İspanya’da altı yıl hapishanede yatan Kenan Kalav, “Kapalı yerlerden nefret ediyorum. Karanlığa ise hiç tahammülüm yok" diyor
Bundan tam 11 yıl önce Atatürk Havalimanı’ndan bir Yeşilçam starı olarak ayrılan, geçtiğimiz yıl ise uyuşturucu kaçakçılığından sabıkalı Türk vatandaşı olarak geri dönen Kenan Kalav, uyuşturucu ile isminin nasıl yanyana geldiğini, dününü ve bugününü anlattı. Yaşamına 11 yıl sonra bıraktığı noktadan “motor" diyen Kalav, “Kurt Kapanı" adlı TV dizisinde bu kez uyuşturucu ile mücadele eden Serdar Yılmaz isimli çağdaş bir kahramanı canlandırıyor.
39 yıla sığdırdığı fırtınalı bir yaşamın nasırladığı yüreğe sahip olan ünlü aktör, artık acılarla dalga geçmeyi öğrendiğini söylüyor.
Özgürlüğü, altı yıl 28 gün bir cezaevine hapsedilen Kalav’ın sağ ayağını içine alan sargıya bile tahammülü yok.
Yerinizde duramıyor, gergin ve sinirli gözüküyorsunuz. Bu sizin genel ruh haliniz mi?Sinirlendiğim zaman gözüm hiçbirşeyi görmez.
Son söylenmesi gerekeni baştan söylerim. Karşımdaki insan kendine beni tanıma zamanı verirse beni çok seviyor, tanımıyorsa benden nefret ediyor yani arası yok. Tam bir akrebim ama kimseye kin beslemem. İnsanlarla da çok iyi anlaşırım.
Cezaevindeyken işkence gördünüz mü?Oralar Türkiye’deki cezaevleri ile mukayese bile edilemez. Türkiye’de koğuş sistemi var. Bu Avrupa’da çok az. Cezanın büyük kısmını hücrede geçiriyor ve kimseyle görüşemiyorsunuz. İnsan hakları örgütleri bu konuda Türkiye’yi hep eleştirirler önce kendi sistemlerini düzeltsinler.
Yaşadıklarım bir insanın taşıyabileceğinin çok çok üzerinde. Bin türlü işkence var. Bir insanı sonu gelmeyecek saatlerle gidip de sen kuru tahta bir bankın üzerinde saatlerce oturtursan zaten teorik olarak işkencenin büyüğünü yapmış oluyorsun. Sonu gelmeyen saatlerle bankın üzerinde oturdum ya da saatlerce ayakta durdum.
Cezaevi günleri ruhunuzda iz bıraktı mı?Bu yanıtlaması çok zor bir soru... Ama şunu söyleyebilirim son derece sinirli bir yapıya sahibim, yerimde duramıyorum. Kapalı yerlerden nefret ediyorum. Karanlığa ise hiç tahammülüm kalmadı. Hapishane hayatı, kimyamı bozdu.
Türkiye’den 28 yaşında bir Yeşilçam starı olarak ayrılıp, 1999 yılının Mart ayında sabıkalı Kenan Kalav olarak ülkenize döndünüz. Gelirken tereddüt ettiniz mi?Türkiye’ye gelirken çok tereddüt ettim. Avrupa’da haksız yere bir ceza çektim ve onun bürokratik devamı olarak da Türkiye’de DGM’de halihazırda 24 sene ile eroin kaçakçığından yargılandığım bir dava var. Benim yerimde kim olsa tereddüt eder. Ama Türk adaletine güveniyorum.
Kürşat ve Kırcı dostum
İçerdeyken dostlarınız aradı mı?Babam olmasaydı ben açlıktan ölürdüm. Dostum Cengiz Balcılar ile sanatçı arkadaşım Bülent Bilgiç’in haricinde kimse beni aramadı.
TEM’de geçirdiğiniz kazanın ardından Kürşat Yılmaz ve Haluk Kırcı’dan geçmiş olsun çiçekleri geldi odanıza. Yılmaz ve Kırcı dostunuz mu?Her insanın belli bir ideolojik görüşü olabilir, her insan hatalar yapmış olabilir ya da hayatın onu zorladığı şeyler olabilir. Ama bu tip şeyler benim insanlarla arkadaşlık yapmamı etkilemez. Her ikisi de benim arkadaşım dostum. Bir Kürşat’ı cezaevinde ziyaret etmek, Haluk ile oturup muhabbet edebilmek bana haz veriyor.
Siyasi görüşünüz ne?Mustafa Kemal milliyetçisiyim.
Topuğumu çorapla cebimde taşıdım
HAYATTAKİ en büyük isteğim metalik siyah bir Mercedes 200 E almaktı. Sonunda böyle bir otomobilim oldu. Direksiyon başına geçtikten 26 saat sonra TEM Otoyolu’nda kaza yaptım. Mercedes hurdaya döndü. O günün sabahı Akademi Hospital’da bir gırtlak ameliyatı geçirdim. Halamın oğlu Prof. Dr. Cüneyt Üneri yaptı ameliyatı. Sonra evime döndüm, akşam dizimi seyrettim ama içimde kurt oynuyor.
Çünkü ben evdeyken biliyorum sette çekim sürüyor. İçim rahat etmedi sete gitmek istedim, bu kaza oldu.
Baktım çorabımın içinden kan sızıyor tabanım yarıldı sandım. Bir baktım ki topuğum kopmuş. Çorabımla birlikte cebime koydum ve hastaneye gittim. Benim bir hayat felsefem var, sen elinden geleni yap gerisi Allah’a kalsın, kader işte.
Annesi Alman babası profesör
KENAN Kalav, 1961 yılında Almanya’da doğdu.
Annesi Alman Suzi Hanım, babası ise ünlü kimya doktoru Prof. Dr. Cevat Kalav.
Alman Lisesi’nin ardından Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun oldu.
Münih’te otel işletmeciliği eğitimi aldı.
Suikast tanığı1980’de, Dragos’ta, dönemin başbakanı Nihat Erim’e düzenlenen suikastın tanığı oldu. İddiasına göre, babasının yakın dostu “amca" dediği Erim, son nefesini onun kollarında verdi.
1980’de “Bize Ne Oldu" adlı fotoromanda Nükhet Duru’yla oynadı. İkinci fotoromanın ardından ilk filmi “Tutkuöyu çekti.
İspanya’da servetSon sinema filmi “Gün Doğmadan"ı ise 1989’da çekti. Nesra Hanım ile evliliğinden 10 yaşında Cankurt adlı bir oğlu var.
Kalav, cezaevinde yattığı İspanya’da üçü beş ortaklı, biri kendine ait dört restoran ile Barcelona’ya 40 kilometre uzaklıktaki bir koyda 18 odalı bir pansiyon sahibi.
Türkiye’ye dönünce asıl mesleği oyunculuğa başladı.