Kanuna göre zarar gören, zararı veren hayvanı etkisiz hale getirebiliyor. ‘Cana gelecek mala gelsin’e ne oldu?
Geçen hafta internet siteleri 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu’nun 68’inci maddesiyle çalkalandı. Mutlaka duymuşsunuzdur. Basında haber ‘Komşunuz, bahçenize giren köpeğinizi öldürebilir’ başlığıyla çıktı. Ben de dahil pek çok hayvansever, sosyal paylaşım sitelerinde haberi paylaştık. Forumlarda, internet sitelerinde, basında isyan ettik.
Ancak birkaç gün sonra basındaki şiddet dili eleştirilmeye başlandı. Kötü niyetli kişilere cesaret vereceği düşünülüyordu ki etrafta bu kadar manyak varken haksız bir endişe sayılmaz.
Bir zamanlar bir tarla varmış
Madde şöyle diyor: “Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın sahibi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hale getirebilir.”
Bu aslında 1926 yılında yapılan kanun maddesinin yenilenmiş hali. (Eskisinde açıkça ‘malı zarar görenin, hayvanı öldürülebileceği’ yazıyordu)
İstanbul Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Hülya Yalçın’ı ararken NTV’de Oğuz Haksever’in konuğu olduğu ‘Bugün Yarın’ programına rastladım. Kaçıranlar için anlattıklarını paylaşıyorum:
“Öncelikle ta 1926’daki kanunun yapılış amacı, kırsal kesimdeki tarla, ekin vs. sahibini korumak. Eğer benim tavuğum, ineğim komşunun ekili alanına girip ekinine zarar verirse, ben bunun tazminiyle yükümlüyüm. Ben parayı ödeyene kadar, adam benim tavuğumu, ineğimi alıkoyma hakkına sahip.”
Yani maddenin özü ‘tazmin’. Zaten bu yüzden borçlar kanununda. Yalçın, basının haberi yansıtma şeklinin yarattığı infialden bir anlamda memnun olduklarını söylüyor: “Demek ki yeterli bilince ulaşmışız toplum olarak. Ama diğer yandan ‘Zarar gördüm kanun da bana bu hakkı vermiş, öldüreceğim’ diyen az sayıda da olsa bilinçsiz insanın önünü açabilir diye endişeliyiz.”
Bu infial 5199’u da tekrar gündeme getirdi. Yalçın, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun mevcut tüm kanunlara karşı hayvanları korumalı, sil baştan revize edilmeli ve istisnasız hayvan yaşam hakkını korumalı. 1 Temmuz’da yürürlüğe giren bu uygulama da ne kadar haklı olduğumuzun bir kanıtı” diyor.
Peki 5199 ne işe yarıyor?
Çünkü 5199, (Yalçın’ın anlattıklarını paylaşmaya devam ediyorum) “Hayvanların yaşam hakkı çok gerekli olmadıkça ellerinden alınamaz/engellenemez” diyor. İşte bütün bu yeni düzenlemeler o ‘çok gerekli olmadıkça’ ve ‘kanunda gösterilen şartlar dışında’ diye çizilen çerçeve içine girebiliyor. Bir hayvan koruma kanunu, neden hayvanların öldürülme şekillerini ve gerekçelerini tarif eder? Asıl sorun bu.
Tabii “Gayrimenkulüme zarar verdi” diye hayvana zarar vermeyi düşünen kişiyi bekleyen bir yaptırım da var: Eğer hayvan sahipliyse, TCK’ya göre sahipli mal olarak değerlendirildiğinden ceza kanunu müeyyidesiyle takip ediliyor.
“Herkes hesabını muhatabıyla halletmeli”
Yalçın, hayvan kaynaklı davaların çoğunun insan kaynaklı olduğunu belirtiyor: “Bir hayvanı tarlaya girdi diye öldürmek, tamamen intikam duygusuyla yapılmış gayrimedeni bir eylem. Kırsalda, ekinine zarar veren tavuğu alıkoymayı bir yere kadar anlıyorum. Zararı karşılanana kadar bir garanti olarak tutuyor çünkü. Ama bu rehin alma esnasında da hayvan hakları ihlalleri olabiliyor. İnsana baskı yapmak için hayvanı kullanmayı insani bulmuyorum. Herkes kendi hesabını kendi muhatabıyla halletmeli.”
Av. Hülya Yalçın’ın basından da çok önemli bir ricası var: “Hayvanlarla ilgili haberlerde mağdur olan hayvanı değil bunu yapan kişiyi öne çıkarın. Yoksa ‘zehirlenen kedi’, ‘tecavüze uğrayan köpek’ dendiğinde, sanki bunlar hayvanın başına kendiliğinden gelmiş gibi algılanıyor. Çabamız faillerin ortaya çıkarılıp toplumdan dışlanmaları için.”
Ev arayanlar
Marmara Ereğlisi’ndeki bebekler acil yuva arıyor. Aksi halde barınakta hastalıktan, pislikten telef olacaklar. İletişim: 0 533 698 17 73
7 kardeşler. İzmir Çiğli’de ıssız bir yerdeler. Geçici/kalıcı yuva, mama desteği, yakınsanız besleme... Her türlü teklife açıklar. İletişim: 0 554 320 95 60