21.11.2011 - 22:00 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN/senem.aydin@milliyet.com.tr
Yapımcılığını Erol Avcı’nın üstlendiği, başrollerini Mert Fırat, Ezgi Mola, Özkan Uğur, Lale Mansur ve Ahmet Rıfat Sungar’ın paylaştığı dizi, geçmişte yaşadıkları trajik bir olaydan 25 yıl sonra, birbirlerinden habersiz, gerçekleri bilmeden bir araya gelen insanların yaşadıklarını anlatıyor.
* Dizinizle ilgili beklentinin yüksek olması sizi tedirgin ediyor mu?
Lale Mansur: Hiç etmiyor. Birinci ve ikinci bölümü izledikten sonra, geçmiş olsun! Kop kopa bilirsen. Ben oyuncu olarak yedinci bölümü deli gibi bekliyorum. Düşünebiliyor musunuz halimi? Ben hiçbir dizide bu heyecanı yaşadığımı hatırlamıyorum. Kalitesi, oyunculuğu, yönetmenliği, görüntüleri, her şeyiyle birlikte.
Mert Fırat: Bilindik bir dizi gibi akmayacak. Tekniği de çok kuvvetli. Alexa diye bir kamerayla çekiyoruz. Sinema filmlerinde kullanılan, haftalık maliyeti ve kirası yüksek bir makine. Bizde iki tane var çok şükür. (Gülüyor)
L.M.: Çok güzel sahneler. Oyuncu olarak ağzım sulanıyor.
* Kadroya nasıl dahil olduğunuzu anlatır mısınız?
L.M.: ‘Başka Dilde Aşk’ filmini çekerken İlksen (Başarır) ve Mert’le tanıştım, çok seviştik. Filmin çekimleri sırasında bu projeden bir film olarak söz etmişlerdi. Üzerinde çalışmaya başladıktan sonra, hikaye akınca “Biz bunu televizyona yapalım” dediler. Arada sırada dizi yapmak zorundayız. Yoksa istediğiniz kadar tiyatro yapın, sizi ekranda görmeyince “Oyunculuğu bıraktınız mı?” diye soruyorlar.
M.F.: Biz şimdi altıncı bölümden parçalar çekiyoruz. Hiçbir dizi yayın görmeden 6-7 bölüm çekilmez. Tabii Erol Avcı’nın da büyük katkısıyla... Bu değerli bir şey. Çünkü diziler başlıyor ve ne yazık ki seyircinin refleksine göre hikaye değiştiriliyor. Ama biz ne yaparsak yapalım değişmeyecek bir altı bölümümüz var.
* Hazırlık süreci bayağı uzun sürmüş anladığım kadarıyla...
M.F.: Evet. Çok öncesinde bir hazırlık oldu, film çekiyor gibi. Kaş’ta da bunları konuştuk mesela, tatil yapmaya gitmedik. Karakterlerimizi analiz edip, yazılmayanı araştırdık.
n Bu dizide olmasaydınız imrenir miydiniz?
L.M.: Ben çatlardım. Dışardakiler sırf sonuca bakarak bunu düşünecek. Biz bir de yaşıyoruz. Koşa koşa sete gitmek ne demek?
* Ekibin uyumu nasıl?
M.F.: Genelde “Aileyiz biz” derler. Biz hepimiz arkadaşız. İş yapıyoruz. Ve birbirimizi eleştirip, fikir alışverişinde bulunuyoruz. ‘Aile’ durumundan çok dostuz, arkadaşız. Başka bir motivasyonla çalışıyoruz. Öyle sahneler yazıyorlar ki, hakkını vermem lazım diye düşünüyorsun.
L.M.: Herkesin derdi iyi olmak.
* Oynadığınız karakterlerden de bahseder misiniz biraz?
L.M.: Zuhal, biraz zombi gibi bir kadın. Kocası gözünün önünde öldürülmüş. İki çocuğuna ne olduğunu bilmiyor. Yapayalnız hayatta. Bir tek Kemal var hayatında. Ama bu aşk hiçbir şeye dönüşmemiş seneler içinde. Daha birinci bölümde kocasını öldüren adamın yaşadığını anlıyor. Tabii derhal peşine düşüyor. Çünkü iki çocuğuna ne olduğunu merak ediyor.
M.F.: Bizde kötü karakterler var. Ama gerçekten insanlar. ‘Karikatür kötüler’ bu dizide yok. Kimse göründüğü gibi de değil. Benim oynadığım Ali, 14-15 yaşlarında çalışmak için girdiği otoparkta Kemal tarafından keşfediliyor ve onunla çalışmaya başlıyor. “Niye öfkeli?”, “Niye kimseyi dinlemiyor?” diyorsun. Eee bakıyorsun, herif sokaktan gelmiş. Ne annesi, ne babası var. Kardeşi olduğunu biliyor ama yaşıyor mu, öldü mü, bilmiyor.
Mert Fırat: “Bir ilişkim olsa söylerim”
* Daha önce sizi dizilerin sevimli, çapkın genci rollerinde izledik. Bu karakteri severler mi sizce?
Ali’yi de kesin sevecekler. Ben oynadığım için söylemiyorum. Ali’yi kim oynasa severlerdi. Öyle yazılmış bir karakter çünkü. Oynadığım diziler içinde beni en zorlayan rol. Ali’nin kötü oynanması gerekiyor. Seyirci bana sempatisini kaybetmesin diyemiyorsun. Adam öyle.
* Ali Hazal’a olan aşkını dillendiremiyor. Sizin normal hayatta bir ilişkiniz olsa bunu söyler misiniz?
Olsa söylerim. Aman söylemeyeyim, hayranlarım azalır gibi bir şey düşünmüyorum. O eskidenmiş. 20 yıl önce olsa düşünürdüm öyle şeyler. Gerçi ben o zamanda açıklardım.
Ezgi Mola: “PROJEnin dışında olsam imrenirdim”
* Siz Hazal rolüyle karşımıza çıkacaksınız. ‘Canım Ailem’de oynadığınız Feride’ye benziyor mu?
Bambaşka. Her şeyleri farklı. Hazal korkmadan, her şeyi açıkça söyleyebilecek kadar cesur bir kız. Diğer taraftan hayatının en büyük zaafı aslında babası. Bir taraftan da gizlice Ali. Çünkü hayatında istediği erkek modeli, babası gibi güçlü ve başarılı biri. Hazal, Feride’ye göre daha gerçekçi, daha realist. Son 6-7 yılını ABD’de geçirmiş, mimarlık okumuş, yüksek lisansına devam edecekken babasının isteğiyle İstanbul’a dönüp, bir anda kendini bir çıkmazın içinde buluyor.
* Aşkı uğruna her şeyi göze alabilecek bir kadın mı Hazal?
Evet. Ali bir tık daha içe dönük, Hazal bir tık daha duyguları konusunda daha dışa dönük. İkisinin en büyük çatışma noktası da bu olsak gerek.
* Babanızı Özkan Uğur oynuyor. Onun karşısında oynamak nasıl bir duygu?
Çok keyifli. Yıllar yılı gördüğümüz MFÖ’nün Özkan’nı sahnedeki o muhteşem tecrübelerini alıp, burada oyun-culuğa çeviriyor. Kendini dindirmeye çalışarak, ener-jisini tutarak... Çünkü öyle bir enerjisi var ki, yetişe-miyorsunuz. Hepimizi sulu götürür, susuz getirir.
* Bu sette olmaktan memnun musunuz?
Gerçekten işin dışında olsam imrenirdim. Mutluyum! İyi oyuncularla çalışıyorum çünkü. Şimdiye kadar da hep öyle oldu. Hep söylüyorum bunu, nazar değdire-ceğim kendime. Ben gerçekten şans-lıyım. Okuyan da maşallah desin!
BiR ÖMÜR YETMEZYapımcı: TMC/Erol Avcı
Yönetmen: İlksen Başarır
Senaryo: Gül Dirican, Duygu Ertekin, Elif Akçalı, Hazlı Elif Durlu
Oyuncular: Mert Fırat (Ali Akyol), Ezgi Mola (Hazal Sertel), Özkan Uğur (Kemal Sertel), Lale Mansur (Zuhal Özer), Ahmet Rıfat Sungar (Ömer Batur)Kevork Malikyan (İsmail Koçer), Kaan Urgancıoğlu (Eren), Nazan Kesal (Şükran), Merve Erdoğan (Gülay), Kadir Özdal (Rıza)