Genetik materyalimizin yüzde 98.6’sı aynı. Neredeyse aynıyız. Bizler bir yandan onlardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu kabul ediyor, diğer yandan birbirimize yapamayacaklarımızı onların üzerinde uyguluyoruz
Primat uzmanı biyolog Patrick van Veen, maymun davranışlarını izlemenin ofis yaşamında işe yarayacağını düşünerek bir iş idaresi kursu açmış. Kursa katılan işadamları/kadınları, İngiltere’deki, dünyanın en kalabalık şempanze gruplarından birine ev sahipliği yapan Chester Hayvanat Bahçesi’ne giderek maymunları izliyor.
Aslında genetik materyalimizin yüzde 98.6’sının aynı olduğunu düşünürsek çok da mantıksız değil. (Zaten kalan yüzde 1,4’lük fark genelde fitne fücura yarıyor.)
Maymunlar önce birbirlerini inceliyor sonra harekete geçiyor. Bu doğru iletişim kurmayı sağlıyor. Oysa bizler, genelde karşımızdakilerin davranışlarını anlamadan kategorize etmeyi seçiyoruz.
Van Veen maymunları izlemenin, özellikle gücün, hiyerarşinin ne zaman işe yaradığını, patronluğun ne zaman etkisiz kaldığını anlamak için yararlı olduğunu söylüyor. Mesela primatların parazitlerden arınmak için birbirlerini tımarlamaları, karşılıklı yardımlaşma, şefkat ve sevgi gösterme, birinin üstünlüğünü kabul etme, güven verme, yatıştırma gibi manalara geliyor. Bunun ofisteki karşılığı, çalışanların birbiriyle sohbet etmesi, kahve içmesi vs. Van Veen’e göre özellikle yöneticiler bunu es geçiyor. Oysa mutlu bir iş yeri için çalışanların tımarlanması şart! Tabii kimin kimi tımarladığını da iyi gözlemlemek gerekiyor.
Vahşi doğadan kovaya
Bu kovaların içindekiler ölü maymun. 125 tane. Sağlıklılarmış ama İngiltere’deki laboratuarların ölçülerine uymadığı için itlaf edilmişler.
Yer, tatil cenneti Morityus. Maymunlar ormanlardan toplanıyor ve tanesi 260 pound karşılığında İngiltere’deki firmalara ihraç ediliyor. Çiftlikler var. Çoğu Noveprim Ltd’e ait. (Noveprim laboratuarlar için dünyanın dört bir yanında üretim yapan hayvan çiftliklerine sahip bir şirket. Özellikle İngiltere, İspanya ve Amerika’ya satış yapıyor. İnternet sitelerine baktım. Maymundan balığa, fareden kediye, köpeğe ne isterseniz var. Bir nevi korku filmi.)
Laboratuarların isteği, hayvanların 3.5 kilonun altında olması. Ama bu 125 maymun fazla ağırmış. Bir nevi üretim fazlası. Ve yeniden doğaya salınmak yerine kalplerine yapılan zehirli iğnelerle öldürülmüşler.
Morityus, maymun (daha doğrusu, uzun kuyruklu makak) ihracatında dünya ikincisi. Yılda 10 bin hayvan gönderiyorlar. Buradaki zulüm, hayvanların yakalanması, yetiştirilme şartları vs hayal edilemeyecek boyutta. Sonrası zaten malum. Sonu gelmeyen deneyler. (Çünkü ne yazık ki aramızda sadece yüzde 1.4’lük bir fark var.)
EV ARAYANLAR
Henüz 1 yaşında. Ufak tefek, ürkek, dişi. Kısırlaştırıldı. Henüz rehabilitasyon merkezinde. Havalar soğuyor. Sokağa dönmesin. İletişim: 0 532 615 93 11
Henüz dört aylık. Şu anda geçici yuvada. Onu çok sevecek ve asla terk etmeyecek ailesini arıyor. İletişim: 0533 698 17 73
3 Aylık. Erkek. Enfeksiyon yüzünden gözlerini kaybetti. Tek derdi kendini sevdirmek. İletişim: 0530 222 03 48
13 ŞUBAT 2012 TARİHLİ YAZIMDAN
“Siz sadece küçük cam vitrinlerde size tatlı tatlı bakan yavruları görüyor-sunuz. Peki onlar oraya nasıl geliyor biliyor musunuz? Hayvan satan çoğu pet shop’un ‘üretim yeri’ adı altında iğrenç merkezleri var. Burada tek suçları cins olmak olan onlarca hayvan, sürekli çiftleştirilip doğurtuluyor. Artık doğurama-yacak duruma geldiklerinde ya da hastalandıklarındaysa genelde barınaklara ya da ormana atılıyorlar. Ve bu aradaki tüm süreyi neredeyse kıpırdayamayacak kadar dar kafesler-de, karanlık pis odalarda geçiri-yorlar.”
Ayşe Arman’ın da pet shop’lara savaş açmasına çok sevindim. 31 Ekim ve 1 Kasım tarihli yazılarını mutlaka okuyun!