Cadde'nin Patisi

Cadde'nin Patisi

itir.ilgaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İskandinav bilim adamları sormuş: “Ben köpeğimi seviyorum. Acaba o beni seviyor mu?”

Köpekler sahiplerini koşulsuz sever değil mi? Sorgulamazlar, insanı her haliyle kabul ederler. Peki köpeğe fikrini soran oldu mu? İskandinav bilim adamları sormuş. “Ben köpeğimi seviyorum. Acaba o beni seviyor mu?” diye. Cevap enteresan: “Hisleriniz kaşılıklı olmayabilir!”
Araştırmanın ilk bölümünde insan deneklere köpekleri hakkındaki hisleri sorulmuş. Ardından köpekler bilmedikleri bir ortamda bir süre yalnız bırakıldıktan sonra sahipleriyle bir araya getirilmiş. Ayrıca tanımadıkları insanlara verdikleri tepkiler gözlemlemiş.
Therese Rehn ve ekibinin vardığı sonuç şöyle: “Sahibi köpeğine karşı güçlü duygular besliyor diye köpeğin de ona aynı şekilde bağlı olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.”
Sahipleri tarafından daha çok ilgilenilen köpeklerin, sahiplerine tekrar kavuşma konusunda daha istekli oldukları görülmüş. Ama araştırmacılar bunun sahibine bağımlı hayvanın yalnız kalmama arzusundan kaynaklanabileceğini söylüyor. Yabancıların yanında oyun oynarken tedirgin olmalarını da kendilerini tam anlamıyla güvende hissetmemelerine bağlıyorlar.

Boğucu sevgi güvensiz yapıyor
Rehn’e göre sahibine bağımlı köpekler tıpkı ebeveynlerine yapışık çocuklar gibi. Yani ilişkinin temelinde sevgi değil, güven eksikliği ve bağımlılık var. Hayvanın duyguları, sahibiyle yaşadığı deneyimlerle şekilleniyor. Ve güven eksikliği, o boğucu sevginin doğal sonucu. Mesela sürü güden çoban köpekleri, duygusal açıdan daha bağımsız ve rahat. Çünkü sahipleriyle daha mesafeli bir ilişkileri var.
Rehn, köpeğinizle yaptığınız aktivitelerin ona gösterdiğiniz yakınlıktan daha önemli olduğu görüşünde. Ona sarılmak yerine kendini ıspatlayacağı görevler vermenizi öneriyor. Elbette sevgiye şefkate ihtiyaçları var ama zihnen uyarılmaları da gerekiyor. İtaat eğitimi, çevreyi keşfetme, öğreteceğiniz birkaç numara köpeğin kendini iyi hissetmesini sağlıyor.

Haberin Devamı

SAHTESi DAHA PAHALI

Kış gelince kürklü kıyafetlere talep artıyor. Kapüşon kenarlarında, botların içinde, kazak kollarında, ceket yakalarında hep tüy var. Isıtmadığını biliyoruz ama o sıcak görünüş hoşumuza gidiyor. Ve çoğumuz, asla kürk giymeyecekler bile, bunları sahte zannederek satın alıyoruz. Ancak işin aslı öyle değil.
Her yıl milyonlarca rakun, tavşan, kedi ve köpek, kürkleri için makatlarından elektrik verilerek, dövülerek ya da boğazlanarak öldürülüyor. Çoğunun, daha canlıyken derisi yüzülüyor. Kürkleri çok para etmediği için, sahte sandığımız o kenar süslerinde, aksesuarlarda kullanılıyorlar. Özellikle Çin, sektörün anavatanı.
Bunu kime anlatsam “Ay ne diyorsun, olur mu öyle şey?” deyip gözlerini deviriyor. Ama oluyor. İnternette bir dolaşın. Hem sahtesini yapmaktan çok daha ucuz. Hatta bedava. Sahipsiz kedi köpek sayısını bir düşünsenize... O yüzden bir daha yakası tüylü bir mont almaya niyetlendiğinizde şunu düşünün, “O yaka evdeki kedinize ait olabilirdi.”

Haberin Devamı

HATIRLATMA

* Biber gazı yeniden hayatımızda. Sokak hayvanları korumasız. Lütfen onları görmezden gelmeyin. Saldırı bitene kadar apartmanlarınızda korunmalarına izin verin.

Haberin Devamı

* Yılbaşı hediyesi olarak çocuğunuza, sevgilinize kedi-köpek almayın. Onların hediyelik eşya değil canlı olduklarını unutmayın. Hayvanla yaşama kararı kişinin kendisi tarafından alınmalıdır. Emrivaki yapılmaz.