Cadde'nin Patisi

Cadde'nin Patisi

itir.ilgaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Herkesin bir kısmeti var. Hayvanların da öyle. Datça'daki sarı kedininki de İstanbul'a gelmek ve gazetelere çıkmakmış

Fark etmişsinizdir, bu yaz etraf yavru kedi dolu. Datça da öyleydi. Nisan sonu doğan dört yavru büyümüş etrafta holayıp zıplamaya başlamışlar. Geçen yazın mahsulü anneleri hâlâ başlarında. Bir teyzeleri doğurmuş ama iki bebeğini henüz insan içine çıkarmıyor, sarmaşıkların arasında saklıyor. Diğer teyzeleriyse eli kulağında, doğurdu doğuracak. Dayılar, amcalar ve babalar da var. Yavrulardan biri hariç hepsi tekir. (Düşünün bu geniş alenin kaynağı bir tek kediden. Araştırmalar, bir tek dişiden bir yıl içinde ortalama 27 kedi doğduğunu gösteriyor). İnsana gelmiyor hiçbiri. (İyi de yapıyorlar, gözlemlerime göre insana gelmeyen sokak kedileri daha uzun yaşıyor.) Ama günde beş defa mama servisi olunca ufak ufak kapıdan içeri girmeye başlıyorlar.

Haberin Devamı

Ve tanışma
Derken evin yakınlarında başka bir kedi çıkıyor karşımıza. Pembeye bakan açık sarı renkte, 2 -3 aylık ya var ya yok. Tek başına. “Evin oraya götürelim” diyoruz, “Yaşıtlarıyla takılır, yer, içer. Biz gidene kadar da palazlanır.” Ancak hayvan hiçbir şey yemiyor. Yorgun gibi. “Eve alalm” diyoruz, “Biraz kendine gelsin.” Bir gün, iki gün geçiyor, ne yemek ne içmek...
Parazit ihtimali olabilir diye ilaç veriyorum. Sonra da Datça’daki Knidos Veteriner Kliniği'ndeki Ali Bey’e gidiyoruz. Ateşi varmış iğne yapılıyor. İştah biraz açılıyor. Ama evden çıkmak yok. İlk gece salonda halıda yatarken ikinci gece yatağa geliyor. Tuvaletini yapmak için bahçeye çıkıyor ama tekir ailesinden ödü kopuyor. Onları görünce doğru eve kaçıyor.

Dönüş prosedürü
Bu arada dönüş günü yaklaşmakta. Kararlıyız bir kediye daha yer yok evde. Ama tek başına ne yapacak, ne yiyecek? (Hoş, dev bir böceği çatırdata çatırdata yediğine şahit olmuştum.) Uçak şirketini arayıp öğreniyorum. Biletimiz Pegasus Havayolları’ndan. (Hayvan taşımadığı için Onur Air’la uçmuyorum.) Eğer sizden önce rezervasyonu yapılmış bir kedi ya da köpek yoksa en küçük pet taşıma kutusu içinde uçağa alabiliyorsunuz. Varsa aşağıdaki özel bölümde gidiyor. (Bazen o bölüme hava vermeyi unutuyorlar.) Rezervasyonu yaptırıyorum. 20 TL bir ücreti var. Bir de karne çıkartmak lazım. Ali Bey yardımcı o konuda da yardımcı oluyor. Kediye Petya ismini veriyoruz.
Sonuçta (aslında ilk karşılaşma anından beri bildiğimiz gibi), Petya’nın bizimle İstanbul’a gelmesine karar veriyoruz. Ama asıl sorun Datça’dan Dalaman’a ulaşmak. Önce dolmuşla Marmaris'e (1 saat), sonra Havaş’la Dalaman'a (1,5 saat) gidilecek.
Genelde araba yolculukları öncesinde biraz sersemlemeleri hayvanlara iyi geliyor. Birkaç damla Plegicil hafiften kaymalarına yardımcı oluyor. Ancak bu aralar bulunmuyor, eczacı Norodol damla veriyor muadili olarak. Her şey hazır!

Haberin Devamı

Biraz sersemlemek iyidir
Yolculuk sabahı 3-4 damla damlatıyorum Petya’nın ağzına. Ama Datça-Marmaris arası bir kabus halinde geçiyor. Hayvan ciyak ciyak. Allah’tan yolcular çok kibar. Hepsi duymamazlıktan geliyor. Havaş’ta işimiz daha da rast gidiyor. Otobüs boş. Miyavlıyor gene ama tanımamazlıktan geliyorum.
Dalaman Havalimanına varıyoruz. Güvenlik kontrolündeki görevliler çok yardımsever ve sevecen. (İstanbul’dakilerden biraz farklı!) Check-in masalarındaki Pegasus görevlisi çok güleryüzlü ve anlayışlı. Hatta yanımızdaki koltuğu da boş bırakıyor, kutuyu koyabilmemiz için. Uçakta da işler şahane gidiyor. Hosterler sevgiyle bakıyorlar Petya’ya. İlaç da geç de olsa etkisini gösteriyor zaten, küçük hanım sonunda uyuyor.
Ama İstanbul’a geldiği için mutlu mu bilmem. Çünkü korktuğu başına geldi. Datça'da görmediği kadar kedi evde karşısına çıktı..

PETYA’YLA SEYAHAT