Hayırsızada katliamını anlattığı kısa filmiyle Altın Palmiye kazanan Avedikian, bu kez İstanbul köpeklerinin bugününü sorguluyor
Yönetmen Serge Avedikian’ın ismini duymuşsunuzdur. 2010’da, Cannes Film Festivali’nde 1910 yılında Hayırsızada’ya sürülerek ölüme terk edilen onbinlerce köpeğin dramını anlattığı ‘Hayırsızada’ adlı kısa filmiyle Altın Palmiye kazanmıştı.
Avedikian, ‘Hayırsızada’nın senaryosunu tamamladığı dönemde Fransız yazar Catherine Pinguet’ın 2009’da yayınladığı ‘İstanbul Köpekleri’ adlı kitabını keşfetmiş. Pinguet’in kitabının (Saadet Özen’in çevirisiyle, Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı) Hayırsızada’yı ve istanbul’un köpeklerinin hikayesini ayrıntılı bir şekilde işlediğini görünce kendisiyle tanışmış. İkili Avedikian’ın bir sonraki belgeseli için birlikte çalışmaya karar vermiş.
Tesadüfle gelen kitap
Pinguet 12 yıl İstanbul’da yaşamış. Üniversitede ders vermek üzere kente gelen Pinguet, bir gün Taksim’de bir kafede otururken, köpekleriyle sokak sokak dolaşan Osman Amca’yı görmüş. Taksim çevresinde yaşayan herkes Osman Amca’yı bilir. Kendisi hâlâ, yaz-kış, her gün köpekleriyle sokak sokak dolaşır, kilim satar, hayvanlara yemek toplar. O dönemde kediler ve sufizm hakkında bir makale yazmaya niyetli Pinguet, bu köpekli adamı takip etmeyi karar vermiş. İnsanların Osman’a ve köpeklerine nasıl davrandıklarını gözlemlemiş. Köpekler üzerine yazma fikri böyle doğmuş.
Avedikian ilk kez 1987’de bir belgesel çekmek üzere İstanbul’a gelmiş. Sonraki gidiş gelişleri de hep iş nedeniyle olmuş. Yönetmen bir röportajında, şehri köpekler sayesinde öğrendiğini söylüyor. Bir turistin, hatta belki İstanbul’da yaşayanların çoğunun göremeyeceği yerlere gitmiş onların peşinden.
Bugünkü İstanbul ve dört ayaklı sakinleri
İşte Serge Avedikian’ın Pinguet’in kitabından esinlenerek çektiği yeni belgeseli ‘İstanbul Köpekleri/Les Chiens d’Istanbul’ , şimdi 31. İstanbul Film Festivali kapsamındaki NTV Belgesel Kuşağı’nda izleyiciyle buluşacak. Bu kez sokak köpeklerinin günümüzdeki durumunu sorgulayan yönetmen, hepimizi vicdanımızla hesaplaşmaya çağırıyor ve soruyor: “2010’da, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti ilan edildiği günlerde 1910 yılında modernleşme adına ortadan kaldırılan binlerce sokak köpeğini kim hatırladı? Bugün kim hatırlıyor? Hayırsızada’dan yüz yıl sonra, sadece şeklen ‘Avrupa kentleri gibi’ olmak uğruna, İstanbul dört ayaklı sakinlerine tekrar ‘Elveda’ demek zorunda mı kalacak? Yoksa yeniden sokak hayvanlarıyla bir arada yaşama kültürünü geliştirmenin benzersiz bir yolunu mu bulacak?” Film, 9 Nisan’da, 11.00’de ve 10 Nisan’da 19.00’da Fitaş Sineması, Salon 1’de izleyicisiyle buluşacak. Kaçırmayın!
PEKi YA ATLAR?
Malum Büyükada’da fayton kalkıyor. Pislik içindeki ahırlarda yarı aç bakılan atlar, bundan böyle, Ada’nın o dik yokuşlarında, kırbaçlana kırbaçlana, canları burnunda, tıka basa dolu o arabaları çekmek zorunda kalmayacak. İBB Başkanı Topbaş faytoncuları mağdur etmeyeceklerini söylemiş. Mehveş Evin’in 24 Nisan tarihli yazısında sorduğu sorunun cevabını ben de merak ediyorum: “Peki artık fayton çekmeyecek o atlar ne olacak? Sucuk mu salam mı?”
ACİL DESTEK!
Marmara Ereğlisi, Yeniçiftlik Barınakları ve çöplük bölgesinde mama, ilaç ve tıbbi malzeme sıkıntısı çekiliyor. Hayvanlar açlık ve kanlı ishalle mücadele ediyor. Acil olarak kuru ve yaş mama, bebekler için yavru köpek maması, makarna, bulgur, vitamin, ilaç ve ameliyat masasına ihtiyaç var. (İletişim: 0 544 659 99 71)
Aynı şekilde Emirli, Göçbeyli Sapağı, Kurna Taş Ocağı ve çevresi, Pendik beslemeleri için de mama desteği lazım. (İletişim: 0 539 847 77 22- 0 545 338 50 00 - 0 532 630 53 99) kolaymama.com ve temizmama.com adreslerinden sipariş vererek de destek olabilirsiniz. Gönderdiğiniz mamayı iletişim numaralarına bildirirseniz gönüllülerin kargoyu takip etmesi mümkün olacaktır.
EV ARAYANLAR
Bu bebekler Beykoz Belediyesi Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’ndeler. Ya sokağa ya ormana salınacaklar ya da barınakta çürümeye bırakılacaklar. Eğer siz onlara bir aile vermezseniz... Adres: Mahmut Şevket Paşa Köyü, Polonezköy Yolu 10. km. Beykoz