İnsanın da Dünya’nın da mutluluğu sağlıklı beslenmede, dengeli beslenenler ve yaşayanlarla Dünya daha dengeli bir gezegen olacak
Dünyanın en prestijli bilimsel yayınlarının yer aldığı dergilerinden The Lancet, 21’inci yüzyılın en büyük yaşamsal tehditlerinden birinin küresel ısınma olduğunu belirtiyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, gezegenin karşı karşıya kaldığı bir tür kanser gibi; bizlerin olağanüstü hava olaylarıyla hissettiğimizin dışında birçok biçimde yaşamı ve sağlığı etkiliyor. Temiz hava, güvenli içme suyu, gıda tedariki ve stres gibi sağlığın temel bileşenlerini tehdit ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2030-2050 yılları arasında iklim değişikliğinin, yalnızca yetersiz beslenme, sıtma, ishal ve ısı stresiyle her yıl yaklaşık 250 bin ek ölüme sebep olacağını söylüyor. Sağlığa doğrudan zararının yaratacağı maliyetlerinse (2030 yılına kadar) yılda 2-4 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor.
Modern tarım
Küresel ısınma deyince aklımıza sıklıkla fosil yakıt kullanan araçların egzozları, fabrika bacaları, artan orman ve diğer mega yangınlar, olağanüstü tabiat olayları, nükleer denemeler/kullanımlar vb. deneyimler geliyor. İlginçtir, tarımın iklim etkileri ve bu konuda yapmamız gerekenler dikkat çekmiyor. Oysa modern tarım, iklim değişikliğini en çok etkileyen unsurlardan; dünyadaki bütün gıda sistemleri, insanlığın her yıl ürettiği ve gezegenimizin ısınmasına sebep olan sera gazlarının önemli bir bölümünden sorumlu.
Et, balık, yumurta ve süt ürünlerinin yani hayvansal ürünlerin en büyük çevresel etkiye sahip olduğu tespit edilirken; tahıllar, baklagiller, meyveler ve sebzelerin en az etkiye sahip olduğu fark edildi. Üstelik çevreye en ağır etkiyi yapan bu hayvansal yiyecekler, daha düşük antioksidan, lif ve beslenme kalitesine sahipken, aynı zamanda birim oranda bitkisel gıdalardan daha yüksek bir fiyatla sunuluyor.
‘Etsiz gün’ önemli
Avrupa Birliği’nin yönetim organı Avrupa Komisyonu (The European Comission) bireylerin küresel iklimin iyileştirilmesine yardımcı olmak için neler yapabileceklerine dair bir çalışma başlattı. Örneğin ulaşım açısından, Avrupalılar tamamen elektrikli araç kullanmaya başlarsa, 174 milyon ton karbonun havaya karışması önlenebiliyor. Ayrıca evlerimizi ve odalarımızı tropikal adalar derecesinde ısıtmaktan vazgeçip, biraz sıkı giyinerek tahminler ötesinde yardımcı olabiliyoruz.
Şaşırtıcı ama gerçek, insanların yapabileceği en etkili şeylerden birisi de, hayvansal ürünleri azaltılmış bir diyete geçmek. Araç egzozlarının yarattığı algı başı çekse de, yediğimiz şeylerin küresel ısınmaya etkisi daha fazla olabilir. Haftanın sadece bir günü hayvansal protein alımını kesmek bile güçlü bir etkiye sahiptir. Örneğin, ‘etsiz gün’ gibi bir kurgu bile bütün hafta evden çalışmak ya da işe gidip gelirken otomobil kullanmamak gibi tedbirleri aratmayacaktır.
Mikro tedbirler gezegeni kurtarabilir
Kendi hayatımızın dengeleri, şahsi olarak insan vücuduna çok benzettiğim Dünya’mız için de geçerli olabilir; daha bisikletli ulaşım, egzersizli bir hayat, kronik hastalıklara zemin hazırlayan hayvansal gıdalara mesafeli durmak, bitkisel diyeti biraz daha önemsemek ve gündelik zamanı hareketli anlarla biraz daha doldurmak, hem kendi sağlığımızı hem de gezegenimizin sağlığını etkileyebilir.
Bugün bu gelecek vizyonunu resmi olarak hayata geçiren hükümetler var. Kanada ve İsveç Hükümetleri, vatandaşlarını daha az et tüketmeye teşvik ediyor ve resmi beslenme önerilerinde revizyonlara gidiyor. Bu tür mikro tedbirler Dünya’nın sağlığını etkilemek açısından kimilerine komik gelebilir ama kendi sağlığımızı iyileştireceği ve küresel sağlık krizleriyle daha güçlü karşılaşmamızı sağlayacağı kesin. Kim bilir, güçsüz bünyelerde daha etkili olan şu son pandemiden alınacak mesajlardan birisi de belki budur. Dünya bize “Ben sizin kadar sağlıklıyım” demek istiyordur.
İnsanın da Dünya’nın da mutluluğu mesafe yönetiminde; sağlıklı izolasyon bizi de Dünya’yı da daha serin, sakin ve sağlıklı kılacak.
Bağışıklık bize bağlı!
İklim değişikliğiyle tarım arasındaki ilişki aslında çok katmanlı; özellikle hayvancılık, küresel ısınmayı artırıyor, ancak küresel ısınma da aynı zamanda besin değerlerini azaltıyor. Özellikle demir, çinko ve protein... Bu üçlü önümüzdeki yıllarda insanlığın daha da dillendireceği bağışıklık sistemini etkiliyor. Yine bu çağda insan ölümlerinin açık ara faili olan kalp, kanser ve diyabet gibi hastalıkların da yoğun hayvansal gıda tüketimiyle ilişkili olması son derece ilginç. Her yerde sıklıkla yazdığım dengeli ve bol sebzeli beslenmenin, Dünya denen o değerli bedene de iyi geleceği aklıma gelmezdi doğrusu!
Küresel iklim kriziyle baş etmenin yoluyla kronik hastalıklarla baş etmenin yolu neredeyse aynı yere çıkıyor.