Bugüne kadar geliştirdiğimiz soğukkanlı yaklaşımın tersine, virüs deyince artık korkuyoruz. Bu korkumuz ve yeni algı, virüslerle ilgili bilmediğimiz ya da önemsemediğimiz özellikleri de su yüzüne çıkarıyor. Bazıları vücuda yerleşiyor ve bağışıklık sistemi baskılanınca hastalık yapabiliyor. Bazı virüsler kansere sebep olabiliyor. Bazılarıyla ilgili bilinmezlikler ise bizi daha çok rahatsız ediyor. Örneğin, koronavirüsün en korkutucu yanlarından biri bu; ne yaptığını henüz bilmiyoruz. Solunum yolu enfeksiyonu yapıp, geçecek mi? Yoksa vücudumuzda bir yerlerde tutunup, fırsat bulduğunda yeniden bir hastalık mı yaratacak?
Rahim ağzı (serviks) kanseri,
Baş-boyun kanserleri,
Anal kanser,
Fenil kanser,
Vajinal kanser,
Vulvar kanser.
HPV, genellikle cinsel ilişki yoluyla eşlerin birbirlerine bulaştırdığı bir virüstür. Belirti vermediği için de eşler enfekte olduklarının pek farkına varmazlar. Bu durum toplumda yaygın görülmektedir. HPV, bulaştan sonra vücudun değişik yerlerine yerleşir ve bağışıklık sistemi tarafından yok edilip, herhangi bir sağlık sorununa yol açmayabilir. Bazı insanlarda 2-3 ay sonra siğil oluşturarak kendini gösterebilir. Kanser oluşması için genellikle 10-15 yıl geçmesi gerekmektedir. Virüs bulaştıktan sonra genelde bir tedavi şekli yoktur; ancak sebep olduğu hastalıkları iyileştirmek mümkün olabilir.
Tedavi edilmezse genital siğiller kendiliğinden kaybolabilir, aynı kalabilir ya da büyüyüp yaygınlaşabilir. HPV’ye karşı geliştirilmiş aşılar bulunmaktadır ancak bunların hâlihazırda oluşan HPV enfeksiyonunu veya rahatsızlıklarını tedavi etme olasılığı olmadığı için aşı işleminin, HPV bulaşmadan yapılması gerekmektedir. Bu sebeple beraberlik öncesi aşının uygulanması en etkin korumayı sağlayacaktır.
Aşı kimlere yapılmalı?
Genel algı HPV’ye bağlı kanserlerin daha çok kadınlarda geliştiği ve kız çocuklarının erken yaşta aşı olmaları gerektiği biçiminde olsa da, HPV hem erkeklerde (penis, anüs, baş-boyun kanserleri) hem de kadınlarda (vajina, rahim ağzı, baş-boyun) kansere sebep olabilir. Kız çocukları kadar, erkek çocuklarının da aşılanması gerekmektedir. Türk Jinekoloji Derneği, HPV aşısının, mümkünse cinsel yaşamın başlama yaşının daha öncesinde; 11-12 yaşlarında kız ve erkek çocuklarına, cinsel ilişki başlamış olsa da 9-26 yaş aralığında kız çocukları ve kadınlara üç doz halinde yapılmasını önermektedir.
Ailede serviks kanseri hikayesi olduğu durumlarda 9 yaş civarında aşılama yapılabilir.
Aşı, 43 yaşına kadar kadınlarda etkisini gösterebilmektedir. Ancak ne kadar erken yaşta ve özellikle de HPV bulaşmadan yapılırsa, etkinliği o kadar artmaktadır. Piyasada iki ayrı HPV aşısı bulunmaktadır. Bunlardan biri, HPV 16 ve 18’e karşı antijen içeren ikili aşı, diğeri de HPV 16 ile 18 yanında, 6 ve 11’e de etki eden dörtlü aşıdır.
Kol veya kalçadan kas içine üç ayrı doz halinde uygulanır. Aşı pahalı olduğu için son yıllarda tek dozun da büyük oranda koruyucu olabileceği öne sürülmektedir. Canlı veya ölü virüs bulundurmadığından, uygulandığı yerde kızarıklık, şişlik dışında ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Bazı özel sağlık sigortaları dışında aşının geri ödemesi yoktur.
Yan etkileri
Belirttiğimiz gibi genelde herhangi bir yan etki gözlenmez. En sık rastlanan, aşı yapılan yerde kızarma, nadiren ağrı, ateş veya bağ ağrısıdır.
Sonrasında daha büyük üzüntü ve sıkıntı yaşatabilecek birçok durumu, bir aşıyla bertaraf edebilmek son derece avantajlı ve önemli. Yaşları çok büyümeden, çocuklarımızı aşılatmayı ihmal etmeyelim. Bu dönemi kaçıran erişkinler ise, “Zararın neresinden dönülürse kârdır” diyerek 43 yaşına kadar aşılarını yaptırabilir.
Bu köşeden gündemdeki korona ile ilgili başarılı aşı haberlerini de paylaşabilmek umuduyla...Sağlıklı ve evde kalın...
Daha fazla ve detaylı bilgiyi‘50 SORUDA KANSER’ kitabında bulabilirsiniz. www.berrinpehlivan.com