Çocukluk çağı kanserleri denince aklımıza ilk gelen tür, kan kanserleri... Bu bilimsel bir veri olmakla beraber, bizim (yaşıtların) aklımıza ilk gelen olmasının sebebi eski Türk melodramları. Beyaz kan hücrelerinin kanseri lösemiler, çocukluk çağının en çok görülen kanserleridir; kemik iliğinde anormal kan hücreleri oluşur ve bunlar hızlıca kana karışır. Görevlerini yapamayan bu beyaz kan hücreleri, enfeksiyon ve diğer problemlerin oluşmasına sebep olur. Eski melodramların aksine, artık çocukların çoğu iyileştirebiliyor, bunda bilimsel gelişmelerin etkisinin olduğu gibi, hastalığın bir ‘melanet’ bir kötü kader olarak görünmemesinin de etkisi yadsınamaz. Yine bir hastalık yazmanın buruk, ama iyileştirilebilir olmasının umutlu haliyle başlayalım...
Tam olarak neyin lösemi yaptığını bilmiyoruz. Kalıtsal diyemiyoruz, “Şu etken lösemi yapar” demek de zor. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da; çocuklarımızı sarıp sarmalayarak her türlü mikroptan, virüsten koruyarak onların lösemi olmasını engelleyemiyoruz. Üstelik İngiltere’de geçtiğimiz yıl yapılan bir çalışma, minikleri ne kadar steril ortamlarda yetiştirirsek, onların lösemi olma riskini o oranda artırabileceğimizi belirtiyor. Bağışıklık sistemi, çocuklar mikroplarla karşılaştıkça gelişiyor.
Lösemi bu gizemli durumunu korusa da ve her ne kadar sebeplerini bilmesek de aşağıda sıralayacağım durumlara dikkat edebiliriz.
Ataksia telenjektazia gibi bağışıklık sistemiyle ilgili doğuştan gelen bir problem varsa,
Kardeşlerden birinde lösemi varsa,
Li-Fraumeni, down sendromu gibi bir rahatsızlıkla doğmuşsa,
Organ transplantasyonu yapılmış hastalarda olduğu gibi bağışıklık sisteminin baskılandığı bir durum varsa,
Daha önce radyoterapi veya kemoterapi tedavisi alındıysa, bu hastalıkla ilgili riskler söz konusu olabilir.
Tipleri
Akut (aniden ortaya çıkan) veya kronik yani yavaş gelişen tipleri bulunmaktadır. Ayrıca hücre tipine göre de alt tipleri bulunur; lenfoid hücrelerden köken alıyorsa lenfosistik lösemi, myeloid hücrelerden köken alıyorsa myeloid lösemi gibi.
Lösemilerin, gelişme hızına ve hücre kökenine göre dört alt tipi bulunuyor. Ancak biz çocuklarda daha çok akut formlarını gözlemliyoruz.
Akut lenfoblastik lösemi (ALL): Her üç lösemiden biridir.
Akut myeloid lösemi (AML): Daha az görülür ve ALL’ye göre tedavisi biraz daha zordur.
Miks tip: Az görülür ve her iki alt tipe uyan özellikler barındırır.
Juvenil myelomonositik lösemi (JMNL): Çok nadir görülür, ne akut ne kronik lösemi özellikleri gösterir ve genellikle dört yaşın altındaki çocuklarda görülür.
Semptomları
Nedeni bilinmeyen kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk,
Fazla terleme ama özellikle gece terlemeleri.
Kemik ve kas ağrıları, güçsüzlük.
Dalak ve karaciğerin büyümesi.
Kanama, ateş ve sıklıkla enfeksiyon geçirme...
Lösemiler cilt, beyin, akciğer, mide-bağırsak sistemi, kalp, böbrek veya testisleri tutabilir. Lösemik hücreler sadece kanda dolaşır gibi düşünmemek lazım. Tuttuğu organa göre de yan etkiler gelişebilir; örneğin beyni tutuyorsa baş ağrısı, nöbet geçirme, görme veya denge problemleri; cildi tutmuşsa kızarıklıklar, küçük küçük kanama odakları gibi...
Tanı
Kan testleri,
Kemik iliği biyopsisi,
Beyinde ve omurilikte tutulum olup olmadığını anlamak için lumbar ponksiyon dediğimiz belden omurilik sıvısından örnek alma.
Daha sonra patolog veya sitologlar bu örnekleri mikroskop altında inceleyip, anormal kan hücresi olup olmadığını değerlendirirler.
Tanı koyma sırasında en can sıkıcı konulardan biri testlerin tekrarlanması gerekliliğidir. Yine aynı şekilde bu testler tedaviye başladıktan sonra tedavi cevabını değerlendirmek için de kullanılabilir, tekrarlanabilir.
Tedavi
Tedaviyi yapan hemato-onkoloji doktorlarıdır. Tedavi, hastalığın alt tipine ve evresine göre değişiyor ama genel kural burada da bozulmuyor; ne kadar erken teşhis edilirse, tedavi ve müspet sonuç şansımız o kadar artıyor.
Ana tedavi yöntemi kemoterapidir, ancak hastalığın evresine ve hastanın verdiği cevaba göre radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler ya da kemik iliği nakli yapılabilir. Nakillerde kazanılan tecrübeyle de, özellikle akut lenfoblastik lösemiler büyük oranda tedavi edilebiliyor. Sürecin meşakkatli, aile dinamiklerini zorlayan, rutinlerinizi değişime uğratacak güçte olduğunu unutmayın. Tedaviye başlamadan önce doktorlarınızla konuşarak tüm tedavi alternatiflerini, olası yan etkileri ve önlemleri öğrenin. Hastalıkları tek başına tedavi etmenin yeterli olmadığını, psikoloğu, diyetisyeni ve oluşabilecek yeni sorunlara uygun bir sağlık ekibiyle tedavinin multidisipliner bir süreç olduğunu da unutmayın.
İyi haberler var!
Ülkemizde pek rastlanmasa da bu konuda uzun yıllardır yaptığım bir çalışma artık sona geldi. Tüm yazılarımda bahsettiğim bu ‘tedavi mimarisi’ ya da kurgusuyla ilgili sizlere iyi haberler vereceğim.
Kanserin, radyolojik, medikal, psikolojik ve diyete bağlı tüm yöntemle süreçlerinin ve tedavi sonrası yaşamın yeniden toparlanmasıyla ilgili mücadele ve hizmetlerin tamamını verebilecek bir kliniğin final aşamasındayız. Amacım, tür ve tedavi biçimi ayırmadan, herkese kanser konusunda, dilediği basamaktan çözümler sunabilmek ve tavsiyelerimi yaşama geçirebilen yapı oluşturmak.
Bilgili, sağlıklı ve mutlu kalmanız için çalışıyoruz, siz sadece maskenize özen göstermeyi unutmayın.