29.11.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:
Nil Kural / İstanbul
‘Soylar’ (Dynasties), BBC Earth’ün 22 Kasım’da izleyiciyle buluşmaya başlayan yeni doğa belgeseli. Beş bölümü şempanze, aslan, kaplan, penguen ve kurt olmak üzere bir hayvan grubu içindeki çatışmaya ve drama odaklanan ‘Soylar’, hayatta kalma, iktidar, koruma gibi konulara dair samimi ve güçlü bir hikâyeler sunuyor. D-Smart, Tivibu, Digiturk gibi birçok platformda yayınlanan diziyi yapımcısı Rupert Barrington ve BBC Worldwide Başkan Yardımcısı ve Ortadoğu ve Akdeniz Bölgesi Genel Müdürü Natasha Hussain ile konuştuk.
- Bu seri fikir olarak nasıl başladı?
Rupert Barrington: Biz genellikle devamlılığı olan büyük seriler yapıyoruz, ‘Planet Earth’ gibi. Ama anlatılacak başka hikâyeler de var. Bir hayvanı kısa bir süre takip ederseniz küçük bir şey yapar ama aynı hayvanı yıllarca takip ederseniz bambaşka bir hikâye bulursunuz. Bir hayvan iki yıl boyunca çok fazla güçlükle boğuşuyor. Ve hiç pes etmemelerinde bir asalet var.
- Sir David Attenborough gibi alanının öncü bir ismini projeye dahil etmek sizin için önemli miydi?
Rupert B.: Attenborough’nun dahil olduğu projelere özel bir şey kattığını düşünüyorum. Çok tecrübeli. İnsanlar onu görüp sesini duyduğunda projenin saygıdeğer olduğunu anlıyor. Mesela şempanzeler bölümüyle ilgili konuşurken ona bilmediği tek bir şey söyleyemiyorsunuz. O kadar bilgili ki izleyici de bu birikimle konuştuğunu hemen anlıyor.
Natasha Hussain: BBC History bölümü bu tür filmlerde yıllardır uzmanlaşıyor ve David Attenborough’nun burayla derin bir bağı var. Bu, 60 yıllık bir serüven ve BBC’nin bu tür hikâyelerde nesillerdir süren izlenme geleneği bizi çok gururlandırıyor. ‘Soylar’ gibi dizilerin kurmacadan daha iyi ve dramın çok daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Bu tür seriler insanları kültürlerinden ve dillerinden bağımsız olarak bir yolculuğa çıkarıyor bence.
- ‘Soylar’da hayvanları yıllarca takip ederken hikâye kendisini nasıl gösterdi?
Rupert B.: Şempanze filminden örnek vereyim. David üç yıldır alfa erkekti. Ondan önceki şempanze de o civarda bir süre lider olarak kalmıştı. Dolayısıyla o topluluk içinde bir şeyler olacağını biliyorduk. Her hikâyede kimi takip edeceğimize karar vermemiz gerekiyordu.
- Yanıldığınız oldu mu?
Rupert B.: Sanırım aslanlarda hikâyenin oluşumunu fark etmemiz diğerlerinden daha uzun zaman aldı. Dışarıdan bir şey değişmiyormuş gibi gözüküyordu. Sonra dişi aslanın erkek aslanların korumasından çıktığını anladık. Yani yavrularının hem annesi hem babası gibi hareket etmesi gerektiğini…
- Bir yapımcı olarak sonunu bilmeden bu hikâyelerin oluşmasını beklemek zor mu?
Rupert B.: Evet, biraz korkutucu açıkçası. Bu hikâyelerin peşinde olsanız da ortaya ne çıkacağını bilmiyorsunuz; 300 saatlik görüntüyü bir saate indirmeye çalışana kadar. İnançla ve umutla yaklaşmamız gerekiyordu. Gözümüzü karartarak ilerledik.
- Tüm hikâyeler takip edilen hayvanların hayatının kritik bir noktasında geçiyor. Bunu nasıl sağladınız?
Rupert B.: Bu hayvanları yıllardır inceleyen bilim insanlarıyla birlikte çalışıyoruz. Dişi aslanın erkek aslanlar tarafından terk edildiğini veya kurdun yaşlanmaya başladığını, yani dengelerin değişeceğini söylemişlerdi.
‘Ekip 8 ay mahsur kaldı’
- Sizin için ekiplerin yaşadığı en büyük zorluk neydi?
Rupert B.: Bence penguenlerin ekibi çok zorlandı. 11 ay boyunca çekim yaptılar ve bunun 8 ayında kimse oraya ulaşamıyordu. Uçaklar uçmuyordu. Bunun 2 ayında da hava aydınlanmıyor. Hapsedilmiş olmanın getirdiği zihinsel güçlükler de var.
Natasha H.: Bu ekibin dirayeti gerçekten hayret verici. Ekibin kirpiklerinden buzlar sarktığını görebiliyorsunuz. Buna rağmen çekim yapıyorlar ve duygusal olarak işlerine bağlılıklarını yitirmiyorlar.
Hikâyeleri insanlarla kesişiyor
- Hayvanlar zorluk yaşıyorlar ancak tehditlerin en büyüğü insanlardan geliyor. Bunun altını çizmek sizin için önemli miydi?
Rupert B.: Çok önemliydi. Kaplan ve aslan bölümlerinde hayvanların hikâyesi insanlarla kesişiyor mesela. Bunun da daha sık olması normal çünkü hayvanların yaşam alanları git gide daralıyor. İnsanlar onların ekolojilerinin bir parçası haline geldi. Seyircinin hayvanlarla bağ kurması ve önemsemesi önemliydi. Çünkü hayvanlara ve alanlarına saygı duyacaksak bunun yolu önemsemekten geçiyor.