BEKLENMEDİK ŞEYLER YARATMAYA ÇALIŞIYORUM

Dünyanın en küçük hayali ülkesinde milyonları bir araya getiren Kadebostany, son albümleri ‘Monumental’in turnesi kapsamında üç konser için ülkemize geliyor. Milyon Bilet’in katkılarıyla 26 Nisan’da Ankara, 27 Nisan’da İstanbul ve 28 Nisan’da da Eskişehir’de sahne alacak İsviçreli pop müzik grubunun kurucusu Guillaume Jérémie, merak edilenleri CADDE’ye anlattı.
Yeni albüm ‘Monumental’, grubun kariyerinde nerede duruyor?
Grubun kariyerinde yepyeni bir dönemde duruyor diyebiliriz. İki başarılı albümden sonra, işleri biraz daha büyütmeye karar verdim. Bu albümün hazırlık ve kayıt aşaması üç yıl sürdü. Altı farklı vokalistle çalıştım ve en iyi sound’u yakalamak uğruna, dünyanın dört bir yanına seyahat ettim. Her zaman sanatsal açıdan özgür olmayı hayal ediyorum, bu durum size hiç ummadığınız kapılar açıyor ve yepyeni ihtimalleri de beraberinde getiriyor.
‘Save Me’nin video klip çekimleri nasıl geçti?
Yaptığımız her şey gibi büyük bir tutku ve özveriyle gerçekleşti. Şarkının özünü yakalayacak, doğru ifade edecek, iyi görüntüyü bulmak uğruna saatler harcadık.
Hiç dinlememiş birine, müziğinizi hangi kelimelerle anlatırsınız?
Kitleler için sofistike müzik... (gülüyor) Müziği tutkuyla üretmek
“Kadebostany artık başardı” dediğiniz andaki hisleriniz nelerdi?
Elbette büyük bir mutluluk ama ardından gelen hemen yeni ve iyi bir şeyler daha yapmalıyım hissi...
‘Castle in the Snow’ gibi dünya çapında etki yaratan bir şarkıdan sonra, üzerinizde bir baskı hissettiniz mi?

Aslında hit şarkı üretmezsiniz ya da bestelemezsiniz. Müziği büyük bir tutkuyla ve samimiyetle üretirsiniz. Kararı hep sizi dinleyenler verir, o zaman şarkınız ya hit olur ya da olmaz. ‘Castle in the Snow’u ilk defa canlı çaldığımızda aldığımız tepkiyi hiç unutamıyorum, o zaman bu parçanın dünyada bir marş olacağını anlamıştık.
Dinlediğiniz, ilham aldığınız müzisyenler kimler? Şarkı yazarken size ilham veren ne oluyor?
Vizyon sahibi, zamansız her müzisyen benim için ilham kaynağı olabilir. Her yerde çalışabiliyorum çünkü kendimi iyi iş çıkartabileceğim her ortama sokabiliyorum. Özellikle iş birliği yaptığım farklı sanatçıların, kendi aralarındaki etkileşimlerine odaklanıyorum. Her zaman büyülü bir an yakalayıp yürekten ve hiç beklenmedik bir şey yaratmaya çalışıyorum.