Kanser, bütün çabamıza, kat ettiğimiz yollara rağmen, diğer kronik hastalıklar içindeki korkutucu ve psikolojik olarak yıkıcı rolünü koruyor. Bu konuda çok yol almak, net olarak bütün algıyı değiştirdiğimiz anlamına gelmiyor; tıpkı bir virüs mücadelesi gibi tam ve kesin sonlandırma gerektiriyor. Bu öngörünün yanında tüm klinik deneyimlerim, hasta yakınlarıyla kurduğum iletişim, hastalar ve onların çevrelerindeki tüm detaylarla ilgili yaptığım gözlemler, beni bir konuda daha motive ediyor; Kanserin dokunduğu her şeye dokunmak! Kanser sevdiklerimizi ve bizi hasta etmenin ötesinde hayatımızda da derin etkiler ve değişimler yaratıyor ve onunla mücadele etmek, beni onun dokunduğu her yere dokunmaya mecbur bırakıyor.
Bir çocuğa kanser tedavisi vermeye başladığımızda, ekip olarak hepimizin en çok önemsediği noktalardan biri, anne-babanın ruh durumu ve onlarla girdiğimiz iletişim oluyor. Oysa sıklıkla ve çokça ihmal ettiğimiz bir veya birkaç kişi daha var; kanserli çocukların kardeşleri.
Kanserli çocukların sağlıklı kardeşleri, hastanın kendisi kadar hassas bir durumda olabiliyor. Hatta araştırmalar, hasta olan kardeşle neredeyse aynı stresi yaşadığını ve bunun uzun yıllar devam edebildiğini söylüyor. Ailenin yaşamında kanserle birlikte değişen rutinler, bu çocukları bir anda ‘görünmez’ kılabiliyor. Tüm hayatları değişiyor, endişe, öfke, üzüntü ve hatta suçluluk hissedebiliyorlar. Yaşları ve olgunluk durumlarına göre bazen olup biteni anlamayarak daha yoğun bir strese kapılıyor, hatta kardeşlerinin hastalanmasına sebep olacak bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Bir anda, birbirine alışılmadık biçimde yakınlaşan bu (anne, baba, hasta kardeş) üçlünün dışında kalmak, onların hayal gücünü benzersiz biçimlerde tetikleyebiliyor.
Araştırmalar çoğalıyor
Sağlıklı kardeşlerin, çocukluk çağı kanser deneyimlerini inceleyen çalışmalar günden güne çoğalmaya başladı. Bu araştırmaların içinde olumlu-olumsuz birçok sonuçla aynı anda karşılaşmak mümkün. Kardeşler, çocukluk çağı kanserinin stres faktörüne tepki olarak bazen gelişme gösterirken, bazen de yıpranarak son derece
üzücü durumlar yaşayabiliyor. Olumlu sonuçlara bakarsak, bazı araştırmalar kanser deneyiminin kardeşlerde psikolojik ve sosyal büyümeyi destekleyebileceğini gösteriyor. Bu duruma, artan kişisel olgunlaşma, olumlu öz algılar, gelişmiş sosyal yeterlilik, toplum yanlısı davranış kapasitesi, daha şefkatli olma ve artan aile uyumu örnek gösteriliyor. Bunun tam aksine, birçok çalışma ise kardeşlerin kötü akademik başarı, duygu durumu bozuklukları, davranış sorunları ve sosyal ilişkilerde zorluklar gibi risklere ek olarak; yoksunluk, yerinden edilme, öfke, suçluluk, yalnızlık, izolasyon, adaletsizlik, artan kaygı ve yük deneyimi, travma sonrası stres bozukluğu sendromu gibi zorlu süreçler yaşayabileceğini gösteriyor. Hastalığın sonlanması psikolojik etkilerinin sonlanması anlamına gelmiyor. Bu konuda örnek bir çalışmada, kanser tedavisinden beş yıl sonra hasta kardeşlerinin yüzde 49’unda hafif derecede, yüzde 32’sinde orta-ağır derecede travma sonrası stres bozukluğu belirtileri olduğu kaydedilmiş.
Ne yapmalı?
Burada tüm yazılanlar öncelikle bir uzmana danışmanızı motive etmek amaçlıdır. Önce bunu yapın... Unutmamalı, kronik hasta bir çocuğumuz olduğunda, hassas bir çocuğumuz daha olur. Onların acısını sağaltmak mümkün olmayabilir ama kendilerini güvende ve destekleniyor hissetmesine yardımcı olabilirsiniz. Konuşmak, durmadan iletişim kurmak benzersiz bir yöntemdir; onlar konuştukları her olumsuzluğun stresini daha az hissederler. Uyku düzenleri, iştahları, akademik başarıları takibinizde olmalı, çünkü streslerini bu yollarla ifade edebilirler. Daha küçük çocuklar ebeveyn stresini hissederek, geçmişte aşmış oldukları (altına kaçırma, bebek gibi konuşma vb.) davranışları sergileyebilirler. Davranışlarının satır aralarına yoğunlaşın ve iletişimi açık tutun. Onların rutinlerine sadık kalmalarına özen gösterin ve asla bazı durumlarda da olsa ‘bakıcı’ sorumluluğu vermeyin. Gerileyen davranışlarına sabırlı olun ve hem hasta çocuğun hem kardeşin toleranslarını genişletmeyin. Normalde izin vermediğiniz bir şeye izin verme hatasına düşmeyin. Sağlıklı kardeşi tedavinin bazı süreçlerine dahil ederek endişesini ve gizem algısını yok edebilirsiniz. Onunla görev paylaşımı yapabilir, tehdit içermeyen görevler verebilirsiniz. Diğer hasta çocukların kardeşleriyle iletişime geçebilir ve ortak paylaşımlar yapabilirler, bu onların yalnız ve talihsiz bireyler olmadıklarını anlamalarına yardımcı olacaktır. Ne olursa olsun kederi ve sevinci paylaşmaya, ortak yaşamaya özen gösterin.
Hayatımız ve onu oluşturan anların, o anların bizde bıraktığı iyi-kötü tüm duyguların, bize olumlu geri dönüşler olarak yansımasının tek dayanağı var, hepiniz yüz yıllardır biliyorsunuz; birliktelik... Bu büyük başlığın altında sıralanan küçük detaylara dikkat etmek tüm yaşamı kolaylaştıran, zorlukları aşmamızı sağlayan değerli bir formül. Bilgili, maskeli, sağlıklı ve mutlu kalın...