Sanatçı Yun-fei Tou, iki yıldır Tayvan’daki bir barınakta köpeklerin uyutulmadan önceki son anlarını fotoğraflıyor. Amacı söylenmesi değil hissedilmesi gerekenleri göstermek.
Önce köpek yavrusunu nazikçe, platformun üzerine yerleştiriyor. Köpek iki aylık ya var ya yok. Meraklı, güvenen gözlerle bakıyor objektife. Tou Chih-Kang hayvanların yüz ifadelerini, karakterlerini yakalamayı iyi beceriyor. Her hayvan sahibinin isteyeceği türden fotoğraflar çekiyor. Ama bu bebeğin sahibi yok, olmayacak da. Çünkü çekim bittikten sonra veterinerler tarafından uyutulacak... (Huffington Post)
Yun-fei Tou, iki yıldır Tayvan’da Touyuan Hayvan Barınağı’ndeki köpeklerin son anlarını fotoğraflıyor. Şimdiye kadar 400’den fazla hayvanın resmini çekmiş. Çoğu sahipleri tarafından terk edilmiş. Tou, bunun üzücü bir iş olduğunu söylüyor ama amacı insanlara sorumluluklarını hatırlatmak. “Bence söylenmesi değil hissedilmesi gereken şeyler var. Umarım fotoğraflarım insanları, bu talihsiz canlar üzerine düşünmeye ve toplum olarak nasıl bu kadar gaddarlaştığımız hakkında kafa yormaya sevk eder.”
Tayvanlı yetkililer bu yıl tahminen 80 bin sokak köpeğini uyutacak. Tayvan’daki barınaklarda köpeklerin yaşama süresi 12 gün. Bu sürede sahip bulamadıkları takdirde öldürülüyorlar. Köpekler oldukça geniş bir ağda çalışan gezici devriyeler tarafından toplanıyor. Yavru, yetişkin, hasta, sağlıklı fark etmiyor.
Tou, fotoğraflarını çektikten sonra barınak görevlileri hayvana çimenlik bir alanda kısa bir tur attırıyor, ardından barınağın klinik bölümündeki küçük odaya götürerek ölümcül iğneyi yapıyor.
‘Momento Mori’
Tou’nun fotoğrafları ağustos ayında Kaohsiung kentindeki Fine Arts Museum’da sergilenecek. Serginin adı ‘Momento Mori’. Latince. ‘Ölümü hatırla’ anlamına geliyor. Her resmin altında hayvan ölmeden ne kadar önce çekildiği yazıyor. 40 dakika, 29 dakika, 13 saat vs. gibi.
Köpekleri, eski tarz insan portrelerini hatırlatan bir tarzda görüntüleyen sanatçının sergi tanıtımındaki notuysa şöyle “Bu projenin amacı insanların hayvan hakları konusundaki bilinçlerini canlandırmak ve insan olmayan canlılara nasıl davrandığımız konusunda düşünmelerini sağlamak. Hayvanların kendi özgürlükleri için savaşma, yaşam şartlarını protesto etme imkanları yok. Kendi adına konuşamayanlar için konuşmak bizim görevimiz.”
HAYVAN YEMEK
Bu bir kitap ismi. Tabağımızdaki yemeklerin öyküsünü anlatıyor. Mesela yemek yerken aldığımız kararları, neye dayanarak alıyoruz? Neden kuzu eti yiyoruz ama köpek eti yemiyoruz? Kitabın tanıtımında çağdaş yazar Jonathan Safran Foer’in, kurgula-namayacak denli dehşetli birtakım gerçeklerin bize sofralarımız kadar yakın olduğunu gösterdiği, insanın marifet-lerini, tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğu yazıyor. “Bu kitap, bir vejetaryenlik çağrısı değil, bir uyanış çağrısı... Çatalımızı sapla-dığımız şeyin ne olduğunu, bize neler oldu-ğunu görmekten çekinmeyenlere açık bir davet.” Kitap ABD’de olay yaratmış. “Hazmetmek için sağlam bir mideniz olması gerekiyor” deniyor.
ÖRNEK BAŞKAN
Bursa Osmangazi Belediyesi’nin sokak hay-vanlarıyla ilgili çalışma-larından daha önce de bahsetmiştim. Bir kere Avrupa’nın en modern hayvan barınağına sahipler. Ama belediye sadece barınak-takilere değil, sokaktakilere da sahip çıkıyor. Bir süre önce ilçenin 30 farklı bölgesinde beslenme odakları kurdular. Gönüllülere, her hafta kuru mama dağıtıyorlar. Şimdi de yine 30 farklı noktaya otomatik su odakları kurmuşlar. Şamandıralı otomatik su odakları parklardaki çeşmelerle bağlantılı. Haznedeki su bittikçe otomatik olarak yenileniyor böylece hep taze su bulunuyor. Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ı yürekten kutluyor, diğer belediye başkanlarına örnek olmasını diliyorum.