Bir canlıyı ‘iyi gider’ diye yemek bu kadar normal mi? Ya da onun canını kurtarmak için kaçması çok mu komik? Hâlâ bu kadar aç ve ikel miyiz?
Yeni bir ayran reklamı var televizyonda. Çobanın biri koyunlarını otlatıyor. Kavalını çalarken çantasındaki ayranı görüyor ve o andan itibaren bir canavara dönüşüyor.
Kuzuyla göz göze geliyor. Dış ses “Bilmem ne marka ayran pirzolayla ne iyi gider?” diyor. Çoban kuzunun peşine düşüyor. Ama kuzu kaçmayı başarıyor... Dış ses “Tavuk şişle de muazzam olur” diyor. Hooop çoban bu sefer tavukların peşinde. Oradan koşuyor buradan zıplıyor yakalayamıyor gene. Danayla karşı karşıya geliyor. Dış ses bu sefer “Bonfileyle de iyi gider diyeceğim ama...” diye bir espri yapıyor. Kamera boğaya dönüyor. Boğa çobanı kovalıyor. Finalde çoban eli boş, bir ağaca dayanıp ayranın kapağını açıyor. Dış ses “Olsun tek başına da iyi gider” diyerek reklamı bitiriyor.
Amaç ayranın her yemekle ne kadar iyi gittiği. Marketing Türkiye’nin internet sitesinde ayranın yemeklerle sağladığı uyumun esprili bir öykü kullanılarak izleyiciye aktarıldığı yazıyor. Bizde nedense böyle bir algı var. Canını kurtarmak için kaçan hayvanların izleyiciye komik geldiği sanılıyor. Aynı mantık yerli sitcom’larda da var. Bu yüzden kurban bayramlarında dizilerden koç, hatta deve, yılbaşı kutlamalarında hindi eksik olmuyor.
Maymun kadar olabilecek miyiz?
İnsanlar da domuzlar gibi omnivor yani hepçil. Hem etobur hem otobur. Ne bulsak yiyoruz demek oluyor bu. Oysa insana en yakın canlı olan maymunlar koyu vejetaryen. (Ve sakın yukarıdaki ara başlık onlar hakkında bir küçümseme olarak algılanmasın) Et bünyelerine ters. Peki et insan için ne kadar şart? Bu hâlâ tartışılıyor.
Koreliler köpek yiyor. Burası da bir köpek çiftliği.
Vegan olmak ya da olmamak
Son dönemde, kanser, obezite, çevre kirliliği, küresel ısınma, hayvan hakları derken veganlık (hayvansal ürünlerin hiçbirini tüketmeme) hayli yaygınlaşmakta. Veganlığın sınırları kesin çizgilerle belirtilmemekle beraber ana mantık, üretilmesi için hayvanların acı çektiği her tür ürünün reddedilmesi.
Et, hayvansal gıdaların tümü, hayvan derisinden ve tüyünden yapılan giyecekler, hayvanlar üzerinde denenen kozmetik ürünleri, vs... Bunları bir anda hayatımızdan çıkarmak imkansız gibi geliyor değil mi? Oysa hayvanların ürün haline nasıl getirildiğine dair biraz düşünüp birkaç görüntü izleyince kolay hatta. Mesela www.meat.org sitesindeki ‘Cam duvarlar/Glass Walls’ adlı filme bir göz atın. Paul McCartney, “Mezbahaların duvarları cam olsa nasıl olurdu?” onu anlatıyor.
Ben mi? Hayır henüz vegan olamadım. Ama o yolda ilerliyorum. Eğer siz de bu konularda düşünmeye başladınız ancak işin içinden daha çıkamadıysanız, Peter Singer’in ‘Hayvan Özgürleşmesi’ adlı eseriyle bir başlangıç yapabilirsiniz.
Çin’de üretilen balık tadındaki kuzu.
Kırmızı et yiyemeyenler için umut olacakmış.
OLMADI GRUPANYA
Sayın Grupanya yetkilileri yunus parkları birer hapishane, yunuslar bir kere yakalandı mı hayatları bitiyor. O parklarda gördüğünüz her yunus bir cinayet. Lütfen cinayete ortak olmayın!