Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Organik tarım, tükettiğimiz gıdaların insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek biçimde, hiçbir kimyasal katkı kullanmadan, ilk adımından rafa kadar her aşaması kontrol altında ve ilgili sertifika normlarında üretilmesi sürecidir. Doğal dengeyi koruyan; toprak, hava, su gibi yaşamsal kaynakların sürdürülebilirliğini ve muhafaza edilmesini amaçlayan, değerli, yoğun Organik tarım, tükettiğimiz gıdaların insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek biçimde, hiçbir kimyasal katkı kullanmadan, ilk adımından rafa kadar her aşaması kontrol altında ve ilgili sertifika normlarında üretilmesi sürecidir. Doğal dengeyi koruyan; toprak, hava, su gibi yaşamsal kaynakların sürdürülebilirliğini ve muhafaza edilmesini amaçlayan, değerli, yoğun emek gerektiren bir yöntemdir.Organik tarımda tohumdan ve ekimden itibaren; yetiştirmede, toplanmada, hasatta, kesimde, işlemede, tasnifte, ambalajlamada, etiketlemede, muhafaza, depolama, taşıma ve ürünün tüketiciyle buluşması dahil sürecin hiçbir adımında doğal yöntemlerin dışında bir etken, koruma, kimyasal madde, ilaç vb. kullanılmamaktadır. Tüm bu hassas sürece ek olarak, ekilen toprağın çevresinde de hiçbir kimyasalın kullanılmaması, olası alanların veya belirli tesislerin organik üretim yapılan alana asgari uzaklıkları gibi başka şartlar vardır.

Haberin Devamı

Logolu olanlar tercih edilmeli

Tahmin edeceğiniz gibi yeni hayat koşulları bizlere annemizin ıspanağını, büyükannemizin domateslerini yedirmemekte kararlı! Peki söz konusu gereklilik ile şartlarda üretildiği iddiasında olan, daha pahalıya sahip olabildiğimiz bu ürünlerin ne kadarı ‘gerçekten’ organik ve sağlıklı? Öncelikle bilmemiz gereken; yüzde 100 doğal, hormonsuz, hakiki, köy ürünü, saf gibi tanımların, içine saman serpilmiş yumurta kutularının, kahverengi kağıtlara sarılmış falanca meyve-sebzenin organik olmaya yetmediği ve tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti algısı vermemesi gerektiğidir.Yanı sıra herhangi bir ürün, yetiştirilirken kimyasal kullanılmasa da sağlıksız olabilir. Üretildiği bölgede çevre kirliliğinin olup olmaması, hayvansal ürünler için hayvanların besin kaynakları, sebze-meyvelerin toplanma, hasat, tasnif ve depolama işlemlerinin niteliği de önemli faktörlerdir. Bu konuda en çok güvenebileceğimiz olanlar, Tarım ve Orman Bakanlığı kontrolünde üretilip yetiştirilenlerdir. Çünkü bakanlık rutin denetimlerin yanında, özellikle geliştirdiği politikalarla organik tarımı yaygınlaştırmakta ve bu şekilde üretim yapmak isteyen çiftçi ailelerini ve markaları desteklemektedir. Bu çabalara rağmen Türkiye’nin çok büyük bir ülke olduğu ve her köşesinde ‘organik ürün’ adı altında satılanlara zaman zaman ulaşılamadığı bir gerçektir. Burada tüketicinin dikkati ve özeni öne çıkmalı, bakanlığın ‘organik ürünler’ logosunu taşıyanlar tercih edilmelidir. Bu özen, hem kendi sağlığımız hem de bu tarz üretimi hakkıyla gerçekleştiren üreticilerin emeklerinin korunması açısından önemlidir. Gıdalarımızın nasıl yetiştirildiği, çevreye olduğu kadar bizim bedensel ve ruhsal sağlığımıza da etki eder. Organik gıdalar, diğerlerine göre besin değeri açısından çok daha zengindir ve gelişmiş antioksidan özellikler barındırır. Bunun yanı sıra ilaçlı tarımda kullanılan kimyasallar veya koruyucu maddeler, alerjisi olan kişiler için hayati olumsuzluklar yaratabilir. 

Haberin Devamı

Az ve çeşitli beslenmeye çalışalım

Haberin Devamı

Organik tarım uygulandığı her coğrafyada, kirliliği azaltır, suyu korur, toprak erozyonunu azaltır, toprak verimliliğini artırır ve daha az enerji kullanır. Ayrıca, böcek ilacı kullanmadan çiftçilik yapmak, çevredeki kuşlar, diğer hayvanlar ve yine çiftliklere yakın yaşayan insanlar için daha yararlıdır. Söz konusu ilaç ve kimyasallar; toprağı, suyu, havayı kirletir, bu zararlı pestisitler bulunduğu yerde on yıllara varan sürelerde kalıcı olup zarar verebilir.
Organik üretimde, toprağı düzeltmek için harcanan zaman suyun korunmasına yardımcı olur. Örnek olarak pamuk, rutin yetiştirildiğinde çok fazla sulama gerektirirken, organik üretim biçiminde daha az sulamaya ihtiyaç duyar ve tasarrufu sağlar.
Hemen herkesin, kentleri terk edip köylere yerleşerek organik tarım hayali kurduğu şu günlerde, bunu beceremesek de enseyi karartmamak gerek. Korona gündeminde bağışıklığımızı güçlendirmek her zamankinden önemli. Organik beslenemiyoruz diye strese girmeden, vitamin takviyelerine yüklenmeden, az ve çeşitli beslenmeye çalışmamız, takviye beklentimizi bol çiğ sebze-meyve yiyerek karşılamamız, iyi uyku ve biraz egzersiz yapmamız inanın yeterli olacaktır. Kısaca biz kendimizi dinleyerek kendimize biraz organik davranalım.
Sağlıkla ve bugünlerde evde kalın...