09.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
ORKUN BULUT
Şehrin en popüler mekanlarından Serafina, İstanbul’daki başarılı kurgusuyla Londra’ya açılıyor. New Yorklu İtalya’nın dünyaya açılış hikayesini, markanın kurucuları Vittoria Assof ve Fabio Granato’yla olan dostluğuyla İstanbul’da başlatmayı başaran Metin Şen, Covent Garden bölgesinde Serafina’yı, Londra’nın en iyi İtalyan’ı yapma iddiasında!
2014 yılında Serafina’yı açtığında, pek dile getirmesek de “Başarılı bir iş insanının hobisi” olarak yorumlamıştık. İyi dizayn, özenli dekor, tanınmış bir marka, transfer personeller! Markanın kendini duyurup, müdavim kazanmasına kısa sürede yardımcı oldu. Şimdiyse Kanyon’da tam anlamıyla kendini buldu. Henüz açılalı bir hafta olmasına rağmen, öğle yemekleriyle beyaz yakalı hedef kitleyle, çok çabuk uyum sağladı marka.
İlk günden müdavim
AVM ilk açıldığında Konyalı, daha sonra Escale olan bölgede hizmete girdi mekan. O ferah alanın ortasındaki ağaç dekor, ambiyansı müthiş tamamlamış. Metin Şen’in fikri, Abdullah Burnaz’ın uygulaması olan bu ağacın çevresindeki masalar, mekanın en sosyal noktası... Yemeklerde yine Dilaver Göktaş koordinasyonundaki ekibin başarısı büyük. New York merkez, reçeteye sadık kalarak en doğru tedarikle hazırlıyor menüyü. Trüf yağı ile servis edilen Focaccio di Sofia pizza formunda yiyebileceğiniz en farklı lezzetlerden avokadolu San Pietro salatası da özellikle öğleleri kadınların en sevdiği spesiyallerden! Neredeyse pizzalar kadar satılıyor. Tereyağ ve limonla pişirilen dil balığı ve domates soslu deniz levreği, balık sevenler için harika seçenekler...
Covent Garden’a otel
Metin Şen’le sohbetimiz sırasında ilk kez bana söylediği Covent Garden’daki Serafina, oldukça heyecan verici bir proje. Restoran işin sadece bir parçası! Asıl büyük sürpriz burada açılacak olan otel. Sophie’nin de Londra’ya gitme fikri ciddi ciddi konuşuluyor. Aslı-Metin Şen çiftinin oğullarının eğitim hayatına Londra’da devam edecek olması da, yatırım için aileye farklı motivasyon vermiş.
L’Entrecote Kanyon’da
Serafina’dan bahsederken bir başka heyecan verici marka L’Entrecote de Paris, hemen yanı başında açıldı. Pötikare masa örtüleri, klasik dekoru o Paris hissini iyi veriyor. Markanın başındaki Serhat Bilgili, detaylarda özüne sadık kalınması için muhteşem çalışmış. Başta gelen salata ve soğan çorbası, ritüeli eksiksiz kılmış. L’entrecote sosu, pişme disiplini hatta patatesiyle bire bire yakın diyebilirim.
Kamp kafası
Karavan tatilcileri geri mi dönüyor? Sokaklarda şu sıralar çok sık rastlıyorum; Transformers-Optimus Prime’a dönüşecek gibi duran araçlara (!) Yeni bir sosyal sınıf var; orta sınıfın bir tık üzeri, kurumsal şirketlerde yönetici pozisyonunda, off-road, doğa, gastronomi seven. Eski tip karavancı profilindeki ‘berduş’ görüntünün aksine, outdoor kıyafetli çiftlerin karavan anlayışı bu.
İşte tam da böyle bir arkadaş grubuyla Tekirdağ’a yola koyulduk. Benim katıldığım grup, bu dediğim Pick-up’ların en bilinenlerinden Mitsubishi L200’ün Crawler’la dizayn edilmiş versiyonuydu. Trafiğe kapalı doğanın içinde sevdiğimiz yerde arabayı resmen küçük bir eve dönüştürmeleri, bir dakikayı bulmadı. Açıkçası ben bu tip tatil anlayışının konforlu olacağını hiç düşünmemiştim.