CaddeBelçika’dan tatil notları

Belçika’dan tatil notları

09.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

.

Belçika’dan tatil notları

Bugüne kadar Belçika’ya tatil için hiç gitmemiştim. Her gidişim bir telaş içerisinde geçmiş ve bu güzel ülkeyi tanımaya imkan vermemişti.

Haberin Devamı

Bu kez 37 yıl önce staj için gidip bir süre kaldığım ve hayran olduğum Kuzeyin Venedik’i Brugge’ü hedef nokta olarak seçtim. Dönerken de ‘Muzaffer Komutan’ edasıyla kendi kendime “Hedefi 12’den vurdum” diye övündüm.

İlk akşam adresimiz şehrin muhteşem ulu ağaçlarıyla kaplı Reine Astrid Parkı’nın karşısındaki Park Restaurant oldu. Mekan, 1726’da yapılmış tarihi bir binada 1989’da yiyecek - içecek uzmanı Axel Bruggeman ve kardeşi ünlü şef Frederic tarafından kurulmuş...

Halen Düo tarafından biri salonda, diğeri mutfakta olmak üzere orkestra şefi edasıyla yönetiliyor. Restaurant eskiye sadık kalınarak dekore edilmiş. Bir sarayda olduğunuzu hayal ederek yemeğinizi yiyebilir, dünyanın önemli restoranlarındaki gibi kristal bardağınızda, kadife beyaz eldivenli ellerin sunduğu şarapları yudumlayabilirsiniz.

Haberin Devamı

Bir sayfalık menü

Menü sadece bir sayfadan ibaret. Başlangıçta, Saint Jacques kabuğunda money sosuyla bezenmiş peynirli graten’i alabilirsiniz. Tercihiniz deniz mahsulü değilse, mantar ve ıspanaklı kremayla doldurulmuş anında imal edilen Mille Feuille’yi deneyebilirsiniz. Arkadan her gün değişen günün çorbası... Ana yemek olarak hafif fırınlanmış somon filesi, yeşil otlarla pişirilmiş krema ya da benim çok başarılı bulduğum dover dil balığı meunier, patates limon eşliğinde masanıza geliyor.

Et tercih edenler, bordelaise sos, sebze, graten ve patates eşliğinde muhteşem dana fileyi tadabilirler. Tatlıladan, creme brulee ve mango sorbe başarılı.

Şato gibi otel

Ertesi gün kahvaltı yaptığımız The Pand Hotel de inanılmazdı. Kendimi Fransız şatosunun kış bahçesinde gibi hissettim. 2010’da Avrupa’nın en iyi, en şirin oteli seçilmiş. Suit’lerin kumaşları Belçika’nın en saygın ailelerinden Stunts’ler mal sahibiyken Ralph Louren fabrikalarında dokutulmuş. Bütün suit’ler farklı dekore edilmiş. Bu kadar zengin bir kahvaltı insana ikindiye kadar hiçbir

şey yedirtmiyor.

Akşam yemeğinde adresimiz Brugge Meydanı’ndaki midyecilerdi. Tencerede beyaz şarapla veya kremalı yapılan Zeeland Bölgesi’nin midyesi, olmazsa olmaz parmak patates... (Tabii bizde olduğu gibi donmuş değil, anında orada soyuluyor) Dilimlenip, temiz yağda kızartılan patatesler kıtır kıtır ve altın sarısı renginde...

Haberin Devamı

Lokantadaki garsonumuz “Patates kızartması bizim için milli yemeklerimizden biridir” dedi enteresan bir şekilde.

Kanallarda motor gezintisi

Ayrılmadan önce kanallarda yapacağımız motor gezintisi güzel organize edilmişti. Sırayla yaklaşıyor ve misafir alıyor.

İngilizce ve Fransızca konuşan kaptanlar, profesyonel rehber gibi anlatım yapıyor. Etrafı hayranlıkla seyrederken gözüm, şık bir konağın üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti Brugge Fahri Başkonsolosluğu amblemine ve bayrağımıza takıldı. Şehit haberleriyle kederlendiğimiz o gün, gözlerim doldu ve “Ahh güzel vatanım” dedim. İşte size hafta sonundaki gezimden minik enstantaneler...