Eylül ayı, prostat kanseri ile mücadelede toplumsal bilinç ve farkındalığı artırmak amacıyla ‘Prostat Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak belirlenmiştir. Herhangi bir kanserde olmadığı gibi, prostat kanserini de önlemenin ‘kanıtlı bilimsel bir stratejisi’ olduğunu söyleyemeyiz. Ancak daha sağlıklı seçimler, dikkatli bir yaşam, sağlıklı yiyecekler ve sporla, riski azaltabiliriz. Hep dile getirdiğimiz gibi, tiryakisi olduğumuz alışkanlık sağlık olmalı...
Riski nasıl azaltırız?
- Sağlıklı beslenin: Az yağlı ve sebze-meyveden zengin beslenmenin prostat kanseri riskini azalttığına dair yayınlar mevcut, ancak yine de kesin ifadelerle konuşmamızı sağlayacak güçlü veriler yok. Bazı çalışmalar, yüksek yağ içeren (et, kuru yemiş, süt ve peynir gibi süt ürünleri) bu ürünleri fazlaca tüketenlerde riskin artığını söylese de, iki durum arasında ilişki bulamayan çalışmalar da mevcut. Yine de az yağlı tüketmenin kilonuzu koruyacağını ve sizi kalp hastası olma ihtimalinden uzak tutacağını bilmelisiniz.
- Yediğiniz sebze ve meyvenin miktarını artırın: Sebze ve meyveler, vitamin ve besleyici içerikleriyle çok sağlıklı ama tek bir besin türünün prostat kanserini tamamen önlediğinden bahsetmek mümkün değil. Domatesteki likopen veya yeşil çay, kabak çekirdeği, nar gibi yiyecekler için çok sayıda efsane var. Ancak bunların etkin olabilmesi için yüksek miktarlarda tüketilmesi gerekiyor. Bu besinlerin fazla tüketilmesi bu sefer de başka sorunları tetikliyor, dikkat edin.
- Süt ve süt ürünlerinin azaltılması: Her gün düzenli olarak süt ve süt ürünü tüketenlerde risk artıyor. Sorumlu mekanizmalardan birinin bu ürünlerin hormonal etkisi olması mümkün. Bir diğer olası mekanizma, bu ürünlerdeki yüksek kalsiyum seviyesi. Ancak bu ilişkinin varlığını kesin olarak, çalışmalara dayanarak söylemek mümkün değil.
- Kilonuzu koruyun: Prostat kanserinden korunmak için sağlıklı bir besin maddesinin peşine düşmek yerine kilonuzu korumak, yapılabilecek en mantıklı şey gibi görünüyor. Vücut kitle indeksinin
30 ve üzerinde olmasının prostat kanseri riskini de artıracağı unutulmamalı.
- Spor yapın: Düzenli egzersiz yapan erkekler, birçok hastalığın yanında kanser riskini de azaltıyor. “Yapamıyorum, vaktim yok, başka hastalıklar engel oluyor” vs. diyorsanız, en azından merdivenleri daha çok değerlendirmeye, aracınızı uzak yerlere park ederek olabildiğince yürümeye özen gösterin. Biraz hareket etmek, tahmininizden daha koruyucu olacaktır.
- Sigara içmeyin: Prostat kanseri tanısı almış hastalarda sigara içmeye devam etmek, rahatsızlığın nüksetme riskini artırıyor. Yine sigara kullanan prostat kanseri hastalar, içmeyenlere oranla daha fazla ölüm riski taşıyor. Bıraktığınızda, sigara içmeyen bir kişiyle aynı riske ulaşmanız yaklaşık
10 yıl sürüyor.
Her gün yazsam bıkmam, lütfen sigarayı bırakın!
Tartışmalı besinler
- Balık ve omega 3: Öncelikle besin takviyelerinin ve besinlerin aynı şey olmadığını vurgulamak lazım. Sardunya, somon, morina, tuna gibi balıklardan alacağımız omega 3 koruyucu olabilir, ancak takviye şeklinde alındığında aynı sonucu elde edemeyebilirsiniz. Bu konuyla ilgili, omega 3 yazısında detaylı yorumlarımı okuyabilirsiniz.
- Folat: Amerikan Kanser Derneği, kandaki düşük folat seviyesinin kanserle ilişkili olduğunu söyleyen çalışmaların varlığını kabul ediyor. Ancak folatı takviye aldığınızda tam tersi etkiler de yaratabiliyor.
Folat; yeşil sebzelerden, fasulye ve tüm tahıllardan kolayca alınabilir, lütfen bu konuda ve benzeri ihtiyaçlarda doğal yollardan vazgeçmeyin.
Madem farkındalık ayındayız, gelin bu ay prostatı biraz daha önemseyin ve tarama testlerinizi yaptırın. Teste başlama yaşınızı, aile hikayenizle birlikte risk taşıyıp taşımadığınızı ve nasıl korunacağınızı mutlaka bir doktorla görüşün. Erken dönemde fark edildiğinde yüzde 100 tedavi edilen bu hastalığın, geç dönem tanı alındığında tedavi oranlarının yüzde 30’lara düşebildiğini unutmayın. “Kendime yakıştıramadım, konduramadım, çok dikkat ediyordum” gibi tüm geciktirici bahaneler, yaşama tekrar entegre olmamızı da geciktiriyor.
Sağlıklı kalın, maske ile kalın...