Hâlâ delfinaryumların kötü yerler olduğuna inanmıyorsanız Gabriela Cowperthwaite’in anlattıklarını okuyun... Ve ne yapıp edin “Blackfish” belgeselini izleyin
Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık” adlı kitabını bilir misiniz? Hani yaşadığı göletin ilerisinde neler olduğunu merak eden, özgürlüğe ulaşmak için her zorluğu yenen küçük balığı anlatır. “Blackfish” belgeseli de büyük bir kara balığın hikayesi. Katil balina Tilikum’un. Ama onun sonu belli, hiçbir zaman özgürlüğe ulaşamayacak...
Tilikum 32 yaşında. 1991 yılından beri Orlando’daki Seaworld’de tutsak. Bugüne kadar 3 kişiyi öldürdü. “Blackfish”in yönetmeni Gabriela Cowperthwaite aslında Tilikum’un son kurbanı üzerine odaklanmak niyetindeymiş. Ancak kendini bir anda, ustalıkla gizlenen bir trajedinin içinde bulmuş. Hâlâ kliplerde gördüğünüz, üç kuruşa girip yunusları, balinaları, morsları, fokları soytarılık yaptırılırken izlediğiniz delfinaryumların kötü yerler olduğuna inanmıyorsanız Cowperthwaite’in anlattıklarını okuyun... Ve ne yapıp edin “Blackfish”i izleyin.
Alçakça bir şey
“Seaworld’e gittim, çocuklarımla... Hem de birçok kez. Sinip kaldığımı hatırlıyorum. Hani tüyler ürpertici bir şeye bakarsınız, ama çekip gidecek kadar da dehşet verici değildir.
Orada öylece oturup kaldım, bangır bangır müzikten, parlak renklerden ve gülen yüzlerden uyuşmuş şekilde. Terbiyeci, katil balinanın kafasına oturmuş, ona aptal daireler çizdiriyordu. İçten içten alçakça bir şey izlediğimi hissediyordum. Sonra etrafıma bakıp gülümseyen yüzlerce insanı görünce ‘İnsanları bu kadar mutlu eden bir şey nasıl kötü olur?’ diye düşündüm.
24 Şubat 2010’da Seaworld terbiyecilerinden Dawn Brancheau, 5.5 tonluk katil balina Tilikum tarafından öldürüldü. Yeni belgeselim için hikayeyi araştırmaya başladım. Sonraki iki yıl içinde öğrendiklerim karşısındaysa afalladım.
Tilikum iki kişiyi daha öldürmüştü. Deniz biyologlarıyla, araştırmacılarla, aktivistlerle, eski Seaworld terbiyecileriyle görüştüm. Hepsi hayvanların tıkıldığı küçük su tanklarında hiç bitmeyen bir çekişmenin yaşandığını anlattı. Doğal yaşamda katil balinalar üstünlük için yarışır, kaybeden kaçar, kavga diner. Ama tutsaklıkta hiçbiri kaçamıyor ve kavga bitmiyor.
Ekibim ve ben ailelerin nasıl parçalandığını yavruların nasıl annelerinden koparılıp başka parklara gönderildiğini öğrendik. Tanık olanlar; hayvanların nasıl acı ektiğini, yavrularını bulmak için nasıl bağırdıklarını, nasıl sarsıldıklarını anlattı.
Doğada insana saldırı yok
Katil balinalar açık denizde günde ortalama 160 km yol yapıyor. Oysa parklardaki küçük havuzlarda sonsuz daireler çizmekten başka şansları yok. Sıkıntı, depresyon sonucu giderek agresifleşiyor birbirlerine ve hatta insanlara saldırıyorlar.
Oysa doğal hayatta katil balinalar tarafından öldürülen insan yok. Bu sadece esaret altında oluyor (Bugüne kadar kayda geçen 70 saldırı var). Yine doğal hayatta başka bir katil balina tarafından öldürülen katil balina hakkında da belge yok. Bu da sadece esaret altında oluyor.
Hep daha fazlasını istedik
Katil balinaları, Seworld’de çocuklarımla izlediğim zamanları düşünüyorum. Belki onlara aşık olmamızın sebebi onları bu kadar yakından görmemiz. O heybetli, zeki yaratıklarla göz göze geldik. Ama bu daha fazlasını istememize neden oldu. Onlara sahip olmak, numaralar yaptırmak, hükmetmek istedik. Ve şimdi bu 40 yıllık deli saçması işin, yani besin zincirinin en üstündeki yırtıcıyla aynı havuzda yüzmenin, yürümeyeceğini görüyoruz.
Aslında onları izlerken aldığımız en büyük ders şu olmalı: Katil balinalar, esaret altında olmamalı!”