlanır.
n Bu program, bireysel derslerle uygulanır. Aile ise evde çocuğun programının takipçisi olur.
OKUMA BOZUKLUĞU
Okuma bozukluğu yani disleksi; doğru okuma ve okuduğunu anlamada ‘beklenenin altında’ tespit edilen okuma başarısı olarak tanımlanır.
Sadece yanlış ya da hatalı okuma değil, yavaşlık, okuduğunu anlama ve anlatabilme becerisindeki yetersizlik olarak da görülebilir.
Okuma güçlüğü, özgül öğrenme güçlüğünün neredeyse yarısını oluşturan okul çağı çocuklarının yüzde 10-15’inde görülür. Kızlara göre, erkek çocuklarında daha fazla rastlanır.