Köpekler olmasaydı belki ne bu kadar gelişecek-tik ne de etobur olacaktık. (Hoş, olmasaydık
iyidi de...) Hatta belki doğru düzgün konuşamayacaktık bile
Hayvanların insanın evrimindeki önemine dair bir makale okudum. Penn State Üniversitesi’ndan paleoantropolojist Pat Shipman (Paleoantropoloji, insanın evrimini diğer türlerle ilişkisi içinde inceleyen bilim dalı) kedi, köpek, inek gibi evcil hayvanların insan evriminde kilit rol oynadığını savunuyor. Her gün milyonlarcasını öldürdüğümüz hayvanlara neler borçlu olduğumuzu anlamak açısından paylaşmak istedim...
Shipman’a göre insanın hayvanları sahiplenme alışkanlığı onu alet yapmaya ve lisan oluşturmaya, sonuçta da başarıya götürüyor. (Bugün geldiğimiz durum başarıysa artık...)
Otoburluktan etoburluğa...
İlk insanın, kendi karnını zor doyururken hayvan beslemesi çok mantıklı bir hayatta kalma stratejisi gibi görünmeyebilir. Ancak bu arada yırtıcılarla mücadele etmek için taştan av aletleri yapmayı öğrenince, 2.6 milyon yıl önceki bu alışkanlık onu otoburluktan etoburluğa geçiriyor.
Shipman bunun insan için hızlı ve tuhaf bir değişim olduğunu söylüyor. Evrimsel süreci, kestirmeden halletmek gibi bir şey. Çünkü insan, etoburlarda olması gereken donanıma sahip değil. O da ne yapıyor, iz sürüp öldürmeyi öğreniyor. Kimden? Avlanmayı bilen kurttan ve diğer köpekgillerden. Sonra da etinden, sütünden, postundan yaralanabileceği keçi, inek, at gibi hayvanları evcilleştiriyor.
Eee tabii tüm bu hayvanları yönetmek ya da sadece takip etmek bile, teknoloji ve bilgi gerektiriyor. Ayrıca yakaladığı hayvanı taşımasını, eti bozulmadan saklamasını da öğrenmesi, öğrendiklerini aktarması lazım. Bunun sonucunda da diller gelişiyor ve yayılıyor.
California Üniversitesi’nde Çevre Bilimi ve Politikaları Bölümü profesörü Peter Richardson’sa ‘iz sürme’nin bilimsel araştırmanın başlangıcı olarak bile kabul edilebileceğini söylüyor. “Bunun en büyük kanıtı ilk çağlara ait duvar resimleri. Hepsinde hayvan figürleri var. Ne insan, ne bitki resmi, ne de harita. Bu da insan için hayvanların ve hayvanlar hakkındaki bilginin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”
BELLA’NIN ÇOCUKLARI
‘Alacakaranlık Serisi’nin yıldızı Kristen Stewart, Los Angeles’taki New Orleans barınağından bir köpek daha evlat edinmiş. Adını da Bernie koymuş. Forbes dergisince son dönemin en pahalı aktrisi ilan edilen Stewart, “Oğlum” dediği Bear’ı da aynı barınaktan almıştı. (Hatta sevgilisi Robert Pattinson’la bir dönem ayrıldıklarında Bear’ın kimde kalacağı bayağı bir tartışma konusu olmuştu.)
ABD’de barınaklardaki sahipsiz köpekler, çoğu ülkede olduğu gibi, belli bir süre içinde sahiplenilmediği takdirde uyutuluyor. Stewart da geçen hafta katıldığı bir talk showda bu uygulamaya ne kadar karşı olduğunu ve köpeklerin kurtarılması gerektiğini söyledi.
Kristen, Bear’ı dolaştırıken.
Bear ve Bernie birlikte
EV ARAYANLAR
Anneleri yok. Başka kardeşleri de var. Bir sitenin bahçesinde yaşıyorlar. Ama nedense site yönetimi karar almış. Dışarı atacaklarmış. Hepsi birbirinden güzel. Acil ev bulmaları lazım. İletişim: 0 539 220 99 99
2 yaşında. Erkek. Mutsuz. Ev arıyor. İletişim: 0 533 772 49 60
2 Ekim’de Sarıyer’de, feci halde bulunmuş. Tedavi edilmiş, traş olmuş, aşıları yapılmış.
1-2 yaşında genç bir cocker. Kışı yeni yuvasında geçirsin. İletişim: 0 533 664 03 08
4 aylık. Rus finosu. Sahipleri birkaç gün önce terk etti. Minik ırk. Barınakta yapamaz.
İletişim: 0 532 204 49 18-0 533 736 89 19
Efe, sahipleri tarafından bir gecekonduya bağlanıp terk edilmiş. Günler sonra bir ihbar üzerine kurtarılmış. 1 yaşında. Geçici yuvasında kalıcı ailesini bekliyor. İletişim: Ankara 0 532 356 42 69
İstanbul dışında barınakta bacağı alçılı bulunmuş. İstanbul’a getirilmiş. Ön ayaklarında kırıklar var. Önce ameliyat olması, sonra da yuva bulması lazım. Maddi destek ve geçici kalıcı yuva lazım. Acil!
İletişim: 0 536 504 39 16