Hep köpek sadakati üzerine haberler duyarız. Sahibinin mezarından ayrılmayan, hastane kapılarında nöbet tutan köpekler, yıllarca tren garında sahibini bekleyen Hachiko... Doğrudur. Köpekler sadıktır.
Biz insanlar, hayvanları kendi değer yargılarımızla sıfatlandırırız. Şartsız itaate, sadakat deriz. “Gel” deyince gelir, “Otur” deyince oturursa sadıktır. Oysa hayvanın sadakatinin altında sevgi, güven ve bağlılık vardır. Yoksa itaat etmez. Ama pek çok insan bunu önemsemez. O yüzden kedilere “Nankör” derler. Okşarken dönüp tırmalaması sadakatsizlik göstergesidir.
Arap, babamın kedisiydi. Yazının başlığı o yüzden ‘yadigar’. Siyah, yuvarlak, kozalak gibi bir şey. Uzun tüylü, kısa bacaklı, sincap kuyruklu. Otururken ayakları kaybolur. Cüce bir Darth Vader’e benzer. Çok sevimli görünür. “Görünür” diyorum çünkü huy olarak öyle değildir. Ancak uyurken, o da uykusu açılana kadar, ya da süt falan verdiğinizde falan okşayabilirsiniz. Hemen sinirlenir. Homurdanır, dönüp tırmalar.
Datça’ya veda
Hep böyleydi. Babama da aynısını yapardı. Ama gece olduğunda yastığında yatardı. Babam onu Datça’da yaşadığı dönemde bulmuştu. Oradayken dışarı çıkardı. Bazen günlerce gelmez kendini merak ettirirdi.
Derken babamın sağlık kontrolleri için İstanbul’a gelmesi gerekti. Diğer dört kedisini getirebildi. Ama Arap’ı yakalayamadı, bırakmak zorunda kaldı. Aylar sonra birlikte Datça’ya döndüğümüzde, bizi kapıda beklerken bulduk. Yan komşu, Arap’ın haftalardır ortalarda olmadığını, ilk kez ortaya çıktığını söyledi. Yeniden İstanbul’a dönme zamanı geldiğinde bu kez tedbirli davranıp bir gece öncesinden eve tıktık, sonra da kutuya. Arap da böylece Datça’ya (ve bir anlamda özgürlüğüne) veda etmiş oldu.
Burada genelde sadece babamın odasında takılıyor, o dahil herkese kötü davranıyor ama geceleri mutlaka yine babamın kafasında uyuyordu.
Bir gece babam öldü. O gece saatler sonra Arap, arka ayaklarının üzerine kalkıp boş yatağa baktı, etrafı kokladı ve bir daha o odaya girmedi. Kapısından adımını atmadı. Neredeyse altı ay boyunca. Ta ki odadaki eşyaların yerini değiştirene kadar... Aradan iki yıl geçti. Bazen girip çıkıyor ama o odada uyuduğunu hiç görmedim.
Babamı kaybettikten bir süre sonra iyice keyifsizleşmeye başladı. Veteriner sarılık dedi. Neyse ki erken fark edildi, iyileşti. Bence üzüntüdendi. Şimdi kim Arap’a nankör diyebilir, severken tırmalıyor diye? Onun babama olan sevgisine, bağlılığına kim değer biçebilir?
‘Kedi Arap’a kim nankör diyebilir? Onun babama bağlılığına kim değer biçebilir?
HATIRLATMA
21 Ekim Pazar günü saat 14.00’te bir kez daha Taksim Galatasaray Lisesi önünde yeni hayvan koruma(ma) kanununa karşı toplanıyoruz ve “Boş tasma istemiyoruz!” diyoruz.
EV ARAYANLAR
Amy, Yeniçiftlik Barınağı’na bırakılan 5 öksüz bebekten biri. İki kardeşi yuvalandı. O da bir ailesi olsun istiyor.
İletişim: 0 533 698 17 73
Biliyorum fotoğraf çok kötü. Yüzü gözü belli değil. Ama zaten durumu da kötü. Barınakta, hırpalanmış, korkmuş ve üzgün. Belki içinizden biri yüzünü güldürmek ister.
İletişim: 0538 494 46 04
GÜREŞSiN BOĞALAR, GELSiN PARALAR
Geçen hafta Datça’nın Karaköy Köyü Muhtarlığı tarafından düzenlenen boğa güreşleriyle ilgili bir haber vardı. 40 dakika boyunca birbirlerini boynuzlayan hayvanlar kanlar içinde kalmış. 100 boğa katılmış. Meğer her yıl yapılıyormuş. Ama bu sene gelir köye yapılacak sağlık evine gidecekmiş. İyi niyetliler yani. 100 tane hayvan paramparça, ama olsun.