ÇOCUKLARINIZA iZLETMEYiN!

Malum sömestir tatili başladı. Her taraf çocuklara özel aktivitelerle dolu. Ve ne yazık ki sirkin de bu etkinliklerden biri olduğu düşünülüyor

Yarı yıl tatili bahanesiyle bir alışveriş merkezinde bir sirk kuruluyor. Penguenler, foklar ve köpekbalıklarıyla gösteriler yapıyorlar. Yani yine havyanların sırtından para kazanıyorlar. Sirki getiren firma, vizyonunun ‘eğlenerek öğrenmek’ olduğunu yazmış internet sitesinde. Misyonunu da kültür, bilgi, sorumluluk, gösteri sanatlarına saygı, mutlak müşteri memnuniyeti, estetik ve yaratıcılıkmış. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki hayvanların bizi eğlendirmek gibi bir yaşam amaçları yok. Onlar soytarımız değil. Bu işi yapan eğitimli insanlar var. Hayvanları doğal ortamlarından koparıp kafeslere tıkmanın ve eğlence malzemesi yapmanın ne kültürle, ne bilgiyle, ne sorumlulukla, ne estetikle ne de yaratıcılıkla ilgisi var. Bu düpedüz tutsak bir canlının aczinden faydalanmak, sırtından para kazanmak. Çocukların doğada olması gereken hayvanları o şekilde görmesi, hayvanları tanımak, ‘eğlenerek öğrenmek’ değil. Hayvanların gördüğünüz o numaraları işkence, dayak ve açlıkla terbiye edilerek öğrenmek zorunda kaldığını hepimiz biliyoruz. O yüzden hayvanlı sirklere gitmeyin. Bu eziyete ortak olmayın. Düşünsenize okyanusta olması gereken bir köpekbalığının alışveriş merkezinde ne işi var? Ya da bir fok neden düdük kadar bir taburenin üzerine çıkıp burnunda top taşısın?

PLASTİK MERAKI

Geçen gün internette “Kediniz neden plastik çiğner?” diye bir makaleye rastladım. Gerçekten böyle bir şey var. Naylon torba kemiren, kablo dişleyen kedilerim oldu. Besin dışı maddeleri yeme bağımlılığının adına pika deniyormuş. İnsanlarda da olabiliyor. Kedilerin plastik yemesi de bunun bir türüymüş.
Dental ya da midevi bir rahatsızlıktan kaynaklandığı gibi, anksiyete ve stresten de olabiliyormuş. Tıpkı bizim strese girdiğimizde saçımızla oynamamız ya da tırnağımızı yememiz gibi, plastik kemirmek de hayvanı rahatlatan bir davranış. Ama tehlikeli. Plastik parçaları boğazına kaçabilir ya da bağırsağını tıkayabilir. Makaleyi yazan Dr. Amy Pike, elbette önce kedinizi veterinere götürmenizi söylüyor. Sebep fiziksel bir rahatsızlık değilse hayvanın ev yaşantısını biraz zenginleştirmenizi, oyun süresini artırmanızı öneriyor. Kedi çok stresliyse doktor kontrolünde zararsız sakinleştiriler de yardımcı olabiliyor.

ARTIK YOKLAR!

Yeniçiftlik Barınağı’ndaki şartlardan, onlarca hayvanın birkaç gönüllü tarafından bakıldığından pek çok kez bahsetmiştim. Gönüllülerden Ebru Hanım’ın dün yazdıklarını paylaşmak istiyorum: “Yeniçiftlik Barınağı’nın sakinleri artık yok! Et nakil araçlarına yüklenip bilinmeze atıldılar! Bulamadık. Barınak terk edilmiş, ıssız... 2.5 senelik devinim bugün bitti. Kim bilir neredesiniz, aç mısınız? Korktunuz kesin. Üşüyorsunuz. Nereye gideceğinizi, ne yapacağınızı bilmiyorsunuz... Sizi oraya hapseden belediye, hayatta kalmayı öğretmedi size... Umuyorum, acı çekmeden ölün. Sizi hiç unutmayacağım, hep en derinde kocaman bir yara olarak kalacaksınız...”

YARDIM ETMEK İSTER MİSİNİZ?

Barınaktayken bir kaza geçirmiş. Pek de kaza sayılmaz aslında. Burnuna kürekle vurulmuş ve burnu kırılmış. Vuran işten atılmış ama köpek 2 aydan fazla zamandır o halde fark edilmeyi beklemiş. Şu anda klinikte. Uzun bir tedavi onu bekliyor. Ardından da bir yuvaya ihtiyacı olacak. Tedavisine destek olmak ya da sahiplenmek isterseniz, 0 555 422 88 95 ya da 0 532 203 36 30’dan bilgi alabilirsiniz.