15.01.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Onur Bay, Kanal D’de ekrana gelen fenomen dizi ‘Arka Sokaklar’la birlikte büyüdü. Oyuncu, geçtiğimiz günlerde 500’üncü bölümü geride bırakan proje için, “Hayatımdan geçen 13 yıl olarak bakıyorum” diyor. Dizide Hüsnü Çoban’ın oğlu Tekin’i canlandıran Bay’la bu işin hayatına neler kattığını, setteki ortamı ve hedeflerini konuştuk.
500’üncü bölümü geride bıraktınız, neler hissediyorsunuz?
Gururluyum. Aslında benim için kaç bölüm olduğunun pek önemi yok. Hayatımdan geçen 13 yıl olarak bakıyorum. Bu uzun sürede çok güzel şeyler yaşadım, iyi insanlar hayatıma girdi. Büyüdüm, öğrendim ve müthiş anılar biriktirdim. Bu yüzden kendimi şanslı hissediyorum.
Sizce dizinin bunca yıl izlenmesinin sebebi ne?
Birçok nedeni vardır... Bence en önemlisi, samimiyet. İnsanlar izlerken kendi hayatlarından bir şeyler buluyor. Sürekli güncel olayları işlememiz de bu kadar çok izlenmesinin sebeplerinden.
Bu projeyle büyümek neler kattı? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
13 yıllık müthiş bir deneyim... Başladığımda neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Çok iyi bir oyuncu kadrosuyla ve değerli insanlarla çalışma fırsatım oldu. Bu proje, sadece oyunculuğuma değil, hayatıma ve karakterime de çok şey kattı. İnsanların tepkileri çok farklı. Küçüklüğümden beri evlerinde, televizyonlarında olduğum için bazıları ailedenmişim gibi sahipleniyor. Bazıları içinse, ne kadar büyüsem de hâlâ evin yaramaz çocuğuyum... Özellikle anneler, çocuklarının bana benzemesinden şikayetçi!
Siz de Tekin gibi yaramaz bir çocuk muydunuz?
Hiç yaramaz değildim. Aksine çok sakin ve utangaçtım. Hâlâ da biraz öyleyim.
Sette nasıl bir ortam var? 13 senedir beraber çalışmanın avantajları neler?
Çok sıcak ve samimi bir ortam var. Sanki evimde gibi hissediyorum. Yılların getirdiği alışkanlıklar sayesinde çok rahatız. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz ve gerçekten seviyoruz.
‘Tekin benim diğer yarım’
Yıllarca aynı karakteri oynamanın artıları ve eksileri neler? Sıkılmadınız mı?
Oynarken çok keyif alıyorum. Bu kadar uzun süre aynı karakteri canlandırınca, rolle bütünleşiyorsunuz. Tekin, benim diğer yarım gibi oldu. Karakter de benimle büyüyüp, kendini yenilediği için sıkılmadım. Ama dizimiz polisiye olduğu için rol, doğal olarak bir yere kadar ilerleyebiliyor. Bu yüzden, içimdeki oynama isteği, canlandırdığım karakterin çok fazlası.
Oyunculuktaki hedefleriniz neler?
Adım attıktan sonra kendime, “Bundan başka bir iş asla düşünmüyorum ve yapmayacağım” dedim. Oyunculuk, benim hayatım. Kendimi keşfettiğim, hislerimi ifade edebildiğim çok uzun bir yol. Hayatta en çok arzuladığım şey, bunu doya doya yapmaya devam etmek. Hedeflerime gelirsek... Hayatımın merkezinde olan ve beni mutlu eden şey için ‘arada bir yerlerde’ kalmayı kabullenemem...