Her sirkte olduğu gibi Büyük Ankara Sirki’ndeki hayvanlar da dayak, işkence ve korkuyla eğitiliyor. Yoksa bir köpeğin öküz sırtında işi ne?
Önceki gün televizyonda bir haber vardı. Büyük Ankara Sirki’nde bir adam, sevdiği kadına evlenme teklif etmiş. Allah mutlu etsin. Ama keşke bu güzel olay için bu kadar acının ve istismarın olduğu bir yeri seçmeseydi. Çünkü sirk hayvanlarının durumu malum. Kimse o yaptıkları numaraları isteyerek yaptııklarını düşünecek kadar naif ya da kör olamaz. Her sirkte olduğu gibi Büyük Ankara Sirki’ndeki hayvanlar da dayak, işkence ve korkuyla eğitiliyor. Yoksa bir köpeğin öküz sırtında ne işi olabilir değil mi? Ya da ayının motosikletin, filin tabure üzerinde? Bir leopar kendi isteğiyle ipte yürür mü sizce? İnternette biraz dolaşınca zaten izleyebiliyorsunuz nasıl eğitildiklerini.
Hasta bir ruh hali
İnsan olarak böyle sapık bir tarafımız var. Bizim dışımızdaki canlılara, bizi taklit ettirmekten, doğalarına aykırı şeyler yaptırmaktan tuhaf bir zevk alıyoruz. Maymunları soytarı gibi giydirip, ayılara şapka takmak hoşumuza gidiyor. Güç gösterisi mi, iktidar arzusu mu bilmiyorum. Ama oldukça hasta bir ruh hali. Ormanda karşılaşsak korkudan bayılacağımız ayıyı elektrik vererek muma çevirince kendimizi güçlü sanıyoruz. (İzleyicilerden bazıları kaplanların sırtındaki kırbaç izlerinin uzaktan bile fark edildiğini söylüyor.)
Bence en korkuncu çocukların izlemesi. Çocuklar o küçük yaşlarında hayvanları eğlence malzemesi olarak algılıyor. Sonra bekle ki doğaya, hayvanlara, kendinden farkı olana saygı duysunlar... Nasıl olabilir ki? Annesi, babası hatta öğretmeni elinden tutup sirke götürüyor. “Bununla eğlen, buna gül, bu normal” diyor. Bir anlamda çocuklar da istismar ediliyor zaten. Onların hayvanlara olan merakını kullanıyorlar para kazanmak için.
O hayvanların, gösterilere nasıl hazırlandıklarını, gösteri bittikten sonra ne şartlarda yaşadıklarını bilseler... Keşke bilseler! (Geçen sene hatırlayacaksınız Büyük Ankara Sirki ayılarının bulunduğu barınakta çıkan yangında dokuzu ölmüştü.)
Geleneksel istismar
Ankara Büyükşehir Belediyesi sirk işini geleneksel hale getirdi. Yanılmıyorsam Büyük Ankara
Sirki 14 yıldır kuruluyor. Belediye şehrin her yerinden bedava otobüsler kaldırıyor. Evet, sirk eğlenceli, heyecan verici bir şey. Ama insanlar yetmiyor mu eğlendirmek için? Palyaçolar, jonglörler, akrobatlar işe yaramıyor mu? Dünya üzerinde birçok ünlü sirk var sadece insanlarla gösteri yapan. Yunanistan, İsveç, İngiltere İrlanda, Finlandiya ve daha bir sürü ülkede hayvanlı sirkler yasaklandı.
Neden biz de o ülkelerden biri olmayalım? Lütfen siz de http://www.change.org/tr/kampanyalar adresindeki “Büyük Ankara Sirki’ndeki Hayvanlı Bölümler Gösterimden Kaldırılsın” başlıklı kampanyaya tıklayın ve imzalayın. En azından Ankara’dakiler kurtulsun.
İzlerken aklınızda bulunsun
Bebek filler önce annelerinden ayrılıyor ve eğitimli bir yetişkin file bağlanıyor. Bu arada dört ayağına tasma takılıyor. Bu andan itibaren her hareketi, her içgüdüsü, her doğal davranışı terbiyecisi tarafından baskılanmaya başlıyor.
Cesaretlerinin kırılması için günün 23 saatini, beton bir zeminde dört ayağından bağlı olarak geçiriyorlar. Dışarıda oynamalarına izin yok. Meraklı ve enerjik bir yavru fili bu kadar uzun sure bağlı tutmak zaten onun ruhunda ağır tahribata yol açıyor. Hayvanın mücadeleden vazgeçmesi bazen altı ayı buluyor.
Sonra sıra, ahır içinde yürüyüşe geliyor. Eğitimli fil ve elinde ucu kancalı eğitim sopası (fil terbiyesinin olmazsa olmazı) bulunan 5-6 kişi yavru file yürümeyi öğretiyor.
Ve ardından dayak ve elektrik vermeyi kapsayan uzun eğitim programı başlıyor. Elbette yavru fil ayaklarından ve hortumundan bağlı oluyor. Çoğunlukla ağlıyor ve kurtulmaya çalışıyorlar. Ama kaçamıyorlar. İşte o bir işaretle yan yatan, tek ayağının üzerine duran, amuda kalkan, tabureye çıkan koca hayvanlar böyle eğitiliyor.